Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
Varıp eşiğine alnımı koydum
Sanki bir yeraltı nehr çağlıyordu
Gözlerim yollarda bekler dururum
Nerde kardeşlerin diyordu bir ses
İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin
Unuttu mu bunu acaba herkes
Burak dolanırdı yörelerimde
(...)
dizeleriyle Mehmet Akif İnan bizlere Mescid-i Aksa davasının yönünü çiziyordu.
Kudüs’ü, Filistin’i ana kucağından ayrı gören bazı zihniyetlere rağmen bu topraklar bizim ana toprağımızım kederli yavrularıdır.
İnsanlık tarihinin en vahşi soykırımı gerçekleştiriliyor...
Doğru ve tarafsız medya! Sessiz...
Müslümanlar sessiz...
İnsanlık sessiz...
Kendini süper zanneden güçler sessiz...
Japonya, Almanya, Amerika, Rusya...
Bırakın bir vatandaşını, bir eşyası kaybolsa ortalığı yakıp yıkan, dünyayı birbirine katan kan emici vampir ruhlu Batı dünyası sessiz...
Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Afganistan’da, Lübnan’da, Doğu Türkistan’da, Balkanlar’da, Filistin’de... Sözün özü ata yurduna bağlı bir neslin toprakları kanla yoğrulmuş, kan emiciler zulümlere devam ediyor.
Allah’ım, sen güç ver, mücadele etmemizi nasip eyle...
Dularımızı, temenni ve yakarışlarımızı Nuri Pakdil şöyle dile getirsin:
Tûr Dağı’nı yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum
Ayarlanmadan Kudüs’e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur
Gel
Anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir Kudüs yapar
Adam baba olunca
İçinde bir Kudüs canlanır
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin.