Koronavirüs gündeminden yine koronavirüsün gün yüzüne çıkardığı tartışmalar ile uzaklaşalım. Trump, tüm seçim kampanyası sürecinde fakat özellikle de koronavirüsle mücadelede demokratları hep Amerikaya sosyalizmi getirmek ve Amerikan ekonomisini çökertmek isteğinde olmaları ile suçladı. Yani Trumpa göre eğer koronavirüse karşı Avrupada, Türkiyede sosyal devlet anlayışı uyarınca gerçekleşen önlemler alınırsa Amerikan ekonomisi de Venezuela ekonomisi gibi olacak, sosyalizm Amerikayı çökertecek. Söz gelimi, Cumhuriyetçi bir senatör, mecliste özgürlüklerinin tehlikede olduğunu çünkü sol kanadın sosyalizmi tüm Amerikada yayana dek durmayacağını söylüyor. Üstelik Danimarkadaki koronavirüs verileri ile Amerikadakiler karşılaştırılınca da Cumhuriyetçiler İskandinav ülkelerinin zaten yarı-sosyalist olduğu savını ileri sürmekten geri durmuyorlar.
Bildiğiniz üzere, Amerikada bu sosyalizm korkusu temellerini komünist Rusya yıllarından alıyor. Amerika, kızıl panik adı altında önce 1919-1920 yıllarında daha sonra McCarthycilik ile sembolize edilen ikinci kızıl panik ile 1947-1957 yıllarında Amerikanın içerdeki ve dışardaki komünistler tarafından yıkılacağı ve komünist düzen kurulacağı korkusunu büyük bir başarıyla yaymıştı. Öyle ki bu korku yalnızca Amerikada değil, o dönemlerde Amerika ile sıkı ilişkiler içinde olan Avrupa ülkelerinde ve Türkiyede de hissedilmişti. Lakin bu korkular Türkiye için ithal korkular olduğu için etkisini belli bir süre göstermiş, birtakım sosyolojik ve siyasal değişikliklere konu olmuş fakat suni her politika gibi unutulup gitmişti. Söz gelimi, bugün en mantıksal bağları koparmış seçim propagandalarında bile muhalif partinin Türkiyeye sosyalizmi getireceği korkusuna denk gelmek zordur. Zira sosyalizm korkusunun halkta pek de bir karşılığı olmadığı bilinir. Oysa dünya üzerinde sosyalist ülkeler bir elin parmağını geçmezken ve bir kısmı başarısız görülürken bile sosyalizm korkusunun toplumsal bilinçaltlarına kazınmış Amerikanlarda önemli bir yeri vardır. Bugün Trumpın demokratlarca önerilen fikirlere karşı sosyalizm kartını ileri sürmesine, dünya siyaseti hakkında fikri olan kim baksa bunun tarihsel korkudan yararlanma çabası olduğunu görecektir. Fakat, dışarıdan bir göz olarak politikacılarca unutulmasına izin verilmeyen korkuların amacını anlayacak olanlar, mesele milli korkularına gelince aynı gözü açıklığı göstermeyeceklerdir.
Söz gelimi, Türkiyedeki irtica korkusunun ekonomiden tutun da sosyal hayata kadar sömürülmediği alan yoktur. Öyle ki üniversitelerde başörtüsü serbest oldu diye laik cumhuriyetin temellerinin sarsıldığına inananlar yahut sınıflarda Atatürk fotoğrafı olduğu için putperestliğin geleceğine inananlar, Amerikada sağlık sistemimizin ücretsiz olması gerekmez mi diye soranlara, sosyalizmi getireceksiniz suçlamasında bulunanların hedefindeki seçmenlerle aynı profildedirler. Kuşkusuz, tarihi bilinci olan her milletin geçmişinden getirdiği olumlu olumsuz özellikleri vardır ve bu kaçınılmazdır. Ancak bu motiflerin, popülizmin parçası olmasına izin vermeyecek olanlar da yine bu ortak hafızayı paylaşanlar olmalıdır.