Şimdi ben desem ki, "ey müezzin ne okuduğun bu ezan kırata uygun, ne makamı var, ne de sesin insanları namaza çağırıyor"
Hani Emrah diyor ya, "Ey hoca beni tan eyleme ki mescide gelmem"
Anında müftülükten ağza alınmayacak küfürlerle beraber bendenizi kafir ilan eden nice ithamlar gelecektir.
İlla ki laik devlet eliyle...
Mehmet Dumlu Aydın'a yapılan zulmün bir benzeri de bana reva görülür.
Slogan cümle de şudur:
"Vay kâfir, vay!"
Ben, bu çıkışım yüzünden anında Mutezile ilan edileceğim için,(bazı çevreler Mutezileyi de bilmediği için muhtemelen beni Şia, hatta daha kolay yoluyla kâfir ilan edecektir) tabiiki lince tabi tutulacağım.
Eğer bu şehirde ya da Yakutiye ilçesinde müftülük diye bir kurum varsa Allah rızası için bir vakit Vaniefendi Camii'nde okunan ezanı dinlesin.
Eğer bozuk hoparlörden çıkan çok kötü sese ezan diyorsa ben bütün iddialarımı geri alacağım.
Ezan; namaza davettir, ezan; ümmetin uyanık olması gerektiğine dair bir uyarıdır, ezan Allah huzurunda cem olmanın vaktini bildiren bir çağrıdır.
Lakin Vaniefendi'de bu öyle maksadını aşan bir durum oluyor ki sanırsınız zaptiyeler ellerine coplarını almış ölüme mahkumları dövme nöbetine çıkmış. Haydi cihaz bozuk, üstüne üstelik müezzin bilerek ve isteyerek cihazın sesini sonuna kadar açıyor buna da tamam; ama be mübarek, müezzinin ezan namına okuduğu o şeye ne demeli...
İçinde salâta davetin dışında ne ararsan var.
Misal...
Uçan, konan şeyhler, zaman içinde zamana hükmeden şeyhler, aynı anda hem Mekke'de hem de İstanbul'da namaz kılan, istediği müridini cennete,istemediğini de cehenneme atan şeyhler, Sırat'ta şefaat dükkanı açan bezirganlar...
Ey müftülük, az serin gel; beni de Mehmet Dumlu gibi ezan düşmanı ve kâfır ilan etmekten önce Rıza-i Hak için şu Vaniefendi Cami'nde olup bitene bi bak.
Hoş senin, beni kâfir ilan etmenden korkmuyorum; zira sen Allah değilsin. Lâkin ben, senin nasıl popülist bir kurum olduğunu biliyorum. Hani yalancıktan da olsa bakarsın ya, onu diyorum işte...
Gel bir kere dinle eğer sen buna "ezan" diyeceksen eyvallah biz de "bu ezandır" diyelim. Ve fakat muhterem müftülük, siz de dinlediğinizde diyeceksiniz ki "evet burada ezan namına bir şey yok"
Adam; ümmeti dövüyor, ümmete kızıyor, ümmeti azarlıyor.
Sayın müftü sizi de anlıyorum, diyeceksiniz ki, "Efendi siz hangi dinden söz ediyorsunuz, bu şehirde bile birbirini kâfir olmakla suçlayan en az on tarikat var. Biz laf olsun diye camilerde namaz kıldırmakla mükellef bir kurumuz. Bizim Allah'ın gerçek dinini tesis etmek gibi bir görevimiz yok. Zira kanun bizden bunu değil, müesses sistemi meşru kılmamızı emrediyor o kadar!"
Haklısınız; sırf bu yüzdendir ki camilerimizin çoğunda Kur'an yerine, tam üç milyon hadisin nakledildiği kitaplar din yerine anlatılıyor!
Biliyor musunuz Sayın Müftü, o üç milyon hadisin içinde bir tek Allah'ın ayeti yok; yani senin hocalarının cami kürsülerinden "vaaz" namına anlattıkları içinde çok az vahiy var.
Sen de haklısın Sayın Müftü, uydurulan bir dinin kurumsal hale getirildiği bir ülkede, bozuk bir hoparlörle çok kötü okunan ezanın esamesi mi okunur?
Cami yıkılmış, biz mihrabın derdindeyiz, değil mi hocam...
Çok doğru ezan konusu cidden zıvanadan çıkmış insanları ezandan bıktırıyorlar