ASAYİŞHaber Girişi : 23 Aralık 2008 01:49

Müslümanca Düşün ve Yaşam

Müslümanca Düşün ve Yaşam

Müslümanca düşün ve yaşam biçiminden bahsederken,İslami kimliklere saldırıların temelinde yatan gizli haçlı zihniyetine vurgu yapma gereği vardır.

Müslüman Türk Halkı İslami ahlaka uygun eğitim alma hakkından Tevhid-i Tedrisat ve Laik Eğitim adına mahrum bırakılmaktadır.

Alevilerin din derslerinden muaf olma isteklerine saygı sözcükleriyle yaklaşan haçlı beslemesi aydınlar ve basın kuruluşlarının, İslama uygun eğitim görme isteğine karşı çıkışların temeli  Çanakkale'ye gömülen haçlı zihniyetinin ülkenin iç dinamiklerinde söz sahibi ve asıl iktidar oluşunun işaretlerini vermektedir.

Savaşta kazanılanlar, masabaşlarında feda edilmiştir.İlay-ı Kelimetullah davasından vazgeçmekle kalınmadı, İslami öze dönüşü engelleyici önlemler paketi de dayatılarak kabul ettirilmiştir.

Herkese Hak - hukuk, insanca ve inancınca yaşama hakkı  tanımak,saygılı olmak gerekir.Kimsenin diğerine olumsuz cümleler ederek saldırmamalıdır. Bunun önüne cezayi müeyyideler getirilmelidir.Anneler örtüsüyle aşağılanmamalıdır. Kızlarımız okul kapılarından tart edilmemelidir.Her vatandaş için aynı saygınlık ve eşit hak ve özgürlükler tanınmalıdır.

Müslüman bir hanım çağdışı görüntü diye lanse edilmemeli, Bir erkekte inancına uygun yaşama biçiminden dolayı hedefteki bir suçlu muamelesine tabi tutulmamalıdır. Olumsuzluk çağrıştıran ifadeler, karşıdakine hukuksuz suçlamalar ve saldırılar, insan haklarına aykırı ve ihlalidir. Kimse diğerini itham etmemelidir. Devletin ideolojik gözü dönmüşlüğüyle vatandaşı yaftalaması, ayrıma tabi tutması, karalma yapması ve düşman görmekten kurtulması gerekir.

Yapılan hukuksuzluklar; devleti koruma ve kollama değildir.Bazı mihrakların ideolojik anarşisidir. Devletin güçlerini kullananların halka karşı ihanet içinde olmasıdır. Bu devlet terörüdür. Kendi terör üreten bir devletin terörle mücadelesi nasıl bir anlam taşırsa. O anlamı verek gerekir.Müslüman Türk insanına kunta kinte muamelesi yapılmaktadır. Halkın inançlarına karşı işlenen suçlar, halka darbe indiremez. Halk yine darbesini yapacaktır.İçinde ki ifrazatları bir şekilde demokratik yollardan atacaktır.

Müslümanlar evlatlarına okullarda istediği, inanç ve telakkilerine uygun eğitimi veremezken, hakları savunmaktan aciz bırakan baskıcı bir haçlı ruhun faşizminin derin izlerini taşırlar.

Bu sessizliği sağlayan, Çanakkale harbinin şehit kanları üzerinde ki istilacı zihniyetin işbaşına nasıl geldiğini de göstermektedir. Müslüman Türk halkına yapılanlar, kürt halkına yapılanlardan az zulümler değildir.

Bugün kü kürt sorununun altında, halkın İslami duyarlılığına uygun eğitim verme anlayışını bastıran despotizm yatar.

Yıllarca okullarımızda ateist öğreti olan-kendisi iyi bir Türk düşmanı olan- Darwin'in maymundan gelme teorisi bilimsel bir gerçekmiş gibi İslam İnancına ters olarak okutuldu. İslam Ruhuna domuz suyu dökme girişimlerine bir işarette budur.

Yıllarca öğretmen okullarında zorla kız ve erkekli pansiyonlarda zina yapılmasının yolları açıldı.Bildiğim yaşayan tarihlerden duyduğumuz derelerin ceninlerle dolduğudur. Bu milletin dinine ve aile yaşantısına bu kastı yapanların tarih önünde hesap vermeleri gereği ortadadır.Bunların araştırılmadan örtbas edilmiş olması da İslama, ahlaka karşı işlenen cürümlerin nasıl örtbas edildiğinin de göstergelerinden sadece birsidir.

Laikliği bir hoş görü ve tahammül rejimi değil,baskı, faşizm aracı olarak müslüman halk üzerinde demoklesin kılıcı gibi kullanan bir rejim var.

1980 de ihtilalde yargılanan Sayın Erbakan Hoca savcının sorduğu soruya bakın:" Siz her konuşmanıza besmele ile başlıyorsunuz, bu da sizin Şeriat istediğinize delildir" deyişi nasıl bir mantığın hukukunda müslümanların kıstırıldığına işarettir.

Müslümanca bir tavır hemen suç sayılıp, lakilikle ilişkilendirilmiş olması, durumun kast ettiği alanı göstermektedir. İslam üzerinde gizli bir haçlı savaşı verilmeye devam etmektedir.Bütün müslüman ülkelerde emperyalizmin kukla rejimleri aynı bizim ki gibi halk üzerinde baskı ve zulümlerine devam etmektedirler.

Din kültürü dersinden muaf tutulma isteğine şirin bakan hükümetin, Müslüman çocuklarıyla ilgili olarak yapması gerekenleri yapamaması müslüman haklarını koruyamayan bir iktidardan dolayı gönül kırgınlıkları vardır. Bunu vebalini hükümet ve şer güçler ödeyecektir.

Ne dini eğitimle çocuklarını yetiştirme isteğine bakılmamıştır. İmam hatiplerin katsayı sorunu çözülmemiştir. Yaz Kur'an Kursu için bile, oniki yaş sınırı, kanundan kaldırılmamıştır. Başörtüsü problemleri de çözülmemiştir. Müslüman halkımızın İslami edebe uygun olarak çocuklarını okutma isteklerine de böylece sıra bile gelmemiştir.

Halk kendi inancını ve yaşama tarzını sürdürebilmek için, çocuklarına islami alışkanlıklar kazandırmak isteğiyle, eğitim psikolojisinden anlamaz, kurs belleticilerine teslim etmek durumda bırakılmıştır. Çocuklarımıza din eğitimi aldıranlara devletin kolaylık sağlaması gerekirdi. Zorlaştıran despot bir devlet yapısındayız.

Hristiyanlaşan çocuklarımızın vebali de bu devlet anlayışına, bu devlete aittir