Geçen hafta sonu, Erzurum için son derece bereketliydi.
Bereketliydi; çünkü bir yanda Cübbeli Ahmet Hocanın bizzat organize ettiği ve kendisinin de konuşmacılar arasında yeraldığı, "Ümmetin Alimleri Erzurumda Buluşuyor" başlıklı sempozyum vardı. Vuslat Derneğinin yönetiminde gerçekleşen bu sempozyuma yurtiçinden ve yurtdışından çok sayıda din bilgini geldi ve alanlarında bildiriler sundular. Gerçi Cübbeli Ahmet Hoca, son dakika gelişen bir programından ötürü, sempozyuma katılamadı ama Cumartesi akşamı Ulu Camiideki vaazıyla sevenlerinin gönlünü almayı başardı.
Pazar günü Erzurumda yapılan bu önemli sempozyumun dışında başka bir program daha vardı. O da İçişleri Bakanı Efkan Ala ile Tarım Bakanı Mehdi Ekerin katıldığı Tarım Sektörü Ortak Akıl Toplantısı ve Bölgesel Hayvancılık Projeleri Tanıtım Programı. Orada da Erzurum tarımı masaya yatırıldı ve eni konu tartışıldı. Birbirinden değerli sözler söylendi, yarınlara dair ciddi projeksiyonlar sunuldu.
Erzurumda tarımın hiç de parlak bir dönem yaşamadığı ortada. Fakat hükümet getirmeyi planladığı yeni düzenleme ile tarımı cazibe merkezi kılmayı amaçlıyor. Şayet bu anlatılan projeler kuvveden fiile geçebilirse, bir kaç yıl içinde Erzurumda da tarım karın doyuran bir sektör haline dönüşebilir. Şimdilik ümit verici adımlar atılıyor.
Dün Erzurumdaki bir başka toplantı da Ticaret ve Sanayi Odasının ikincisini gerçekleştirdiği 2. Erzurum Çalıştayı ve Ortak Akıl Platformuydu Erzurum iş dünyasının oldukça ilgi gösterdiği bu çalıştay da yine Efkan Ala ve Mehdi Ekerin katılımlarıyla gerçekleşti. Orada da ticarete ve şehrin ekonomisine dair fotoğraf çekildi ve iş dünyasının hükümetten beklentilerine yer verildi.
Bu yoğun ve bereketli gündeme rağmen ne yazık ki geçen hafta sonu herkesin odaklandığı asıl konu bambaşkaydı.
Hani bazı aşırı can sıkıcı durumlar için kimsenin ağzını bıçak açmıyor deriz, geçen cumartesi ve pazar günü Erzurum işte o durumdaydı.
Sebebi de Karadayı...
Evet; herkes o sorunun cevabını aradı durdu:
Karadayının inşaatları ne zaman başlayacak?
Bakanlar başka programlar için geldikleri Erzurumda, daha ayaklarını yere basar basmaz, neredeyse Erzurumun tamamını ilgilendiren bu "sorun"u kucaklarında buldular.
Erzurum, zayıf ve kırılgan bir ekonomiye sahip...
Adım başı sanayi tesislerimiz, düşman çatlatacak ihracatımız, herkesi mutlu edecek üretimimiz, bacasız sanayimiz yok ki, inşaat sektöründe yaşanan bu olumsuz süreci ufak tefek hasarlarla atlatırız diyelim.
Erzurumda varsa yoksa en dinamik sektör, inşaat sektörüdür.
Son gelişmelerle ve de Karadayı özelinde o sektör de inkıtaya uğrayınca bir anda herkesin yüreği ağzına geldi. Kimsenin ağzını bıçak açmıyor dediğimiz bundandır.
Mesele öyle hassas ki, müteahhit sorunu gitsin belediyelerle çözsün diyemiyorsunuz.
Müteahhidin yanısıra yüzlerce esnaf, binlerce işçi ve yine binlerce ev sahibi olma hayali kuran insan var...
Bir yanlışı düzeltelim diye başka yanlışlar yapılırsa, işte o zaman şehrin karşı karşıya kalacağı tahribatın boyutunu tahmin bile etmek istemiyoruz.
Aklın yolu bir...
İki yanlıştan bir doğru çıkmaz.
Maşeri vicdan, binlerce mağdurun gözyaşı karşısında sessiz kalamaz, kalmaz da...
Görünen o ki gelinen bu nokta Karadayının sorunu olmayı çoktan aşmış durumda.
Bu sebeple sorunu çözme saadetinde olan Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen artık elini çabuk tutmak zorunda.
Erzurum, yeni bir felaketi göğüsleyecek güçte ve sabırda değil.
Çünkü bu şehir kendi yağıyla kavrulamıyor bir türlü...
Kimse Mehmet Sekmene "haksızsın, zalimsin" demiyor.
Bilakis denilen şudur:
Evet ortada bir sorun var ama çok şükür ki bu sorun çözüm noktasından fersah fersah uzakta değil.
Bu sorunu en az zararla çözebilecek kişi sensin ve Erzurum halkı da senden bu iradeyi en kısa zamanda sergilemeni bekliyor.
Daha önce onlarca kez değindik. Kefil oluruz ki Ahmet Karadayı da kötü niyetli ve sorunun büyümesinden yana biri değil.
O da istiyor ki kimsenin burnu kanamasın, kimse ev sahibi olma hayalinden vazgeçmesin.
Mümkün ki eksikleri vardır. Ama madem ki ölüm değil o halde bir çaresi de mutlaka olmalı.
Dişinden tırnağından artırıp bir ev almak için gece gündüz çırpınıp duran binlerce insanın bu hayalini kimse bir kalemde rüzgârın önüne atamaz.
Bendeniz umudumu hiç yitirmedim ve hâlâ bardağın yarısı dolu diyenlerdenim.
Bu ülke bugüne kadar öyle devasa sorunların üstesinden başarıyla gelebilmiş ki, Erzurumdaki bu çok yerel sorun, onların yanında sadece çocuk oyuncağı kalır.
Görün bakın çözüm yakındır.
Müteahhidin yargıya gitmesi hakkını araması, hukukun ve demokrasinin en temel haklarındandır. Ama bu demek değil ki, idare çözümden yana irade koyunca müteahhit geri adım atmaz..
Yeter ki idare çözüm istesin.
Mehmet Sekmen de o irade var...