Amerika sokaklarının nasıl yangın içinde olduğu Türk medyasında da yer bulmaya başladı. Amerikan ordusu (National Guard) şiddetin tırmandığı protestoları bastırmak için Minneapolis ilk olmak üzere birçok eyalette sokaklara indi, sokağa çıkma yasakları başladı. National guard, Amerikan ordusu içinde, sınır ötesindeki operasyonların yanında ülke içindeki gerekli hallerde de Amerikan başkanı veya eyaletin valisi tarafından göreve çağrılabilecek bir birim. Trump ordunun çok iyi iş yaptığını ve Demokrat partili Minneapolis belediye başkanının yapamadığını ordunun başardığını ve ülkedeki her gerekli yerde benzer müdahalenin olması gerektiğini savundu.
Malumunuz olaylar siyahi George Floydun önce üç polis memuru tarafından yere yatırıldıktan sonra bir tanesi tarafından dakikalarca diziyle boynuna bastırması sonucu öldürülmesi ile patlak vermişti. Patlak vermişti diyoruz çünkü ne Amerikada siyahilere karşı polis şiddeti bir ilk ne de halkın bundan rahatsızlığı yeni bir tepki. İşte bu yüzden Minneapolisten sıçrayan ve ülkenin başka yerlerinde de görülen yangınlar birer ilk olmaktan çok uzak. Fakat George Floydun öldürüldüğü video bir katalizör etkisi göstererek ırkçılığın karşısında durmayan, bilakis onu besleyen Trump hükümetine ve polis güçlerine bir tepki halini aldı. Geçtiğimiz akşam Minneapolis polis teşkilatı binası protestocular tarafından ateşe verildi,Chicagoda protestolar git gide şiddetleniyor. Trump ise bu yapılanların George Floydu anmak ile ilgili olmadığını, şiddet yanlısı organize grupların George Floydun arkasına saklanarak Amerikaya zarar verdiklerini iddia ediyor. Yine Amerikanın birçok noktasında protestoların yağmaya dönüşmesi, yıkımlara sebep olması eleştiriliyor. Üstelik Trump bir kez daha ırkçılığını, beyaz üstünlüğünü beslediği başkanlık dönemini, protestocuların şiddet eylemlerinin arkasına gizleyerek savunuyor. Yani öyle görünüyor ki iliklerine kadar ırkçı başkan yine ırkçılık karşıtı gösterilerden faydalanır bir halde. Şiddet olayları doğru değil ama başka türlü tepki çekemiyoruz, sesimizi duyuramıyoruz diyenler ise Fox medya gibi medya kuruluşları tarafından linçe maruz bırakılıyor. Yani aşırı sağ, bir kez daha yarattığı krizden yararlanarak çıkmayı başarıyor.
Üstelik Trump, kibar cümlelerin adamı olmama imajıyla doğrucu olduğunu iddia etse de benzer şiddet içeren protestolar başka ülkelerin başına geldiğinde o ülke hükümetlerini kınamakta çok hızlı davranıyor. Bugün ise polis şiddetini, ırkçılığı, siyahi nefretini tartışmayı bir kenara bırakmış, mağazaları yağmaladılar diyor. Oysa eyaletlerden gelen görüntüler polis gelene dek şiddetsiz gerçekleşen protestoların polis müdahalesi ile kontrolden çıktığını gösteriyor. Hal böyle olunca, Amerikan yönetiminin derdinin gerçekten yağma ve şiddet karşıtlığı olmadığı ortaya çıkıyor. Haksız olmanın verdiği agresifliğini şiddet olaylarının arkasına gizleyen ırkçılar, bu olaydan da haklı çıktıkları inancı ile şimdilik vicdanlarını susturuyorlar fakat karanlıktan aydınlığa bir gidiş olduğunu da unutmamak gerekir. En azından önceden sessizce polis şiddetine maruz kalan bir zenc,i şimdi tüm ülke genelinde infiale sebep oluyor, önceden üstü örtülen ırkçılık bugün gün yüzüne çıkıyor