Hakem dövülür.
Doktor dövülür.
Polis dövülür.
Hasta, hemşireye saldırır.
Bir kınama ve sonra her şey kendi yolunda, hiçbir şey olmamış gibi devam eder.
Ve dün bir öğretmen meslektaşımız okulunda öldürüldü. Kınamalar, peş peşe gelen tepkiler...
Birkaç gün sonra yine kaldığımız yerden devam. Günler önce, yine başka bir şehirde okul bahçesinde dövülen bir öğretmen meslektaşımız, yüzü kanlar içinde yerlerde yatarken kutsal meslek dediğimiz öğretmenliğin kutsallığını ayaklar altına aldık ve izledik.
Bir ülkenin ana damarı olan eğitimin ve eğitimin ana mimarı olan öğretmenler dövülüyor, öldürülüyor. Kimsenin umrunda olmuyor.
Geleceğin mimarı olan öğretmen, kendi öğrencisi tarafından öldürülüyor, kimsenin umrunda olmuyor.
Şiddet, nefret, insan hayatını hiçe sayma aldı başını gitti. Öğretmenler olarak her birimiz belki bir gün dövülme, bu da yetmezmiş gibi öldürülme tehlikesi ile karşı karşıya geldik.
Doğusu’ndan Batısı’na, Kuzeyi’nden Güneyi’ne 81 ilimizde fedakârca görev yapan tüm öğretmen meslektaşlarımız gül bahçesindeki bağbanlar gibi güzel insanlar yetiştirmeye çalışırken karşılaşılan bu şiddet, darp, öldürme olayları hepimizin belini büküyor, mesleki azmimizi elimizden alıyor.
Nice kahraman öğretmenlerimiz bu dünyadan ebediyete intikal ederken adlarını kalplerimize bırakıp gitti. Aybüke Öğretmenimiz, Necmettin Öğretmenimiz... Ve daha niceleri. Her birinin ruhuna rahmetler dileyerek şöyle devam ediyorum:
İstanbul’da cani ve haysiyetsiz bir el tarafından öldürülerek hayata gözlerini yuman İbrahim Öğretmenimiz’i unutmayacağız. Mekânın cennet olsun değerli öğretmenim.
Öğretmenlere ve eğitime sahip çıkmayan, öğretmeni aşağılayan ve dışlayan, küçülten bir toplum asla ilerleyemeyecektir.
Elinden bütün enstrümanları alınan ve toplumsal alanda sosyal ve ekonomik bakımdan degersizlestirilerek karizması cizilen eğitim camiasından kimdeye fayda gelmez sayın hocam. Herkes ilim tahsil etmemeli.