Dünya üzerinde kurulan ilk şehirler hakkında bir takım bilgilerimiz bulunmasına rağmen yeni yapılan araştırmalarla birlikte geçmişi daha eskilere dayanan şehirler hakkında yeni bilgiler edinmekteyiz.
Tarih, yerleşik kültürün göstergesi olan şehirlerin dinî, iktisadî, askerî ve siyasî maksatlarla kurulduklarını söylemektedir.
Dünyada ne kadar şehir kurulmuş, ne kadarı tarihin derinliklerinde kaybolmuş, günümüzde ne kadar şehir var gerçekten merak konusudur.
Yaşlı dünyamız üzerinde sayıları az olmakla beraber şöhreti ile hafızalarda yer alan şehirler olduğu gibi isminden bahsedilmeyen, tanınmayan şehirler de vardır.
Bu anlamda kadim kültüre sahip ve farklı özellikleri ile kendinden bahsettiren şehirlerin sayısı az değildir.
Şehirlerin kimliklerini ait oldukları kültürler belirler, bazı şehirler taşıdığı özellikleri ile isimlendirilirler.
Semerkant (şehirlerin şahı), Belgrat (Avrupanın kilidi),İsfehan (Dünyanın yarısı), Kurtuba, (Dünyanın pırlantası), Budapeşte (küçük Paris), Kaşgar (ışıldayan inci), Amasya(şehzadeler şehri), Isparta (güller şehri), Kahire (Dünyanın annesi), Milano (modanın başkenti) olarak ün yapmışlardır.
Anadolunun en kadim şehirlerinden biri olan Erzurum da tarihte isminden bahsettiren şehirlerden biridir ve değişik isimlerle tanınır.
Ünlü seyyah Evliya Çelebi, Erzurumu saadet şehri ve sağlam kale olarak tanımlar.
Ahmet Hamdi Tanpınar ise Beş Şehir isimli eserinde Erzurumu kartal yuvasına benzetir.
Alvarlı Muhammed Lütfü Hazretleri de Erzurum kilidi mülkü İslâmın diyerek Erzurumu tarif eder.
Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Erzurum, aktif bir ticaret hayatının yaşandığı dönemlerde ise, Anadolu coğrafyasında Doğunun Parisi ismi ile bilinir.
Anadolunun zirvesi veya Anadolunun önsözü gibi söz kalıplarıyla da anılan Erzurumun, stratejik önemini anlatan daha pek çok tanımlama da vardır.
Bu tariflerden biri de bilimsel sosyalizmin kurucusu ünlü filozof, gazeteci, yazar, devrimci Karl Marx tarafından 1853-1856 yılları arasında yaşanan Kırım Harbi sırasında yapılmıştır.
Eflak ve Boğdanı işgal ederek İstanbul ve boğazları tehdit eden Ruslara karşı İngiliz ve Fransızların Osmanlı Devletine destek vermesiyle başlayan Kırım Harbi, Rusların yenilgisi ile neticelenmiş bu savaşta Ruslar, Karsı kuşatmışlardır.
Kırım Harbi hakkında Karl Marx ve F. Engels tarafından ABDnin New-York Daily Tribune gazetesinde çeşitli makaleler yayınlanmıştır.
Karl Marxın, Doğu Sorunu, İngiliz siyaseti ve Rusyanın başarısızlığı ile ilgili tespitleri çok önemlidir.
İngilizlerin iki yüzlü politikalarını net bir şekilde ortaya koyan Marx, Rusyanın haksız taleplerine karşı İngilizlerin sessiz kalmasının manidar olduğunu ifade ederken, Karsın Ruslar eline geçmesinde İngilizlerin Rusyaya karşı sahte ve yapmacık bir savaş verdiğini vurgulamaktadır.
Karsın düşmesi üzerine yorumlarda bulunan Marx, Erzurumun askeri ve ticari kaynakların merkezi olduğuna işaret ederek Erzurumun da tehdit altına gireceğini söylemektedir.
Bu konuyla ilgili olarak Eğer Kars Erzurum'un anahtarıysa, Anadolu'nun stratejik ve ticari yollarının merkez noktası ve İstanbul'un anahtarı da Erzurum'dur. Kars ile Erzurum bir kez Rusların eline geçti mi, İngiltere'nin İran'la Trabzon üzerinden yaptığı ticaret kesilir. Bu durumun bilincinde olan İngiliz Hükümeti, serinkanlılıkla Babıali'yi Asya'da evinin anahtarlarını teslime çağırıyor; üstelik bunu, bu iki noktadan bir tehlikeyle pek de yüz yüze olmadığı halde yapıyor; Kars'ta kuşatılmış orduyu, Kars'ın yardımına gitmelerini yasakladığı takviye kuvvetlerinin yanına çağırıyor. "Eğer" diyor Lord hazretleri, "Ruslar yenilgiye uğratılacaksa" (buna ne gerek var diye sorar gibidir adeta) bu yenilgi ne kadar çok kuvvetli yerler Ruslara teslim edilir ve gerçekte İstanbul'a yakın olursa, o kadar kolay edilecek, o kadar kesin sonuç verecektir diyerek görüşlerini bildirmektedir.
Karl Marx iyi bir stratejist ve teorisyen olarak Karsın düşmesini İngiliz hükümetinin plânladığını, bu plânla batı cephesinde Ruslardan bir takım tavizler koparmayı düşündüklerini, bunun karşılığında da Karsın Rusların eline geçmesine göz yumduklarını anlatmaktadır.
Osmanlı Devletinin ilk defa dış borç aldığı bu yıllarda, savaş, Paris Antlaşmasıyla sona ermiş, Osmanlı Devleti de bir Avrupa devleti olarak kabul edilmiştir.
KAYNAKÇA
-.DR.HUMPHREY SANDWITH-MUSTAFA ZARİFİ PAŞA-KARL MARKX,1855 KARS KUŞATMASININ OYKÜSÜ, ÇEVİREN;HAMİT ZAFER KARS,TARİHÇİ,İSTANBUL,2017
-HACALİ NECEFOĞLU,KARL MARXIN KARS DEĞERLENDİRMESİ, WWW.GAZETEKARS.COM, 22.07.2017