O gece, halkının önüne düştü ve FETÖ'cü darbecileri durdurmak için binlerce insan gibi tankın üstüne çıktı, teröristlerle sabaha kadar çarpıştı.
Mesut Akgül, iki dönemden beri Mamak'ın AK Partili belediye başkanı. Erzurumlu yiğit bir hemşehrimiz olan Akgül, 15 Temmuz'da Mamak'taki zırhlı birliğe gitti ve gözünü kırpmadan beraberindeki sivillerle birlikte FETÖ'cü teröristlerle çarpıştı. Tankların üstüne çıkarak destansı bir mücadele verdi. Mesut Başkan'a o geceden sonra artık herkes 'Tanksavar Mesut' diyor.
FETÖ'cü hainlerin 15 Temmuz'da giriştiği ancak Türk halkının
cesareti, vakarı ve imanı sayesinde geri püskürtülen meş'um darbe, arkasında çok büyük acı ve büyük bir yıkım bıraktığı kadar, bir milleti millet yapan değerlerin yeniden hatırlanması,
vatan-devlet sevgisi,
dayanışma ve ölümü pahasına darbeye direnmek gibi her millete nasip olmayacak destansı bir anıt bize armağan etti.
O lanetli geceden beri, olup bitenleri, kameralar ve görgü tanıklarının anlattıkları sayesinde yüreğimiz yanarak izliyor, görüyoruz. Kimi alçakların meseleyi hafife almaya kalkmasına ve Batı'nın gerçekleri karartmak istemesine rağmen, o gece; ülkemiz, devletimiz ve milletimiz büyük bir faciadan Allah'ın inayetiyle kurtuldu.
15 Temmuz Halk Zaferi'yle ilgili neler yazılsa, hangi methiyeler dizilse, hangi abideler dikilse inanınız ki az bile kalır.
O gece yurdun dört bir yanında olduğu gibi elbette ki Erzurum halkı da zerre miskal tereddüt etmeden meydanları doldurdu, iradesine, devletine, bayrağına ve vatanına sahip çıktı. Çok şükür ki, Erzurum'da askerin yüzde 99'u FETÖ'cü teröristlere destek vermedi, bilakis komutanından er'ine kadar, halkın yanında yeraldı. Bu sebepledir ki, Erzurum'da, İstanbul ya da Ankara'da olduğu gibi kanlı bir gece yaşanmadı.
Geçen hafta Ankara'daydım. FETÖ'cü şerefsizlerin nasıl bir katliama giriştiklerini, bombalanan yerleri gezerek gördüm ve olayların tam göbeğinde olan bir çok kişiyle sohbet ettim.
Kıymetli dostlarım işadamları Gürkan Dölekli, Hayrettin Coşkun ve Turgut Öner sayesinde bugün artık gazi olmuş nice hakiki kahramanla tanıştım, onların yaşadıklarını birinci elden dinledim.
Ankara'nın Mamak'ını darbeci hainlere teslim etmeyen Erzurumlu yiğit başkan...
15 Temmuz'un her biri destan olan yüzlerce hikayesi ve on binlerce kahramanı var. İşte o yiğitlerden biri de hiç kuşku yok ki, Mamak'ın Erzurumlu Belediye Başkanı Mesut Akgül'dür.
Yavuz Donat geçen hafta O'nun hikeyesini Sabah'ta yazdı. Yalnızca Mamak'ta değil, Ankara'da hatta ülke genelinde artık O'nun yeni adı "Tanksavar Mesut"...
Bu güzel insanla, sevgili Gürkan ve Hayrettin'in sahibi oldukları Güven Asfalt'ta oturduk.
Tanksavar Mesut... Yıllar önce kundakta bebekken Erzurum'dan Ankara'ya götürülüyor. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak Ankara'da hayat mücadelesinin içinde buluyor kendini. Azmediyor, çalışıyor, yılmıyor...
Üniversite tahsilini Muğla'da tamamladıktan sonra, büyüklerinin ısrarlı davetiyle kendini siyasetin içinde buluyor. Siyasi adresi ise, AK Parti... Tayip Erdoğan hayranı bir genç belediye başkanı... Mamaklılar O'nu öyle bir sevmiş ve tutmuş ki, ikinci dönemde en yakın rakibini uzak ara geçerek başkanlık koltuğuna oturmuş.
O meş'um gece, binlerce insan gibi Mesut Başkan da yolda amansız yakalanmış alçakların uçaklı saldırısına...
"Mamak'ın dışındaydım. O an hiç düşünmeden kararımı verdim ve ara sokaklardan zaman zaman da saldırılardan kaçarak ilçeme ulaştım ve halkımla beraber zırhlı birliğin önüne gittik. Askerin bir kısmı şaşkındı ve olup bitenleri anlayamıyordu, ama içlerinde rütbeli hainler vardı ve onlar tankları halkın üstüne sürüyordu. Birlerce kişi gibi benim de aklıma ne evledı iyal geldi ne de ölüm korkusu... Vatanımız elden gidiyordu, orada ya şehit düşecektik ya da o şerefsizlerin milleti ezip geçmesine ve ülkemizi işgal güçlerine teslim etmelerine izin vermeyecektik. Yüzlerce yürekli insanla birlikte tankların önüne kendimizi siper ettik, belediyenin tüm iş makinelerini tankların önüne koyduk.Sevgili Mamaklılarla birlikte orada nöbet tuttuk, ta ki "tehlike geçti" denilene kadar. Kimse ne açlığın, ne uykusuzluğun ne de susuzluğun hesabını yapmıyordu."
Mesut Başkan, o geceyi anlatırken sanki hala o olayları yaşıyormuş gibiydi. Vakur, cesur ve "tam inanmış" bir adam...
Mütevazı bir Dadaş... Direnişin en önünde hatta tankın üstüne ilk çıkan biri olmasına rağmen, "ben" yerine, "biz" diyor. Mamak halkının kadınıyla erkeğiyle nasıl bir destan yazdığını anlatıyor.
Mesut Başkan, sevgili Gürkan ve Hayrettin'in çok samimi ve eski dostları. Yüreğinde öyle bir vatan sevgisi var ki, tıpkı uzun boyu gibi dağlarla yarışan coşkusu, imanı ve cesareti var. Bu yiğit Erzurumlu tanışım olmaktan müthiş gurur duydum, sevgili Gürkan ve Hayrettin'e de beni bu güzel insanla bir araya getirmiş olmalarından ötürü teşekkür ediyorum.
Memleketimle hep iftihar etmişimdir. Çünkü bizden yiğit, hasbi ve inançlı insan çıkar... Çok nadiren de olsa elbette FETÖ gibi vatan hainleri de çıkmıştır. Lakin Mesut Başkan gibi vatanperver Erzurumlu o kadar çok o kadar çok ki, tek tük olan o alçakların adını silip atıyorlar.
15 Temmuz akşamına kadar Ankara Mamak'ın; çalışkan dürüst ve sevilen bir belediye başkanı vardı. Ama o geceden sonra şimdi bütün Türkiye'nin canı gönülden alkışladığı Tanksavar Dadaş bir belediye başkanı var. Allah yolunu açık etsin değerli Mesut Akgül...
Şair demişti ki, "iyi insanlar iyi atlara binip gittiler"
Öyle zannediyorum ki aynı şair bu kez de şu dizeyi yazacaktır:
İyi atlara binip giden o iyi insanlar, bir Temmuz akşamı gittikleri gibi döndüler...
Ve bu sefer çok çok daha iyiydiler.
Hepsinin de atlarından büyük yürekleri, bir de kuşak gibi bellerine bağladıkları kefenleri vardı.