Haber Girişi : 15 Aralık 2016 11:48

İşte cezaevindeki FETÖ GERÇEĞİ

İşte cezaevindeki FETÖ GERÇEĞİ
Her meslekten tutuklu FETÖ'cü var

Fethullah Gülen ve örgütün tepe isimleri Amerika'da CIA'nın kontrolünde saltanat sürerken, Türkiye'deki tutuklu FETÖ'cüler ise, cezaevlerinde ömür tüketiyor! Bu gerçeğe rağmen bir kısım FETÖ'cü, öylesine kör ve öylesine sağır ki olup bitenleri göremiyor.
Ülke genelinde olduğu gibi Erzurum Cezaevi'nde de onlarca tutuklu FETÖ'cü var. Bunların içerisinde hakim savcı, vali yardımcısı, profesör, kaymakam, işadamı, memur ve asker var. Dün Erzurum cezaevindeki bu FETÖ'cülerin bir kısmıyla görüştük.

Tarafsız bir gözle bakmaya çalıştım

Mümkün olabildiğince peşin hükme kapılmadan bu insanları dinlemek ve söylediklerini anlamaya çalıştım. Ne yazık ki, birebir görüştüğüm onlarca FETÖ'cü içinden bir teki bile nedamet içinde değildi ve bir teki bile 15 Temmuz'da Türkiye'nin uçurumun kenarından 
döndüğünü düşünmüyordu.

Hiç biri pişman değil

Onlara göre yanlış yolda olan biziz, onlara göre hata yapan Türkiye Cumhuriyeti Devleti! Öyle bir anlatıyorlar ki sanki hiç biri 15 Temmuz'da darbe girişimin bir parçası değillermiş de, devlet onları suçsuz, günâhsız oldukları halde oraya koymuş! Üzülerek ifade edeyim ki, dün benim cezaevinde görüştüğüm FETÖ'cüler, değil nedamet duymak büsbütün kin ve nefret 
besliyor bu ülkeye...
Kurulduğu günden beri "İl İnsan Hakları Kurulu"nda, "sivil üye" olarak görev yapmaktayım. Bu kurulun, iştigal alanı öncelikle, kamu eliyle yapılan insan hakları ihlalleri iddialarını araştırmak, tarafları dinlemek, delil toplamak, rapor yazmak ve sonuç olarak yazdığı raporları ilgili bakanlıklara göndermektir.
Yani bu kurul bir mahkeme değildir!
Biz yalnızca fotoğraf çekeriz, fotoğraf üzerine yorum yapmayız.
İlk başlarda bu kurul kağıt üzerinde, sırf yasa gereği teşekkül ettirilmiş bir yapıyken, son yıllarda tam tersi bir statüye kavuştu. Böylelikle yazdığı raporlar Ankara'da titizlikle değerlendiriliyor ve önerileri en üst seviyede kabul görüyor artık...
İl İnsan Hakları Kurulu'na yapılan şikayet ya da başvuruların yüzde sekseni cezaevlerinden, yüzde yirmisi de polis ya da jandarma ile ilgili gelmektedir. 8 yılı aşan görevim sırasında şu ana kadar, klasik anlamda bir işkence iddiasıyla karşılaşmadım; ancak evrensel anlamda insan hakkı ihlali sayılabilecek türden yüzlerce başvuru oldu.
Kurul üyeleri olarak her yıl yaptığımız gibi dün bir kez daha Erzurum Kapalı Cezaevi'ni ziyaret ettik. Bu, hem rutin bir ziyaretti, hem de kurula ulaşan bir dilekçenin gereğini yapmak içindi.

CEZAEVLERİ TIKLIM TIKLIM DOLU!

