Necip Fazıl’ın hayatını adadığı şiir serüveni içinde varlığın anlamını aradığı belli başlı kavramlar vardır. Yaşam, ölüm, dünya, insan, zaman, inanç, hakikat, Allah, akıl, düşünce, ayna şairin yaratıcı sürecin her döneminde -anlam değişimine uğramakla birlikte- ısrarla işlediği temel kavramlardır. Bu kavramlar etrafında seçilen kelimeler, yaratılan imgeler şiirinin anlam evrenini belirlemiştir. Ancak şairin değişen varlık algısı nedeniyle bazı kavramların anlam değişimine uğradığı görülmektedir. Bunlar ayna, ölüm, yaşamdır.
Hakikat, inanç, zaman, dünya, öte dünya, boşluk, akıl, düşünce ve insan kavramları ise şairin zihninin hep ilk tanımladığı şekliyle kalmıştır. Şairin bu kavramlara yüklediği anlamlar değişse de değişmese de seçtiği imgelerin, kaygılarından uzaklaştıkça daha bütünlüklü bir tablo oluşturduğu görülmektedir.
Necip Fazıl’ın beynini kuşatan düşünceler sonraki yıllarda “dalgalar” halinde “iç didiklenmesi”ne sebep olmuştur. 1934 tarihli “Bu Yağmur” isimli şiir dalgalanmanın, didiklenmenin gittikçe arttığını anlatan imgelerle doludur:
Bu yağmur, bu yağmur, bir gün dinince,
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur, kanımı boğan bir iplik
Tenimde acısız yatan bir bıçak.
[…]
Bu yağmur, delilik vehminden üstün,
Karanlık kovulmaz düşüncelerden.
Cinlerin beynimde yaptığı düğün,
Sulardan, seslerden ve gecelerden.
Necip Fazıl’ın şiirlerinde yaşam, kendisini var eden ve düzenleyen bütün unsurlarıyla yer alır. Bunun nedeni bireyin yaşadığı trajedidir. İçinde bulunduğu durumdan hoşnut olmayan trajik birey, istediği dünyayı mekân-zaman-insan üçgeni içinde yeniden kurgular.
Tüm bu kavramların şairin hayal dünyasındaki tanımlamalarına geçmeden önce düşünce ile ilgili imgelerine yer vermek gerekir. Çünkü Necip Fazıl “mutlak hakikat”e varsa da düşünmekten vazgeçmemiştir. Bunun pek çok nedeni vardır.
Kişilik özellikleri, çocukluğu, ailesi, babası, dedesi, annesi, yaşadığı dönemin siyasi yapısı, savaşlar, eğitimi, yatılı okul hayatı, Paris hayatı vs. Onu çatışmaya, düşünmeye ve sonrasında daha iyisini aramaya itmiştir.
Değerli Kardeşim,yazılarınızı fırsat bulduça okuyorum.Tatmin edici oluyor.13Şubat 2024 tarihinde yazmış olduğunuz "Türkçe'nin Zenginliği"adlı yazınızın altına yorum yazarken ismimi yazmayı unutmuşum,affola Hani bu günkü yazınızda Necip Fazıldan bahsetmişsiniz,Üstadın etkilendiği Mehmet AKİF Ersoy der'ki" insan iki şeyi çok iyi bilecek.Bir hesabını,iki haddini"Bir az gençliğimCizde benimde etkilendiğim Necip Fazıl hakkında bir kaç cümle ben de yazayım dedim.Maddeler halinde yazmayı tercih ettim'ki biraz daha kolay anlaşılsın.1_Cumhuriyet Döneminin mistik şairidir.2_Abdülhakim Arvasi ile tanışmasından sonra edebi kişiliğinde değişiklik yaşanmıştır.3_Necip Fazıl, milliyetçilik,ahlakçılık,cemiyetçilik,ruhçuluk gibi esaslara dayandırdığı "Büyük Ortadoğu"hareketinden çok etklenmiştir.4_Necp Fazıl'IN eserleri incelendiğinde(Tiyatro Eserleri_Öykü ve Romanları_Şiirleri)acıl ve çok dokunaklı olduları görülecektir.Tabi'ki yerli şairlerimizden Mehmet Akif,Yahya Kemal Beyatlı ,Ahmet Hamdi Tanpınar ,yabancı olarak ta,Byron,Shakespare'den etkilnmiştir.Ama üstadın aşağıda yazdığım güzel ve anlamlı sözlerinden etkilenenlerin az olduğunu yaşayıp görüyoruz.Bildiğim bir kaç sözünü yazayım amma.....1_İki tip insan tanıyorum bu devrin utanmazı;Biri dinde hokkabaz,biri küfür canbazı 2_Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not."Dünya beş para etmez" 3_Armut deyip geçmeyin,onun ilk hecesi çoğu kişide yoktur.4_Bu gidişle,utanmaktan utanan bir nesil gelecek 5_Adamlık cinsiyet değil, şahsiyet meselesidir.