GENELHaber Girişi : 11 Mart 2019 09:30

Neden böyle bir tüketim çılgınlığı

Neden böyle bir tüketim çılgınlığı
Dünyadaki hemen hemen her İslâm ülkesinde, ayetler, hadisler reddetmesine, şiddetle yasaklamasına rağmen, korkunç bir tüketim çılgınlığı, çılgınca yaşanmaktadır.
Yeme içmeden, giyim kuşama,ulaşım araçlarından, haberleşmeye kadar hemen her sahada, bu israf, bu çılgınlık, asırlardır ne yazık ki yaşanmakta, devam edip gitmektedir.
     Acaba bu Müslümanlar, “bu ayetler bize söylemiyor” mu diyorlar? Kendilerini buna muhatap saymıyorlar mı? Kendilerini bunun dışında mı görüyorlar? Yoksa bu çılgınlığı yapanlar, başka ayetler var da -biz bilmiyoruz- ona mı inanıyorlar? Yoksa bunlar Müslüman adı altında başka dinlere mi girmişler de bizim haberimiz yok? Bu ne büyük bir vurdumduymazlık, bu ne büyük bir aymazlıktır.
Üreten devletler tarafından, sürekli harcamaya programlanan toplumlar, isyanı, israfı ve bu tüketim çılgınlığını, engelleyen maneviyattan, her geçen gün biraz daha uzaklaşmaktadırlar. Tüketim çılgınlığındaki ısrar, toplumun çoğunluğunu yormakta, sıkıcı ve ahlaki yönden şüpheli işlerde çalışmaya itmektetir. İnsanlar, tüketimi ve israfı bir alışkanlık haline getirince geçmişte asla taviz vermedikleri bazı inanç ve değerlerden uzaklaşmaya başladılar. Sabır, kanaat, şükür, cömertlik ve yardımlaşmak gibi değerler unutulurken çıkarcılık, hırs ve ihtiraslar artmıştır.   
Hakim olan kapitalist sistem, insanları, dünyadaki bütün kurum ve kuruluşları, üretim, tüketim ve pazarlama zincirinin, bir parçası haline getirmiştir. Televizyon yayınları, uydu bağlantıları, internet ağları ve telefon operatörleri sadece tüketim çılgınlığını özendirmeye odaklanmıştır. Korkunç trafik kazalarının, sağlık problemlerinin, yaygınlaşan açlık felâketlerinin, sosyal patlamaların, tetikleyicisi olan tüketim çılgınlığı ve israf, eğer tedbirler alınıp durdurulmazsa bu, bütün insanlığın herhalde sonunu getirebilir. 
Görülmektedir ki yüksek faizli banka kredileri, lüks otomobiller, lüks cep telefonları, lüks televizyonlar, lüks ve çok pahalı giyecekler,lüks ev eşyaları ve tatil köyleri, pahalı lokantalar, sosyal patlamalar, boşanmalar, cinayetler, intiharlar, yolsuzluklar ve israf aşırı artmıştır.
Yapılan araştırmalar göstermektedir ki dünyada çözüm bekleyen devasa problemlerin temelinde, tüketim çılgınlığı vardır. Bu tüketim çılgınlığı ve israf faizci kapitalist düzenin topluma telkin ettiği kötü bir ahlaktır. Faizci kapitalizmin bu kötü ahlakı,materyalist eğitim ile toplumda alışkanlık haline getirilmiştir. Tüketim çılgınlığı ve israf, dünyada üretimi tekelinde bulunduran ırkçı emperyalist sermayenin ürettiği, bir talep oluşturma ve pazarlama yöntemidir. Bu yöntemle milletlerin tamamı, önce müşteri haline getirilmekte ve sonra da sömürülmektedir. Bütün bunlar, planlı bir merkezden, insanı kontrol emek için üretilen bir tezgahtır. 
Özellikle son 20 yıl içerisinde, İslâm ülkelerinde faizci kapitalist düzen, başarılı bir şekilde tatbik edilmiş, bu dönemde tüketim çılgınlığı artırmış ve israf yaygınlaştırılarak başarılı bir icraat oluşturulmuştur. Bu dönemde faizci kapitalist düzen, bütün esasları ile yürürlüğe konulmuştur. Ne yazık ki bu dönemde gelen yöneticilerin en önemli icraatı da tüketim çılgınlığını körüklemek ve israfı daha da yaygınlaştırmak olduğu görülmüştür. Bu da rant düzeninin devam edeceği anlamına gelir. Bütün milletler bu gerçeği görmek zorundadır. 
Bu tüketim çılgınlığından kurtulmanın yolu da Kur’ân-ı Kerim’in yolu ve Sevgili Peygamberimizin yaşayışıdır. Eğer bu uygulanırsa aşırı tüketimin yerini kanaat, israfın yerini iktisat ve tutumluluk alacaktır. Biriken sermaye de üretime kaydırılır, böylelikle toplumlar ve ülkeler güçlenir. Yardımlaşma duygusu artar ve toplumda barış ve güven hâkim duruma geçer. Tasarruf demek, harcamamak değil, yeteri kadar harcamak demektir. Yeteri kadar harcamamaya ise cimrilik denir. Rabbimizin emrettiği İslâmda ne cimrilik ne de israf vardır.
Müslüman toplumlar, insanı sade bir hayat yaşamaktan ve böylece manen doyuma ulaşmaktan alıkoyan muhafazakâr hükümetlerin efsanesi ile kuşatılmış durumdadır. Bu efsane, yansız bir şekilde tahlil edildiğinde, ciddi bir geçerliliğinin bulunmadığı görülecek ve böylece sorunun çözümünde en önemli adım atılmış olacaktır. Bu efsaneye göre; hayat standardının yükselmesi, para harcamaktan ve konfordan geçer, tüketim çılgınlığı normaldir, hayattan tasarruf olmaz, ekonominin işlemesi için, aşırı tüketim ve israf şarttır, yeni teknolojilere ulaşmak aşırı tüketimle mümkündür, bir kişinin değişmesiyle hiçbir şey düzelmez hurafelerine dayanmaktadır. 
Hâlbuki hayat standartını yükseltmek bu hurafelerle değil, insani ve ahlaki değerleri canlandırmak, üretimi artırmakla mümkündür. Tüketim çılgınlığı konusunda toplum eğitilmelidir. Değişime kendimizden başlamamız gerekir. Tüketim çılgınlığını önlemek için gönüllü sadelik hareketi başlatmak kredi kartlarından, televizyondan, eşya kalabalığından,
aşırı yemekten, israftan kurtulmak gerekir. Bunu başarmak ise yeterlilik ve kanaat denen olağanüstü güzel şeyi keşfetmekle mümkündür.    
Bu keşif ancak, İslâm’ın benimsediği hak ve adalet esasları ile yapılabilir. Allah’a ve Peygambere inanan gerçek bir Müslüman, kendini gerçekten huzura kavuşturup tatmin etmek için, yeterli olacak ihtiyaçlarını belirler ve sadece o kadarını tüketmeyi hedefler. Faizci kapitalizmin ve kapitalistlerin emrindeki yönetici efsanelerinin, yolları, çıkmaz sokağa döndürdüğü bir ortamda, bu keşif, insana  İslâm düzeni ortamında yaşamayı sunacaktır. Böylece insanlar mutlu ve huzurlu olacaklardır.
Selam ve saygılarımla…
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.