Kur?an kursu talebesi denilince insanların zihninde başarısızlığından dolayı öğretim hayatına devam edememiş ya da ailesi tarafından okutulmamış, eğitim zayiatı, baskı altında yetişen, çoğu doğulu çocuklar canlanır. Bu çocuklar, kendilerine elbise biçen, belki de hayatta ayağı bir kez kur?an kursu merdiveni görmemiş insanlarca çeşitli ithamlara tabi tutulurlar. Suçlu, dışlanmış, ailesi tarafından başından atılmış ya da edepsizliklerine tahammül edilemeyip bir binaya tıkılmış, kendini ifade etmekten aciz, zihinsel ve beceri olarak nakıs tipler gibi tasavvur edilirler.
Kur?an kursu öğrencisi bizim zihnimizdeki öğrenci profilinden sayılmıyor. Bu gençlerin öğrenciliği otobüslerde ve öğrenci indirimi yapan yerlerde geçmiyor; fakat onların sıfatları kâğıt üzerinde ?Kur?an kursu öğrencisi.? Resmi kayıtları, kütük defterinde isimleri, ders defterlerinde yoklamaları var. Yıl boyu ders görüyorlar, sınav oluyorlar, hatta bazı kurslar özel karne bile yaptırmış, tıpkı okul gibi forma diktirmiş. Sıra, tahta, masa desen cabası.
Her şey okula benziyor; ama bu gençler neden kendilerini öğrenci gibi hissedemiyorlar?
Mesela okulda gösterdikleri devamlılığı neden kursta gösteremiyorlar, kayıt yaptıktan sonra canları isteyince nasıl terk edip gidebiliyorlar ve en kötüsü aldıkları eğitimi neye benzeterek bu kadar serkeş ve dağınık davranabiliyorlar?
Bu gençler bize ilköğretimi ya da ortaöğretimi bitirerek geliyor, liseyi terk edenler de var. Şöyle sınıfıma bakıyorum sanki okul düzeni görmemiş gibi davranan bazı kızlar beni şaşırtıyor. ?Siz derste defter kitap kullanmaz mısınız, derse giriş çıkış saatleriniz yok mudur, ders nasıl dinlenir bilmez misiniz, hiç öğrenci olmadınız mı?? diye sormak istiyorum bazen.
İşte temel soru ve sorun bu? Eski ifade ile talebe olmayı, ilme talip olmayı bilmiyor bu gençler. Yani sorun Milli Eğitim ya da Kur?an Kursu öğrencisi olmak değil, talebe/öğrenci sıfatını üstüne giyememek.
Gençler bize okullardan, derslerden, sınavlardan bıkmış bir vaziyette geliyorlar. ?Sınav yapacağız hazırlanın? deyince ?Ya hocam okulda yeterince sınav olduk? diye mızmızlanıyorlar, hele ödev vermeye kalksak kıyamet kopuyor, iki kitabı zor okutuyoruz. Bu nasıl iştir, eğitim sınavsız, ödevsiz, kitapsız olur mu?
Bazen veliler bizlere sormadan özellikle çay zamanında çocuklarını alıp köye çıkıyor ve haftalarca gelmiyorlar. Kimsenin umurunda değil eğitim yarıda kalmış. Merak ediyorum bu veli aynı eylemi okulda yapabilir miydi? Devamsızlıktan kalmak okulda da var bizde de. Sorun nerede?
Saymaya kalksam problem çok; fakat bence tüm bunlar yan sorunlar. Kur?an kursu ya da Milli Eğitim öğrencisi talebe/öğrenci olmanın neyi ifade ettiğini bilmiyor.
Mustafa ismini duymuşsunuzdur. Safa kökünden İstıfa olarak gelir. Manası; süzme, süzülerek seçilme demektir. Mecazi olarak; Allah?ın kulunun kalbini boşaltıp içine ilahi marifet doldurması ve bu suretle marifetin kendi saflığını insan içinde yayması, o kulu seçip ona özel ikramlarda bulunması demektir. Bence tüm Kur?an kursu talebeleri Mustafa?dır, seçilmiş özel insanlardır; fakat onlar bunun farkında değiller. Ellerine sunulan ikramı göremiyorlar; çünkü birileri onlara elbiseler giydirdi, üst üste giydikleri elbiseler yüzünden Allah?ın onlara biçtiği gömleği seçemiyorlar.
Ben öğrencilerime diyorum ki ?Ne kadar şanslısınız, ne mübarek kullarsınız, ne yaptınız da seçildiniz, acaba özel yetenekleriniz mi var, anne babanızın duasını mı aldınız, gelin keşfedin kendinizi, potansiyelinizi ortaya çıkartın.? Duvara söylesem ses gelir de bizimkilerden ses çıkmıyor.
Çok yönlü bir problemin içindeyiz. İş sadece okulları ya da Kur?an kurslarını cazip hale getirmekle bitmiyor, çocuğa eğitimin gerekliliğini ve ilme talip olmanın ne demek olduğunu öğretmek zorundayız.