Haber Girişi : 03 Temmuz 2014 15:16

KÖTÜLÜKLERE SİPER: ORUÇ

KÖTÜLÜKLERE SİPER: ORUÇ

Geçen Pazar günü öğle namazını kılmak için Lalapaşa Camii’ne gittim. Cami İmam-Hatibi Emrullah KAÇAR hocamız kürsüden hali pür melalimizi ortaya koyan çok önemli bir şeye dikkat çekmek için şunları anlattı.  “Erzurum’da Ramazan ayında kavga ve döğüşler yüzde 30 artıyormuş…  Bir hanım kardeşimiz gelip dedi ki, remazanda bizim herif yatir yatir, ikindi zamani kalkıp üsdüni başıni giyinip fırına Remazan pidesi almaya gidir. İfdara 10 dakka kala eve gelir ki herif adamlıkdan çıkmış, üsdi başi yırtık, yüzi gözi yara bere içinde. Meger fırında sıra yüzünden kavga etmiş. Üsdüni başını düzeltip alel acele ifdar edip doğri kahveye gidir, sahur zamanına kadar daş oynir, ezene yakın eve gelip bir şeyler yeyip tekrar ikindiye kadar yatir. Ne namaz var ne niyaz. Bu adamın hali ne olacak?” …

Evet, işte hali pür melalimiz. Ne olacak bu Müslümanların hali? Düşünseniz ya iftara yakın saatlerde arabayla trafiğe çıkmak büyük bir cesaret istiyor. Herkes sabırsız, sinirler gergin. Oruçlu kardeşlerimiz adeta burunlarından soluyorlar. Müslümanın hayatı, hele hele Ramazanı böyle mi olur?

Rab­bi­mi­zin çok bü­yük hik­met­le­re meb­ni ola­rak farz kıl­dı­ğı oruç iba­de­tiy­le il­gi­li ola­rak Pey­gam­be­ri­miz şöyle bu­yu­ru­yor: “Oruç, ate­şe ve kö­tü­lük­le­re kar­şı bir si­per­dir. Siz­den bi­ri­niz oruç­lu ol­du­ğu­nuz gün­de kö­tü söz ko­nuş­ma­sın ve kav­ga et­me­sin” (Bu­hâ­rî, Savm, 9) ve, “Kim ina­na­rak ve mü­kâ­fa­tı­nı Al­lah’tan bek­le­ye­rek oruç tu­tar­sa, doğ­du­ğu ilk gün­kü gi­bi gü­nah­lar­dan te­miz­len­miş olur.” (Bu­hâ­rî,) Oruç, Müslümanları her tür­lü kö­tü­lük­ler­den ve ateş­ten ko­ru­yan bir si­per­dir. Kul­luk şu­uru­nun ola­ğa­nüs­tü gü­zel bir ifa­de­si­dir. Kalp­le­re iman ne­şe­si sa­çan, gö­nül­le­re sev­gi ve kar­deş­lik duy­gu­la­rı yer­leş­ti­ren bir iba­det­tir.

İş­te bu se­bep­le ra­ma­zan oru­cu şer‘î bir özür ol­ma­dan mutlaka tutulmalıdır. Sev­gi­li Pey­gam­be­ri­miz bu­yu­ru­yor­lar ki: “Al­lah’ın mü­sa­ade et­ti­ği du­rum­lar dı­şın­da ra­ma­zan­da bir gün oru­cu­nu bo­zan kim­se, ömür bo­yun­ca oruç tut­sa da­hi ra­ma­zan­da tut­ma­dı­ğı o gü­nün se­va­bı­na ula­şa­maz.” (Ebû Dâ­vûd, Savm, 38)

Bu ara­da unu­tul­ma­ma­sı ge­re­ken bir ko­nu da, bü­tün iba­det­le­ri­miz­de ol­du­ğu gi­bi oru­cu­mu­zun da yal­nız rab­bi­mi­zin rı­za­sı için tutulmalıdır. Al­lah rı­za­sı­na da­yan­ma­yan hiç­bir amel iba­det de­ğil­dir. Hz. Pey­gam­ber (s.a.v), “Bü­tün amel­ler ni­ye­te gö­re de­ğer­len­di­ri­lir” bu­yur­mak­ta­dır.

