Haber Girişi : 18 Ekim 2015 23:50

Mazeretim Var Asabiyim Ben!

Mazeretim Var Asabiyim Ben!
Yağmurlu hava da koşan mı yoksa yürüyen mi daha çok ıslanır? Diye bilimsel bir araştırmayı okumuştum.  Bir kesim ikisinin de aynı miktarda ıslanacağını iddia ederken diğer kesim koşanın daha fazla ıslanacağını söylüyordu. Ama hiçbiri, yürüyenin daha çok ıslanacağını söylemiyordu.
İster kabul edin ister ret! Ben okuduğumu yazdım!
Şimdi size farklı bir şekilde anlatmaya çalışayım.
Bir ülke düşünün ki, bin yılın üzerinde yedi cihana nam salmış, çatık kaşıyla düşmanlarının yüreğini titretip, gülen yüzüyle dostlarına huzur ve güven vermiş.
Gel zaman git zaman, öyle ya da böyle? Hastalanmış bu koca devlet. Yatağa düşmesini fırsat bilen düşmanları çullanmış üzerine, boğmak için.
Sonra vazgeçip, demişler ki; "Şimdi biz bunu öldürürsek, bitmeyen öfkemiz sonra öldürür bizi. En iyisi ?.."
Bak dostum(!)  Sana yaptıklarımızdan dolayı pişman olduk.  Memleketinizi yaktık yıktık. Taş üstünde taş bırakmadık. Bizi affedin! Biz aramızda konuşup anlaştık. Size yeni bir memleket yaptık. Her bir şeyini hazırlayıp size bırakıyoruz. Eksikleriniz olursa da el birliğiyle hallederiz. Hadi bize eyvallah(!)
Yeni bir ülke(!) Memleketin malzemeleriyle yapılmış cilalı, boyalı "ÇEMBER" şeklinde bir ülke.
Elbet çemberin "çember" olduğunu anlayacak ne hal ne mecali kalmayan, savaştan yorgun ve perişan çıkmış ahali yeni bir ülkede yeni bir hayatı yaşamaya başlamışlar.
Zamanla hastalar iyi olup yürümeye başlayınca, daha çok yol alanın, daha çok servet sahibi olduğu anlaşılmış.  Yeni yeni zenginler türemiş.
Koşanların ileri gittiği, yürüyen ya da oturanların geri kaldığı bir yaşam! Koşanlar birilerini geçmenin tatminsiz gururunu yaşarken, oturanlar geçilmenin ezikliğini yüreklerinin derinliklerinde öfkeyle yaşamışlar.
Her koşanın birilerinin gerisinde, her geride kalanın ise birilerinin önünde olduğunu görmeden, onca çaba ve hengameye rağmen gerçekte "bir dirhem" dahi yol alamadıklarını düşünememişler. Ya düşünmek istememişler ya da düşünmelerinin önünü kesmek için birileri(!) akıllarına farklı farklı nefisler düşürmüşler.
Her türlü pisliği, rezilliği, alçaklığı, ihaneti, dinsizliği, imansızlığı insanlık adına,  Allah adına para ile servet ile güç ile örtmeyi öğrenmeyi, ilmi ve irfanı öğrenmeye yeğlemişler!
Yine de o birleri demişler ki, "bunlar bir gün ola ki bir şeylerin farkına varırlarsa, perişan oluruz. Bunlar için önemli olan değerleri parçalayıp fırkalara dağıtalım!"
Bütün milli, insani ve dini değerleri farklı farklı fırkalara bölmüşler ki, bu güzellikleri bir bütünün içinde görüp te; "ya biz ne yapıyoruz?" demesinler diye!
Sağcı olmuş, solcu olmuş, ilerici olmuş gerici olmuş. Olmuşta olmuş!
Tek olmayan şey, birinin aklına gelmemiş ki "Şu çemberi kıralım bir yerinden. Ucuna bir parça bir parça daha ekleyip uzayalım uzatalım yolumuzu. Bu yolda ileri giden gitsin yine. Her giden bir parça da eklesin yolun ucuna!
Tek olmayan şey; birinin aklına gelmemiş ki,  Bu cennet Vatan, bu aziz Bayrak, bu kutsal Kitap her kişinin ve her şeyin üzerindedir!
Düşün bir! Düşürdüm mü aklına bir küçük kurt(!)? Düştüyse bil ki o kurt değil, bir "umut!"
Yok, düşmedi mi hala? Tamam tamam. Uyu sen!

Etiketler : ibrahim sami
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.