Sosyal konumum itibarıyla il içinde veya il dışında yapılan farklı etkinliklerle
ilgili hemen her gün davetiyeler alır, bu davetlere fırsat buldukça katılmaya gayret ederim.
Bu etkinlikler içerisinde samimiyet hissi uyandıran, menfaat ve çıkar ilişkileri olmayan, siyaset kokmayan davetler tercih sebebimdir.
Geçen hafta masamın üstünde yığılmış olan davetiyelere baktığımda bunlardan
biri çok ilgimi çekmiş, ruhumu okşamıştı.
Davetiye, Erzurumun yakın köylerinden eski ismi ile Kamber yeni ismi
Kırmızıtaş olan köyden gelmişti ve içinde son derece samimi cümleler yer alıyordu.
Bu davet zarfının genç bir bayan öğretmen ile köyün muhtarından getirildiğini
duymam beni ziyadesiyle etkilemişti.
Aldığım davetin konusunun Cumhuriyet olması heyecanımı artırmış, bu programa
muhakkak katılmam gerektiğini kafama koymuştum.
Er-Vak üyelerinden Fevzi Budak, Dursun Şen, Abdurrahman Zeynal ile DHAdan Salih Tekini ve duayen gazeteci Kadir Sabuncuoğlunu alarak 31 Ekim Perşembe
günü etkinliğin yapılacağı Kamber (Kırmızıtaş) köyüne gittik.
İki derslikli mütevazı köy okulu bayraklarla donatılmış, ortamda göze çarpan
hoş bir hareketlilik vardı.
Mavi beyaza boyanmış okul, yılların yorgunluğunu yansıtmış olsa da, Cumhuriyetin
meşalelerinden biri olmanın gururunu taşıyordu.
Aracımızdan indikten sonra bizi candan karşılayan genç öğretmenlerin görev aşkları gözlerinden okunuyordu.
Köy halkı ile birlikte hazırlanan bu etkinlik belki de öğretmenlerin ve mini
öğrencilerin ilk sınavlarıydı.
Manzarayı gördükten sonra ortamın verdiği coşkuyla birlikte öğretmenler, öğrenciler
ve köy halkı gibi biz de sevinçli ve heyecanlıydık.
Protokolün ve misafirlerin yerlerini almasından sonra saygı duruşu ve İstiklâl Marşı okunmasıyla başlayan program, açılış konuşmalarıyla devam edip sahneye
üzerlerinde Mustafa Kemâl yazan tişörtler giymiş minik öğrenciler çıkınca mutluluğumuz bir kat daha arttı.
Türk Dünyası Kulübü gençlerinin tarihte kurulmuş olan 16 Türk devletinin bayraklarıyla ortama renk katmaları görülmeye değerdi.
Etkinliğin başaktörü Cumhuriyet aşkı ile yanıp tutuşan öğretmen Gizem Açil, oyuncular, okulun minik öğrencileri; sahne gerisinin kahramanları ise köy halkı ve Türk Dünyası Kulüp öğrencileriydi.
Program, minik öğrencilerin Yollarda bulurum seni, Cumhuriyetin Atatürk çocukları, Ateş böceği misin ve Hayat bayram olsa gösterileri ile devam ederken Anadolunun zirvesindeki ücra bir köyde, Cumhuriyet nesillerinin yetiştiğini görmek geleceğimiz adına hepimizi ümitlendirdi.
İzmirin dağlarında açan çiçekler gibi Erzurumun Kamber köyünde açan Cumhuriyet çiçekleri Mustafa Kemâl'in açtığı uygarlık yolunda emin adımlarla yürüyeceklerinin müjdesini bize verdiler.
Onuncu Yıl ve İzmir marşları ile gösterilerini sunan miniklerin, öğretmenlerine
yazdıkları Hayal Mektupları yeni nesillerin gelecekle ilgili düşüncelerinin en saf
ve samimi ifadesiydi.
Kimi pilot olmak isterken, bir başkasının piyano çalmak istemesi bir diğerinin
diş doktorluğunu tercih etmesi son derece anlamlıydı.
Bilindiği üzere Cumhuriyetin 96. yıl kutlamaları ülke genelinde çeşitli ortamlarda,
değişik etkinliklerle yapıldı.
Cumhuriyete gönülden inananlarla, Cumhuriyetle kavgalı olanların kerhen katıldıkları alışıla gelmiş programlar yıllarca gördüğümüz bir tablodur.
Pahalı otellerde verilen resepsiyonlar, geçit törenleri, farklı alanlarda yapılan kutlamalar içerisinde Erzurumun küçük bir köyünde, yüce gönüllü iki öğretmenin
yapmış oldukları Cumhuriyet temalı program samimiyeti ile tartışılamaz olanlar
arasındaydı, diyebilirim.
Zevkle ve gururla izlediğimiz program, köy halkının hazırlamış oldukları ikramlarla son bulurken, Cumhuriyet öğretmeni Gizem Akçılın 96 yıl önce Ey yükselen nesil
istikbal sizsiniz, Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz demiştin Atam. Bugünün gençliği olarak emanetin kalbimizde. Sen rahat uyu. cümleleri hafızalarımızda yer etti.
Cumhuriyetimizin 96. Yılında, mütevazı bir köyün, iki derslikli okulunun çatısı altında yapılan bu anlam yüklü programa yüreklerini koyan öğretmen Gizem Akçıl
ve Büşragül Yarbaş ile muhtar Halit Polata, muhtar heyetine, Kamber köy halkına,
Türk Dünyası Kulübü üyelerine ve başkanı Olgun Taşa en içten şükranlarımı
sunarım.
