ASAYİŞHaber Girişi : 24 Aralık 2009 23:57

Kitapsızlar

Kitapsızlar

Hayatında, ders  kitapları  dışında, isteyerek  ve  severek, birkaç  yüz  sayfa  okuyup  okumadığı  şüpheli  bazıları, kürsüleri  yumruklayarak, mikrofonları  titreterek  haykırırlar:

‘’Arkadaşlar  okumuyoruz! Çocuklarımıza , kitap  sevgisi  veremiyoruz! Olmaz  böyle  şey!..’’

Başka biri, gerdan kalınlığına, şık  giyinmesine  bakılırsa, galiba bir  üst  düzey  yöneticisi…Önemli  şeyler  söyleyecek  besbelli…Tane  tane  ve  üstüne  basa  basa  konuşuyor:

‘’Önemle  vurgulamam  gerekiyor  ki, çocuklarımıza  kitap  sevgisi  aşılamak  konusunda, ailelerimiz, gerekli  duyarlılığı  gösteremiyorlar. Oysa  kitap  sevgisi…’’

Evet, bunlar  laf…

Nar  ekşili , domatesli,bol  laflı  mevsim  salatası.

Genel  olarak  söylemek  gerekirse  okuyan  bir  millet  değiliz.

Kitaplarına  ve  kitaplığına  sahip  çıkan  bir  toplum  da henüz  olamadık.

Cennet’ten  kovulan  Âdemoğlu, yeryüzünde, özlediği  huzuru  bir  türlü  bulamadı, yüce  kitabımız  Kur’an-ı  Kerim’de  işaret  buyurulduğu  üzere  bulacağa  da  benzemez. Bakara  Suresinde : ’’Demiştik  ki, ey  Âdem, sen, eşin  ile  birlikte  Cennet’e  yerleş. Cennet’in  nimetlerinden  bol  bol  istifade  edin. Ancak  şu  ağaca  yaklaşmayın. Yoksa, ikiniz  de  kendine  zulmedenlerden  olursunuz. Bunun  üzerine  Şeytan, onları  kandırdı, içinde  bulundukları  nimetlerden  mahrum  ediverdi. Biz  de; ’Kiminiz  kiminize  düşman  olarak  inin; yeryüzünde, sizin  için, bir  vakte  kadar, durak  ve  faidelenecek  bir şey  var’  demiştik’’.

Evet, ‘’Kimisi  kimisine  düşman  olarak’’ yeryüzünde  yaşayan  Âdemoğulları, hiç  bitmez  ve  tükenmez  bir  kavganın  içinde  didinip  durmaktadırlar.

İnsanların ,birbirlerini  kahretmek  için,yaptıkları  silahlar  ve  geliştirdikleri  teknikler, galiba, huzur  ve  mutluluk  için  yaptıklarından  daha  fazla  ve  daha  güçlüdür.

İnsanların  birbirleri  için  hazırladıkları ölüm  makineleri  ve  tuzaklar…

Akla  durgunluk  verecek  korkunç  bir  trajedi  adeta.

Maalesef ,bu  gelişmeyi  durduracak  bir  güç  de  mevcut  değil.

Süper  güçler, güçsüzleri  ve  zayıfları  boyunduruğa  alma  yolları  peşinde…

Zayıflar, yerlerde  sürünüyor…

Ayakta  durmak  için  haklı  olmak  yetmiyor. Güçlü  de  olmak  gerek.

İnsanlar, başka  insanların  boyunduruğuna  girmemek  için, güçlenmek  ve  teşkilâtlanmak  zorundadırlar.

Bunun  için  manevi  ve  maddi  silah  ve  vasıtalar  geliştirmek  mecburiyetinde  kalmışlardır.

Büyüklerimiz, milletlerarası  çatışmalarda  kitabın  çok  önemli  bir  yeri  bulunduğunu  eserlerinde  devamlı  zikretmişlerdir.

Gerçekten  de  kültür  ve  medeniyetlere  biçim  veren, savaş  ve  barışları  yönlendiren, toplumları  çökerten  veya  yücelten  önemli  ve  temel  silahlardan  biridir  kitap…

Hiç  şüpheniz  olmasın  ki, her  eylemin, her savaş  ve  barışın  arkasında  bir  veya  birkaç  kitap  vardır.

Kitaplar  ve  kitaplara  bağlı  kadrolar…

İktisadi  ve  siyasi  hayata  yön  veren  kitaplardır.

İlim, fikir  ve  sanat  adamlarını  cezbeden  yine  kitaplardır.

Dualara, ibadetlere, ve  mâbetlere  ışık  tutan  kitaplardır.

Kafaları  ve  gönülleri  aydınlatan  da, karartan  da  kitaplardır.

Dostlukları  pekiştirenler, düşmanlıkları  kışkırtanlar  da  kitaplardır.

Dünü, yarına  taşıyan, insanı  insana  bağlayan, insanı  insandan  ayıran  da  kitaplardır.

Hiç  şüphesiz  günümüz  savaşlarında da  kitap  çok  önemli  bir  unsurdur.

Yaşamak  isteyen  her  toplum, bu  gerçeği  bilerek  kültür  ve  medeniyet  dünyasına  çıkmak  zorundadır.

Dünyayı, kendi  kitapları  ve  klasikleri  ile  meşgul  eden  ülkeler,  gerçekten  de  zamana  hakim  olmuşlardır.

Ya  kendi  klasiklerini  ve  kitaplığını  yitiren  milletler  ne  olacak?

Yani  biz  ne  olacağız?..

Belki  de   kitap  okumak  için  halen boş  zaman  kollayacağız.

Ve

El âlem  aya  çıkarken, biz  yine  yaya  kalacağız.

 
Abdurrahman  KARAL

Fikir ve Düşünceleriniz için [email protected]