Haber Girişi : 26 Mart 2015 23:20

KOMŞULARIMIZ

KOMŞULARIMIZ
Müslüman, ibadetlerin peşinde olduğu gibi hayırlı bir evlada sahip olmak, sevilen bir akraba, yaşadığı çevrede örnek bir komşu da olacaktır. İslâm sadece ibadetleri değil, tüm insanî ilişkilerimizi de en mükemmel seviyede düzenlemiştir. 
Çıkarların her şeyin önüne geçtiği, makam, mal mülk sevgisinin kalpleri işgal ettiği çağımızda insanî ilişkilerimizde çözülmeler yaşanmaktadır. Bu çözülmeden en fazla etkilenen ilişkilerden biri de komşuluktur. Hâlbuki Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerimde şöyle buyurmuştur: "Anaya babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın ve uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve maliki bulunduğunuz kimselere güzellikle muamele edin, iyi davranın." (Nisâ, 36)
Peygamberimiz de şöyle buyurur: "Cebrail bana komşu hakkına dair öyle ısrarlı tavsiyelerde bulundu ki ben komşuları birbirine mirasçı kılacak zannettim!" (Buharî, Edep, 28)
Bu hadis-i şerifi gönül kulağı ile dinlediğimizde sarsılırız. Çünkü İslâm hukukunda miras sadece aralarında kan bağı olanlar için mümkündür. Yani bir kişinin mirası dünyadaki en yakınlarına düşmektedir. Peygamberimiz "komşuları mirasçı kılacak zannettim" buyururken, komşuluk hukukunun neredeyse kan bağıyla oluşan hukuk kadar önemli olduğuna işaret etmektedir.
Özellikle şehirlerde, dinî hassasiyet sahibi olsalar dahi komşular birbirini tanımamakta, hatta önyargılı davranarak birbirine yaklaşmamaktadır. Böylece büyük şehirlerin onca kalabalığına rağmen insanlar yalnız kalmaktadır. Hâlbuki komşular insanın yanı başındaki desteğidir.
İnsanın komşusuna ihtiyaç duyması her zaman mümkündür. İnsan bazen başına gelen bir sıkıntıya üzülür. Beraber bir bardak çay içip derdini açabileceği, içini dökebileceği birini arar. İnsanın sevindiği, keyiflendiği zamanlar da vardır elbet. Böyle zamanlarda da sevincini paylaşabileceği biri yanında olsun ister.
Aslında komşusuna kapısını kapatan insan, yaşadığı mekâna, yakın dünyaya kapısını kapatmıştır. Oysaki komşuluk, yalnızlaşmanın açtığı pek çok yaraya merhemdir.
Bilhassa bütün gün evde bulunan hanımlar için yakın komşu büyük bir nimettir. Çünkü evin erkeği çoğunlukla dışarıda birçok insanla beraberdir. Fakat bütün gün evde bulunan hanımlar da bir selama, gönül açıcı birkaç kelama ihtiyaç duyarlar. 
Ev işi ve çocuklarla uğraşan evin hanımı, yorgunluk çayını komşusuyla içer ve günün bütün sıkıntısı tatlı bir hasbihal ile dağılır gider. Hastalandığında komşu hanımlar yanındadır. Kendisinden emin olunan komşular herkes için bir güven ve emniyet imkânıdır.
Öte yandan pek çok insan memleketini, köyünü kentini geçim derdiyle terk etmektedir. Babanın bir evladı ülkenin bir köşesine tayin olmakta, diğer bir evlat başka bir köşesinde ticaretle uğraşmakta, evin kızı da başka bir memlekete gelin gitmektedir. Derken aile ve akrabalar birbirinden uzaklaşmakta ve bayramdan bayrama birbirini görür hale gelmektedir.
En yakınlarımız anne, baba ve akrabalarımızdır. Bizler gurbette onların eksikliğini hissettiğimiz gibi çocuklarımız da bu eksikliği hisseder. Yani dede ve nine şefkati göremez, akrabalarıyla  güçlü bağlar kuramaz. Oysa tüm bunların çocuğun kişilik gelişiminde ve sosyalleşmesinde önemli katkıları vardır.
Şayet komşuluk hukukumuzu İslâm'ın bizden istediği zemine ve kıvama getirebilirsek, ihtiyar komşumuz çocuğumuzun dedesi-ninesi gibi olacaktır. Baba yaşındaki bir komşu amca veya dayı, anne yaşındaki bir hanım da çocuk için teyze veya hala yerine geçecektir. Komşu çocukları ise akraba çocuklarını aratmaz.
Hem maddi ve manevi hem de sosyal anlamda bu kadar değerli olan komşuluk hukuku hakkında çokça duyduğumuz bir hadis vardır: "Komşusu açken tok yatan (gerçek) mümin değildir."
Müslümanlar, yaptığı yemekten bir kâse de olsa özellikle ihtiyaç sahibi komşuya ulaştırmayı ihmal etmemelidir. Günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş bu güzel iş, hem komşuluğu hem de imanı pekiştiren bir ameldir. 
Ebu Zer (r.a.) Peygamberimizin kendisine şöyle vasiyet ettiğini bildirir: "Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy. Sonra da komşularını gözden geçir ve gerekli gördüklerine güzel bir şekilde ikram et!" (Müslim, Birr, 143)
Komşuların birbirine karşı sorumluluklarını yerine getirmesi hem dünya huzuru hem de ahiret saadeti açısından çok önemlidir. Komşuluk haklarından bir kaçını zikrederek yazımızı tamamlayalım:

Karşılaşınca selamlaşmak.
Kendisi istemese de ihtiyacı anında yardımcı olmak.
Dara düştüğünde borç vermek.
Hastalanınca ziyaret etmek.
Sevinçlerine katılarak tebrik etmek.
Musibete uğrarsa yanında bulunarak destek olmak.
Karşılıklı ziyaretleşmek.
Komşuyu rahatsız edecek şekilde gürültü yapmamaya dikkat etmek.
Site, apartman gibi yerlerde ortak kullanım alanlarını işgal etmemek; mesela araçları park ederken komşuların binaya giriş çıkış ve otopark ihtiyacını düşünmek.
Ticaretle uğraşan komşulardan da alışveriş yaparak ticaretini desteklemek.
Komşudan gelen eziyet ve sıkıntıya katlanmak.
Herhangi bir sebeple kırgın olan komşuyla barışıp helalleşmek, komşuluk hukukunu devam ettirmek.
Komşuların dinlenme vakitlerinde gürültülü tadilat ve tamirat işlerini ertelemek.
Ve hiçbir zaman unutmayın ki "Komşu komşunun külüne muhtaçtır."

Etiketler : nihani
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.