Haber Girişi : 15 Mayıs 2015 00:10

MİRAC GECESİ

MİRAC GECESİ
kökünden türetilen "mi'rac"kelimesi, merdiven manasına gelmektedir. Çoğulu meâric ve meârîc şeklinde gelir. 
Miraç Gecesi, Hazreti Peygamber (s.a.)'in Allah Teâlâ'nın huzuruna çıktığı recep ayının yirmi yedinci gecesi olarak bilinir.  Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. Peygamber'in Mescid-i Ha¬ram'dan başlamak üzere Mescid-i Aksa'ya kadar yaptığı gece yürüyüşünden söz edilir. Allah Teâlâ Hz. Peygamber'in zatı ile ilgili olan bu mucizeyi Kur'ân-ı Kerîm'inde şöyle anlatır:
"Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Ha¬ram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir."
Görüldüğü gibi bu âyette, İsrâ'dan söz edilmektedir. İsrâ, gece yolculuğu, demektir. Mescid-i Harâm, Ka'be'yi kuşatan ve Harem-i Şerîf denilen mübarek mekandır. Bunun etrafını kuşatan yer de özel ve belirli sınırlara kadar Harem'dir. Mescid-i Aksâ ise, Beytü'l-makdis'tir. Mescid-i Aksâ ve çevresi, Musa, (a.s)'dan İsa (a.s)'a kadar vahyin iniş yeri ve peygamberlerin ibadetgâhı olmuş, bu sefer de İsrâ şerefi ile bereketli kılınmıştır. Âyetten de açıkça anlaşılacağı gibi Hz. Peygamber, gecenin birinde Harem-i Şerîf'in içinden alınarak, Mescid-i Aksây'a götürülmüş ve ona Allah tarafından bazı âyetler gösterilmiştir.
İsrâ ve Miraç hakkında gerek hadis ve gerekse siyer kaynaklarında geniş bilgiler bulunmaktadır. Ben burada bilinenleri tekrar etme yerine birkaç konuya değinmek istiyorum.
Hz. Peygam¬ber'in, Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksâ'ya yaptığı gece yürüyüşü yukarıdaki âyetle sabit olduğu için, İsrâ hadisesinin bu bölümüne inanmak gerekir. İsrâ ve Miraç mucizesi, hicretten bir buçuk sene önce, Recep ayının 27. Gecesinde vuku bulmuştur. Peygamber Efendimizin en büyük mucizelerinden biridir.
Miraç gecesinde Hz. Peygamber, Allah'ın huzuruna çıkmış, kendisine Cenab-ı Hakk'ın kudretine delalet eden âyet ve âlâmetler gösterilmiş, cennet ve cehennemin durumlarını müşahede etmiş, beş vakit namazın farz kılınması emriyle aynı gece hane-i saâdetine geri dönmüştür.
Hz. Peygamber, Burak denilen binite bindiğini ve bununla Beytü'l-Makdis'e ulaştığını ifade etmiş, Mescid-i Aksaya girerek iki rekât namaz kıldıktan sonra oradan semaya çıkarıldığını açıklamıştır. 
Yukarıda belirtildiği gibi İsra hadisesi (gece yolculuğu) Burak ile olmuştur. Bu kısımdan sonraki yolculuğun mahiyeti, Peygamberlerin ruhaniyeti ile görüşme, Allah Teâlâ ile mülâki olma, namazın farz kılınışı Hz. Peygamber'in kendi ifadeleri ile açıklanmıştır. 
İsra ve Mirac hadisesine inanmak, bir iman meselesidir. Hz. Ebû Bekir, Miraç
hadisesini duyunca "Eğer o, bunu söylediyse şüphesiz doğrudur" diyerek iman ve teslimiyetini göstermiştir. Zira Miraç ve İsrâ olayı, aklın ihata edebileceği bir hadise değildir.
Beş vakit namaz Miraç gecesinde farz kılınmıştır. Namaz çok yüksek mertebede bir ibadet olduğu için Allah Teâlâ onu, yeryüzüne melek aracılığı ile göndermeyip Mi'raç gecesi Hz. Peygamber'e ümmet-i Muhammed'e günde beş vakit namazın farz olduğunu bildirmiştir.
Namaz, mü'minin miracıdır. Mü'min, maddi ve manevî olgunluğa namazla erişir. Ümmetin her alanda yükselişi de ancak namazla mümkündür. 
Mevlid-i Şerîf'in müellifi Süleyman Çelebi, İsra ve Mirac hadisesini  şöyle ifade eder:
Söyleşürken Cebrâil ile kelâm
Geldi Refref önüne verdi selâm
Aldı ol şâh-ı cihânı ol zamân
Sidre'den gitti ve götürdü hemân
Bir fezâ oldu o demde rûnümâ
Ne mekân var anda ne arz-u semâ
Kim, ne hâlidir, ne mâli, ol mahal
Akl ü fikr etmez o hâli fehmü hal
Ref' olup ol şâha yetmiş bin hicâb
Nûr-u tevhîd açtı vechinden nikâb
Her birisinden geçerken îlerû
Emr olundu Yâ Muhammed gel berû
Gel habîbim sâna aşık olmuşam
Cümle halkı sâna bende kılmışam
Ne murâdın vâr ise îdem revâ
Eyleyem bir derde bin türlü devâ
Mustafâ dedi: Eyâ Rabbe'r-Rahîm
Vey hatâ pûş ü atâsı çok kerîm
Ol zaîf ümmetlerim hâlî nola
Hazretîne nîce anlar yol bula
Hak-Teâlâdan nidâ geldi emin
Yâ Muhammed dedi Rabbü'l-Âlemin
Gam yeme kim Yâ Muhammed olma melul
Her ne kim dîledin oldu kabul
Ümmetini sâna verdim ey habîb
Cennetîmi anlara kıldım nasîb
Ey habîbim nedir ol kim dîledin
Bir avuç toprağa minnet meyledin
Zâtıma mir'at edindim zâtını
Bîle yazdım âdım ile âdını
Hem dedi kim: "Yâ Muhammed ben seni
Bilûrem görmeğe doymazsın beni
Avdet edûp davet et kullarımı
Tâ gelûben göreler dîdârımı
Sen ki mi'râc eyleyûb etdin niyâz
Ümmetin mîrâcını kıldım namâz"
Tarfetül-ayn içre ol Fahr-i cihân
Ümmühân'ın evine geldi hemân
Her ne vâki oldu ise serteser
Cümlesin eshâbına verdi haber
Dediler: "Ey Kıble-i İslâmü dîn
Kutlu olsun sâna mîrâc-i güzîn
Biz kamûmuz kullarız sen şâhsın
Gönlümüz îçinde rûşen mâhsın
Ümmetin olduğumuz devlet yeter
Hizmetin kıldığımız izzet yeter !"
Miraç gecemiz ve bu gecenin en önemli hediyesi olan namazla miracımız mübarek olsun.

Etiketler : nihani
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.