Mesnevi, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî tarafından yazılmış bir İslamî tasavvuf eseridir. 13. Yüzyılda yazılmış olan Mesnevi, öğütler ve hikayelerle dolu bir eser olup, İslamî öğretiler ve tasavvuf felsefesi üzerine derin bilgiler içerir. Mesnevi’deki hikayeler, çoğunlukla mecazi ve alegorik anlatımlarla doludur ve insanlara ahlaki dersler vermek amacıyla yazılmıştır.
Mesnevi’den aldığımız, hayatımıza yol veren bazı kıssalar şöyledir:
Fil ile Karanlık Oda
Bir grup insan, karanlık bir odada bir filin yanına götürülür ve fili görmeden sadece dokunarak ne olduğunu tahmin etmeleri istenir. Her biri farklı bir yere dokunur: biri kulağına, biri hortumuna, biri ayağına. Her biri fil hakkında farklı bir tanım yapar. Mevlânâ bu hikayeyi, insanların hakikatleri farklı açılardan algılamaları ve yalnızca kendi bildikleri ile yetinmeleri üzerine anlatır. Hakikatin tamamını görmek için ışık gereklidir ve bu ışık, bilgelik ve ilimdir.
Çırağına Öğüt Veren Marangoz
Bir marangoz, çırağına elindeki değerli ağacı dikkatli bir şekilde işlemesi gerektiğini söyler. Ancak çırak, dikkatli olmanın gereksiz olduğunu düşünür ve ağacı özensiz bir şekilde yontar. Sonuçta, güzel bir eser yerine, hatalarla dolu bir iş çıkar. Mevlânâ bu hikaye ile insanlara, her işin dikkatle ve özenle yapılması gerektiğini öğretir. Hayatta karşılaştığımız her şeyde özen ve dikkatli olmak, başarı ve güzellik getirir.
Padişah ile Köle
Bir padişah, kölelerinden birini yanına alarak deniz yolculuğuna çıkar. Köle, denizi ilk defa görmekte ve dalgaların salladığı gemide korku içinde çığlıklar atmaktadır. Padişah bu durumdan rahatsız olur. Bilge biri padişahtan izin alarak köleyi denize atar ve ardından tekrar gemiye çeker. Köle, geri geldiğinde sessizleşir ve korkusu geçer. Mevlânâ bu hikaye ile, bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun, onun yokluğunu tecrübe etmek olduğunu anlatır.
Aslan, Kurt ve Tilki
Ormanda bir aslan, bir kurt ve bir tilki birlikte avlanır. Avlanan hayvanları paylaşmak gerektiğinde aslan, kurttan avı bölmesini ister. Kurt, avı üç eşit parçaya böler ve bir kısmını aslana sunar. Aslan, adaletsiz bulduğu bu paylaşımdan ötürü kurdu cezalandırır. Ardından tilkiye aynı görevi verir. Tilki, tüm avı aslanın önüne serer ve “Bu sizin hakkınızdır,” der. Aslan, tilkinin bilgece davranışını takdir eder ve ona bir ödül verir. Bu hikaye, otorite karşısında akıllıca ve ölçülü davranmanın önemini vurgular.
Bizim elimizde 1400 yıldır, Allah kelâmı, Kur'an-ı Kerim var. Kur'an bize ve ahirete kadar gelecek tüm nesillere yeter. Biz Kur'an'ı alıp anlayarak okumalı ve hayatımıza uygulamalıyız. Diğerleri zaman öldürmekten başka bir şey değildir. Sonra Mesnevi, insanların olayları aklın süzgecinden geçiremediği, Kur'an'ı okumayıp anlamak istemedikleri bir zamanda, insanları oyalamak vakit geçirmek için yazılmıştır. Bugün artık bu teknolojik ,dijital çağda insanların, altı çiftlik mesneviyi okumak gibi lüksleri yoktur. Mesnevi bundan, şekiz asır önce vardı, bugün artık, Mesnevi üzerinden rant toplamak yok. Bize bırakılan iki şey var. Kur'an ve Peygamberimizin sünneti. Diğerleri hikayedir.