ASAYİŞHaber Girişi : 14 Ekim 2009 12:19

Nerede O Eski Büyükler

Nerede O Eski Büyükler

Bu yazımda Avrupa gözlemlerimden birine temas edeceğim.Özellikle Almanya?da şahit olduğum olaylar nedeniyle kaleme almak zorunda kaldım bu yazıyı.Yazının başlığını da özenerek seçtim.İnanın bugün sadece Avrupada değil,aslında ülkemizde de ?Nerede o eski büyükler ??? dedirtecek bir sürü olay yaşıyoruz.İnsanlarımız ve bilhassa hayatın acı yüzleriyle tanışan gençlerimiz kendilerine yol,yordam gösterek büyüklere o kadar muhtaçlar ki anlatamam?

 

Avrupa?da yaşayan insanlarımızın, başta işsizlik olmak üzere pek çok sorunları vardır.Ancak bütün bunlardan daha önemli olan bir sorun daha vardır ki önlem alınmazsa geleceğimiz vahimdir.İşte Avrupada yaşadığımız bu en önemli sorun, malesef aile içi huzursuzluklardır.Hiç ummadığınız insanlar bir de bakıyorsunuz ki dert yumağı.Kendilerini dinleyecek birilerini buldukları zaman hemen içlerini döküyorlar.Anlattıkça açılıyor,açıldıkça rahatlıyorlar...

 

Her gün sohbet ettiğimiz, belki iş ortamını paylaştığımız dostlarımızın, kim bilir ne dertleri vardır.Belki anlatamadıkları,söyleyemedikleri neler gizlidir iç dünyalarında...

 

Atalarımız ??derdini söylemeyen derman bulamaz ?? diye boşuna dememiş.Gerçekten de derdini söylemeyen ya da söyleyemeyen  insanlarımız, bir gün oluyor patlıyorlar.Aileler dağılıyor,yuvalar yıkılıyor, çoluk çocuk perişan oluyor....

 

Son günlerde bazı yerlerde yaşanan cinayetlerde de bu tür gerçeklerin payı olduğunu söylemek, sanırım yersiz olmaz.Dertlerini anlatacak bir dost arayıp ,çözüme yardımcı olacak birisini bulamayanlar, sonunda malesef hiç istenmeyen olaylara neden oluyorlar...

 

Eskiden, insanların derdini dinleyen büyükler vardı.Bir sıkıntısı olanlar gider, büyüklere derdini anlatırdı.Onlar da bu aileleri karşılarına alır  ??Evladım,yapmayın , etmeyin...?? der, nasihatleriyle onların aralarını düzeltir, yuvaları yıkılmaktan kurtarırlardı.Şimdi bu amcaları , teyzeleri mumla arıyoruz.Herkes kendi derdine düşmüş,tutturmuş bir yol gidiyor.Nasihat vermesi beklenen insanlar, bırakın nasihat vermeyi ,adeta ateşe körükle gidiyor. İçimiz yanıyor.Bu milletin çocuklarına ders verecek,nasihat verecek dedeler,nineler yok artık.Olsa da çok az.Etrafınıza bir bakın.Bana hak vereceksiniz...

 

Yurt dışında müthiş bir aile çöküntüsü var.Boşanma oranları hat safhada.İnanın, insanın kanı donuyor bazen.Hiç yoktan sebeplerle çocuklar, anne babasız bırakılıyor,boyunları bükülüyor...

 

Her bayram öncesi çocuklarımıza bir şeyler alırız, öyle değil mi?Anne baba olarak ,bayramlık bir şeyler almak için çarşıya pazara gideriz.Çocuklarımız beğenir biz alırız.Eve geldiğimizde de hep beraber ,bunun sevincini yaşarız ...

 

Anne babası ayrılmış çocukları düşünün.Onlarda bu sevinç olmuyor hiç bir zaman.Onların bir tarafları kırık çünkü.Onların gözü yaşlı, onlar yaralı, onlar yapayalnızlar.Çünkü onların babaları  yok.Aslında var ama yok.Fındık kabuğunu doldurmayan meselelerden ayrılmışlar ve alıp başını gitmişler.Çocuklar ise işte böyle garip ve öksüz kalmışlar...

 

Bilhassa Avrupada böyle olaylara malesef çok tanık oluyoruz.Bize derdini anlatan, hüngür hüngür ağlayan insanlarımızı görüyoruz.Ve elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya, nasihat vermeye çalışıyoruz.

 

Aslında bu konuda hepimize görev düşüyor.Toplum önderlerimiz başta olmak üzere , bütün vatandaşlarımız bu konuya duyarlı olmalıdır.Bu konuyla ilgili olarak Almanya?da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği ( DİTİB)  bünyesinde  kurulan Ailevi ve Sosyal Sorunlar için Danışma Hattı?nı oldukça önemsiyorum.  ( http://ditib.de/default1.php?id=6&sid=57&lang=en )

 

Artık bu gerçekler üzerinde durmalıyız.Önü alınamaz bir hale gelmeden yuvaları bir an evvel kurtarmalıyız.Çocuklarımız, boynu bükük kalmamalı, kendi babaları varken başkalarından baba şefkati bekleyecek duruma getirilmemelidir.Buna yürek dayanmaz.Bu bize yakışmaz.Türk toplumu bu değildir.Böyle olmamalıdır....

 

Büyüklerimize çok iş düşüyor.Olgunluklarının farkına varmalıdırlar.Herhangi bir yerde, bir komşuda böyle nahoş olaylar olduğunda hemen devreye girmelidirler...

 

Çeşitli  nedenlerle ayrılmış aileleri birleştirmek için , özellikle Avrupada, cami derneklerinde mutlaka bir birim oluşturulmalıdır.Tıpkı köylerdeki ihtiyar heyeti gibi. Din Görevlisi, Dernek yönetiminden  bir kişi ve hatırı sayılır büyüklerimizden de bir kişi olmak üzere  en az üç kişilik bir  ?? Barış Komisyonu ?? oluşturulmalıdır.Bence bu çok önemli bir konudur. Bu mesele , cami tuvaletlerini boyamaktan, merdiven demirlerini cilalamaktan çok daha önemlidir.Çünkü aile yuvaları yıkılan toplumlarda ne cami kalır,ne dernek.Bunlar acı gerçeklerdir.Bunlar, bizim kanayan yaramızdır.....

 

Haydi, çocuklarımız için bir şeyler yapalım.Büyükler olarak , büyüklüğümüzü,sorumlu kişiler olarak üzerimize düşenleri yapalım.Bir çocuğun boynunu  bükülmekten, bir yuvayı yıkılmaktan  kurtarabilirsek ne mutlu bize...

 

Ne mutlu bu hayatta sadece sevgi tohumu ekenlere, ve ne mutlu iyilik ve güzellikte hep önde gidenlere...

Kenan TUNÇ

Yorum  ve görüşleriniz için ... [email protected]