Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından İstanbul da gerçekleştirilen Kutlu Doğum etkinliğine Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve çok sayıda davetli katıldı. Ana teması merhamet olan etkinlik Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez önemli bir konuşma yaptı.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, şiddetin bireylerin günlük hayatta en çok başvurdukları iletişim biçimlerinden biri haline geldiğini belirterek, Şiddet giderek normalleşmekte ve hayatımızda kalıcı hale gelmektedir. Son zamanlarda çocuklara ve kadınlara yönelik hunharca işlenen cinayetlerin toplumsal dinamiklerimizle tezat arz edecek şekilde artış göstermesi, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinin birinci sayfaya taşınması sonucunu doğurdu dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, şiddetin bireylerin günlük hayatta en çok başvurdukları iletişim biçimlerinden biri haline geldiğini belirterek, Şiddet giderek normalleşmekte ve hayatımızda kalıcı hale gelmektedir. Son zamanlarda çocuklara ve kadınlara yönelik hunharca işlenen cinayetlerin toplumsal dinamiklerimizle tezat arz edecek şekilde artış göstermesi, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinin birinci sayfaya taşınması sonucunu doğurdu dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığınca Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla Sinan Erdem Spor Salonu nda düzenlenen Hazreti Peygamber ve Merhamet Eğitimi konulu etkinlikte konuşan Görmez, Kutlu Doğum un yüreklerin, ülkenin, İslam aleminin ve bütün insanlığın merhametle onarılmasına vesile olmasını diledi.
Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığının çeyrek asır önce Hz. Muhammed i anmaktan anlamaya şiarıyla başlattığı Kutlu Doğum Haftası geleneğinin milletin gönlünde ve kalbinde var olan peygamber sevgisini harekete geçirdiğini belirterek, bu geleneğin sadece Türkiye de değil, bütün gönül coğrafyasında bir kardeşlik şölenine, bir manevi yenilenme haftasına dönüştüğünü söyledi.
Biz Muhammed ile muhabbeti birleştirmiş, Muhammed ile muhabbeti asla birbirinden ayırmayan bir kültürün, bir medeniyetin çocuklarıyız diyen Görmez, bu yıl haftanın Hazreti Peygamber ve Merhamet Eğitimi temasıyla kutlanacağını kaydetti.
Görmez, tarih boyunca ortak bir insani değer olarak kabul edilen merhametin şaşırtıcı bir hızla hayatın her alanından çekilmeye başladığını, insanla en derin anlamına kavuşan bu kıymetli duygudan boşalan yeri şiddet, öfke ve zorbalık gibi insanoğlunun ortak aklı tarafından asla tasvip edilmeyen olumsuz duyguların doldurduğunu görmenin üzücü olduğu kadar düşündürücü bir durum olduğunu ifade etti.
Mehmet Görmez, şunları kaydetti:
Toplumları ve uluslararası ilişkileri derinden etkileyen küresel çaplı şiddet olayları bir yana şiddet, bireylerin günlük hayatta en çok başvurdukları iletişim biçimlerinden biri haline geldi. Şiddet giderek normalleşmekte ve hayatımızda kalıcı hale gelmektedir. Son zamanlarda çocuklara ve kadınlara yönelik hunharca işlenen cinayetlerin toplumsal dinamiklerimizle tezat arz edecek şekilde artış göstermesi, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinin birinci sayfaya taşınması sonucunu doğurdu. Toplumlar bugün şiddetin açtığı yaralara merhem arıyor. İnanıyorum ki yüreklerdeki bu hiddet ve şiddet ancak merhamet iksiri ile onarılabilir. Bugün saldırganlığın insan doğasından kaynaklandığını söyleyerek normalleştirmek yerine konuyu toplumsal dinamikler çerçevesinde ve bütüncül bir bakış açısıyla anlamak zorundayız.
- MERHAMET, MODERN ZAMANLARIN SOSYAL DEVLET ANLAYIŞINA AYKIRI DEĞİL -
Aslında şiddetin kendisinin zulüm ve merhametsizlik olduğunu vurgulayan Görmez, bununla birlikte şiddetin zaman zaman meşrulaştırıldığını ve bilinç altında kabul görmesinin sağlandığını kaydetti.
Görmez, mutluluğun paylaşılmak için var olduğunu belirterek, Ötekinin mutluluğu olmayınca benim de mutluluğum olmayacak bilgisine sahip olan insanın mutlu olmaya namzet olduğunu dile getirdi. Sahip olduklarını paylaşmamak için etraflarına bencillik duvarları örenlerin aslında kendilerini yalnızlaştırdıklarını vurgulayan Görmez, bu bencillik duvarının aynı zamanda bir merhametsizlik duvarı olduğunu söyledi.
Merhametin, modern zamanların sosyal devlet anlayışına aykırı olmadığına işaret eden Görmez, Bizim medeniyetimizde bireyler merhameti, devlete ve kurumlara devredemez dedi.
