Her kış olduğu gibi bu yıl da belediyeler ve ilgili kurumlar karla mücadele için yüzlerce milyon lira harcıyor.
Kış mevsimini soğuk ve yoğun kar yağışı altında geçiren Doğu Anadolu’da, insanların günlük yaşamlarını sürdürebilmesi için başta belediyeler olmak üzere, ilgili kamu kurumlarının karla mücadele için her kış onlarca milyar harcıyor.
İki bine yakın köy ve mahallesinin yanı sıra 18 ilçesi bulunan Erzurum’da, her kış mevsiminde yolları açık tutabilmek için büyükşehir belediyesi başta olmak üzere, ilçe belediyeleri ve ilgili kurumlar bir milyar dolayında harcama yapıyor.
Batı’daki bir belediye bütçesinden bu nispette bir para harcamadığı için kasasında kalan parayı şehirlere ya da ilçelere yatırım olarak kullanıyor. Doğu ise, tam tersi her yıl bütçesinden hatırı sayılır bir miktarı, geri dönüşü olmayan bir hizmet yani karla mücadele için tüketiyor.
Kanada ve İsviçre’nin yanı sıra ağır kış koşulları yaşayan ülkelerde, mahrumiyet bölgesi sayılan kimi şehir ve ilçelere hükümetler ciddi oranda pozitif ayrımcılık yapıyor.
Bu politikanın doğal sonucu olarak da fazla gelişmemiş bölgelerde yaşayan insanlar daha gelişmiş şehirlere göç etme ihtiyacı duymuyor.
Ülkemizde ne yazık ki, ekonomik ve iklim şartları yüzünden her yıl Doğu Anadolu’da kayda değer bir nüfus erozyonu yaşanıyor. Öyle ki bölgede yüzlerce köyde yaşayan insan kalmadığı için hayalet köyler oluştu.
Uzun vadede bu durum jeopolitik açıdan artık ulusal güvenlik sorunu olmaya başlıyor. Doğu’daki 17 ilin toplam nüfusu Batı’daki bir ya da iki büyük şehre tekabül ediyor. Yani devlet 17 vilayetten örneğin tek kuruş vergi almayıp diyelim ki İstanbul’daki kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına alsa daha kazançlı çıkacak.
Bir zamanlar iktidarlar sistemli bir politika ile kırsaldaki nüfusun şehirlere göçünü teşvik ediyordu. Ancak yıllar sonra yani şimdilerde görüldü ki bu politika iki başlı dev bir soruna dönüştü.
Çünkü bu anlayış yüzünden büyük kentler artık istiap haddini aştı, yükü taşıyamaz oldu. Kırsal ise, tükenen ya da büsbütün azalan nüfustan ötürü ciddi sorun olmaya başladı.
Konuyla ilgili hazırlanan tüm raporlarda uzmanlar, siyasi iktidarlara hep Doğu ve Güneydoğu için devletin başta eğitim olmak üzere her alanda özendirici teşvikler vermesi isteniyor. Ayrıca bugüne kadar verilen pek çok teşvikin de bir işe yarayıp yaramadığının mutlaka gözden geçirilmesi ve güncellenmesi gerektiği savunuluyor.