Al­lah Re­sû­lü’nün, “Ni­ce oruç tu­tan var­dır ki, oru­cun ona aç­lık­tan baş­ka bir fay­da­sı yok­tur” (İbn Mâ­ce, Sı­yâm, 21) ve “Kim kö­tü söz­le­ri, iş­le­ri bı­rak­maz­sa o kim­se­nin ye­me­si­ni, iç­me­si­ni ter­ket­me­si­ne Al­lah’ın ih­ti­ya­cı yok­tur” (Bu­hâ­rî, Savm 8) uya­rı­la­rı­nı gör­mez­den ge­le­me­yiz.

Bu öl­çü­le­re gö­re dü­şü­nül­dü­ğün­de; di­lin­den kö­tü söz ve de­di­ko­du düş­me­yen, gön­lün­den kin, ha­set ve düş­man­lık duy­gu­la­rı si­lin­me­yen, elin­den ve aya­ğın­dan kö­tü­lük­ler git­me­yen, ha­yır ve ha­se­nat­la yok­sul­la­rın, kim­se­siz­le­rin ya­nın­da yer al­ma­yan kim­se­ler, ger­çek­ten oruç tut­muş ola­bi­lir­ler mi? Ya da sa­de­ce vü­cu­du, mi­de­yi, böb­rek­le­ri din­len­dir­mek, per­hiz yap­mak ve ki­lo ver­mek dü­şün­ce­siy­le tu­tu­lan oruç, ger­çek­ten oruç ola­bi­lir mi?

Evet, oru­cuy­la, te­ra­vih na­maz­la­rıy­la, Kur’an tilavetiyle, iftar ve sahurlarıyla ve de Ka­dir ge­ce­siy­le ra­ma­zan ayı bi­zim için bir ha­zi­ne ve bü­yük bir fır­sat­tır. Bu fır­sat­lar eli­miz­den bir bir çı­kıp gi­der­se, baş­ka bir fır­sa­ta vak­ti­miz olmayabilir.

O hal­de bu Kur’an ve oruç ayı­nın kıy­me­ti­ni bi­le­lim. Kur’an ve oruç­la di­ri­len bir mü­min ola­lım. Oruç ve diğer ibadetlerimizle, fa­kir ve yok­sul­la­ra ha­yır ve ha­se­nat­la bu fır­sa­tı en iyi şe­kil­de de­ğer­len­di­re­lim. Ara­mız­da­ki kin ve düş­man­lık ateş­le­ri­ni sön­dü­re­lim; bir­bi­ri­mi­zi se­ve­lim, kar­deş ol­du­ğu­mu­zu unut­ma­ya­lım. Tam bir tes­li­mi­yet­le Al­lah’a sı­ğı­nıp, hiç de­ğil­se bu ay­da ge­ce­mi­zi, gün­dü­zü­mü­zü, bü­tün za­man­la­rı­mı­zı iba­det ni­ye­tiy­le ya­şa­ya­lım. Ru­hu­mu­zu, fik­ri­mi­zi, ben­li­ği­mi­zi, ah­lâ­kı­mı­zı, in­san­lı­ğı­mı­zı ve dün­ya­mı­zı oruç­la ye­ni­le­ye­lim.

Umu­lur ki bu mü­ba­rek Ramazan ayı, rab­bi­miz­le ya­kın­laş­ma­da ve bü­tün bir ha­ya­tı iba­de­te dö­nüş­tür­me­de bir dö­nüm nok­ta­sı, bir baş­lan­gıç olur.

 

Hayırlı Ramazanlar.