Haber Girişi : 14 Eylül 2013 11:50

Kurt kuzuyu yemeyi kafaya koymuş!

Kurt kuzuyu yemeyi kafaya koymuş!

Biz, Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu’nun yalancısıyız; O twitter hesabında yazmıştı, “Başbakan Erdoğan, Spor Bakanı Suat Kılıç’ı tokatladı” diye.

Malum; Mehmet Baransu, Oda TV’nin “çuvalcı gazeteci” dediği, ama bazı çevrelerinde de el üstünde tuttuğu bir gazeteci…

Ergenekon, Balyoz ve Sarıkız gibi darbe girişimi soruşturmalarını herkesten önce yazan bir isim. Bir yanıyla Erzurumlu sayılan Baransu, son bir iki yıldan beri AK Parti hükümeti aleyhine son derece sert yazılar kaleme alıyor.

“Cemaatin adamı” diyenler, bu yazılardan hareketle, Baransu’yu “AK Parti düşmanı” olmakla suçluyorlar.

Herneyse asıl konumuz bu değil ki zaten…

Baransu adını köşemize taşımamızın dolaylı nedeni, Bakan Suat Kılıç’tır…

Mehmet Baransu’nun dediği doğru ise eğer, Başbakan Erdoğan’ın tokatladığı Spor Bakanı Suat Kılıç, bu “eylem”in hıncını Kayak Federasyonu Başkanı Dr. Özer Ayık’tan çıkarmış.

Şöyle ki…

Dün medyada genişçe yeralmıştı.

Suat Kılıç’ın emriyle Kayak Federasyonu’nda geniş bir inceleme başlatan bakanlık müfettişleri, daha önce denetlenmiş hesapları yeniden açmış ve eften püften sebeplerden ötürü, hemşerimiz Özer Ayık’ı ceza kuruluna sevk etmiş. Bakan’ın emriyle denetlenen bir federasyon başkanı ceza kuruluna sevkedilir de, oradan ceza almadan çıkması düşünülebilir mi hiç…

Tabii ki düşünülemez.

Bakanlık ceza kurulu, verilen görevi ifa etmiş ve Özer Ayık’a, uyduruk gerekçelerle 8 ay “hak mahrumiyeti cezası” vermiş.

Böylelikle kayak sporunun “k”sından haberdar olmadıkları anlaşılan bakanlık müfettişleri ve ceza kurulu üyeleri “görev”lerini yerine getirmiş oldular!

Aynı Suat Kılıç, Erzurum’da antrenman yaparken kaza sonucu ölen sporcu Aslı Nemutlu olayından ötürü, “tek suçlu” olarak Özer Ayık’ı görmüş ve yine benzer bir ceza verilmesini sağlamıştı. Neyse ki, Tahkim Kurulu, Bakan Kılıç’ın emrinde değildi. Yoksa Özer federasyon başkanlığını kaybedecekti. Tahkim Kurulu, Özer Ayık’ı bu ölümlü kazadan dolayı suçlu bulmadı.

Aslı Nemutlu’nun ailesiyle dostluğu bilinen Suat Kılıç, Tahkim Kurulu’nun bu kararından sonra, Özer’e büsbütün kızdı ve emrindeki müfettişleri yeniden görevlendirdi:

“Gidin ve Özer Ayık’ın kellesini koparın!”

Kurt kuzuyu yemeyi kafaya koymaya görsün, kimin suyun neresinde olduğunun hiçbir önemi yoktur.

Koskoca Bakan emretmiş, “Gidin ve kafa koparın”

Bu emri alıp da hukuka, adalete uyacak kaç müfettiş çıkar ki…

Kayak Federasyonu’nda hiçbir görevim olmadığı gibi kayak sporuyla da izleyici olmanın dışında bir alakam yoktur.

Genç yaşta hayatını yitiren Aslı Nemutlu için, aynı yaşta kız babası olarak hala çok üzülmekteyim. Fakat bendeniz Özer’i gençliğinden beri tanırım ve güvenirim.

Özer Ayık, Aslı Nemutlu’nun kaza sonucu ölümünden ötürü zerre kadar suçlu olmamakla beraber, federasyonun kör kuruşuna da tenezzül etmeyecek yiğit bir Dadaş’tır.

Tahkim Kurulu nasıl bir karar verir bilemem…

Lakin bu ülkede eğer zerre kadar hukuk ve adalet kalmış ise, vicdan sahibi hiç kimse bu uyduruk suçlamalardan ötürü Özer’i “suçlu” gösteremez.

Peki ya “suçlu” bulunursa?

Olabilir.

Ama unutmayın ki, “konjoktürel suçluluk”, gerçek suçlu olmak değildir.

Bu ülkenin mahkemeleri sırf dört mısra şiir okudu diye Başbakan Erdoğan’ın da hayatını karatmaya çalışmıştı…

Şurası artık çok açık:

Spor Bakanı Suat Kılıç, öyle ya da böyle Özer’i “boğmak” istiyor.

Başbakan’dan tokat yedi mi yemedi mi bilmiyoruz, ama besbelli ki Suat Bey, hayatı boyunca yaşadığı bütün sorunların bedelini hemşerimizden çıkarmak istiyor.

Öyle ya; O, bir bakan!

Biliyorum, Özer hiçbir zaman açıklamayacak ama ben size söyleyeyim. Bakanlık müfettişlerinin Özer Ayık’ı “suçlu” buldukları maddelerden biri şudur:

“2011 Kış Oyunları sırasında, Erzurum’a gelen Yunanistan Başbakanı’na niye kayak montu hediye ettiniz?”

Evet; Özer’in “suçu” bu…

Oysa aynı gün o monttan Başbakan Erdoğan’a da hediye edilmişti.

İyi de yapılmıştı; bunun ne ayıp ne de suç olan bir yanı yok.

Bütün sorun, Suat Kılıç’ın, Özer’i yemeyi kafaya koymuş olması…

-Yiyebilir mi?

-Yer!

Çünkü O bir bakan; Özer ise, yalnız bir Erzurumlu…

Peki Adli İlahi yok mu?

Olmaz mı, var tabii ki…

Orada Özer mi Suat’ı yer, yoksa Suat mı Özer’i yer bilemeyiz.

Kesin olan şu ki, orada ne iltimas, ne kamu erki, ne de siyaset geçerli.

Orada geçerli olan tek kural; hak ve hukuk…

Mehmet Baransu, “Başbakan, Suat Kılıç’ı tokatladı” demiş. Bendeniz şiddetle buna karşı çıkıyorum. Çünkü kimse kimseyi tokatlama hakkına sahip değildir. Fakat şunu da söylemeden kendimi alamıyorum:

Başbakan Erdoğan bir gün Suat Kılıç’ı yanına çağırıp sorsun, “Hayırdır gözüm; sen bu Özer Ayık’tan ne istiyorsun, niye atını itini nallayıp bu adamın üstüne gidiyorsun, özel bir sebebi mi var, nedir Özer’le kişisel sorunun?”

Tayyip Bey bu soruyu sorsun, Suat Kılıç da tatmin edici bir cevap versin; biz de kendi elimizle Özer Ayık’ı darağacına çıkaralım.

 

Aksi olursa, darağacına çıkacak bir yiğit var mı?