Erzurum'da kadın cezaevinin yanı sıra, açık cezaevi ve yüksek güvenlikli F-Tipi kapalı ceza ve tevkif evi var. Bu cezaevlerinde, üç tür tutuklu ya da hükümlü bulunuyor:
1-PKK başta olmak üzere terör örgütü mensupları
2-FETÖ tutukluları
3-Adli tutuklu ya da hükümlüler
Her ne kadar cezaevlerinde gerek teknik donanım, gerek fiziki koşullar ve gerekse personel sayısı bakımından, eski yıllarla kıyaslanmayacak bir iyileşme varsa da, tutuklu sayısındaki aşırı artış yüzünden bütün koğuşlar adeta balık istifi gibi... 
Misal, en fazla 6 kişinin normal koşullarda tutulması gereken bir koğuşta 26 tutuklu birden kalıyor. Bu da, doğal olarak beraberinde bir takım şikâyetleri doğuruyor. Kimse ne aç ne susuz, hatta hiç kimse "bize kaba davranıyorlar" yahut da "insanlık onurumuzla oynuyorlar" türünden bir şikâyette bulunmuyor. Bütün tutuklu ya da hükümlülerin müşterek yakınması: Yerimiz çok dar, sayımız çok fazla!
Dün o ziyaret sırasında gördüğüm şudur: En azından kısa vadede, devletin bu şikâyetlere getirebileceği bir çözüm yok. Çünkü, cezaevi dediğin çok özel bir yapı. Yani devlet, her hangi bir binayı istese de anında cezaevi yapamıyor.

İŞKENCE DE YOK, KÖTÜ MUAMELE DE 

Dün, ikisi bayan altı kişi gittik cezaevine...  Önce cezaevi müdürlerini, yöneticileri ve infaz koruma memurlarını dinledik. Hepsi de görevlerinin bilincinde ve görevlerini layıkıyla ifa etmeye çalışan fedakâr insanlardı. Personel sayısındaki düşüş nedeniyle her bir görevli neredeyse üç kişilik vazife yapıyor. Buna rağmen ağlamıyor, acizlenmiyorlardı. Çünkü, hepsi de ülkemizin olağanüstü bir süreçten geçtiğinin farkındaydı.
Tutuklu ya da hükümlüler karma halinde kalmıyorlar. Misal; PKK'lılar belli koğuşlarda, FETÖ'cüler belli koğuşlarda; adli tutuklular da belli koğuşlarda tutuluyor. Heyet olarak, bir tane adli koğuşu, bir tane PKK'lı koğuşunu, bir tane de FETÖ'cü koğuşunu ziyaret ettik ve buradaki kişilerle, arada her hangi bir kısıtlama olmaksızın çok özgür bir ortamda görüştük. Kimin ne şikâyeti varsa bize doğrudan aktardı, bizler de notlar aldık, sorular sorup taleplerini dinledik.
Öncelikle şu noktanın altını kalınca çizmemiz gerekiyor: Hiç bir tutukla veya hükümlü bize işkence türünden bir şikâyette bulunmadı. Şikâyetlerin ortak noktası; koğuşlardaki yoğunluk, sınırlı miktardaki telefon imkânı, sosyal faaliyet alanının yetersiz olması ve tabii ki en önemlisi de "adil yargılanma" talebi...

FETÖ'CÜLER KİN BESLİYOR, PKK'LILAR ALTTAN ALIYOR! 

Dünkü cezaevi ziyaretimizde onlarca tutuklu ya da hükümlü ile arada her hangi bir bariyer olmaksızın yüz yüze görüştük. Bu görüşmelerde edindiğim intiba şu oldu: PKK'lı tutuklular, devlete kafa tutmak ya da tehditkâr ifadelerde bulunmak yerine, daha siyasi davranarak "yapıcı" cümleler kurmaya çalışıyordu! İçlerinde pişman olanlar ya da en azından öyle görünmeye çalışanlar bile vardı! Fakat aynı şeyi FETÖ tutuklularında göremedik. Neredeyse tamamı içeride iyice hınç ve kin sahibi olmuş, neredeyse hepsi azılı derecede devlet düşmanı kesilmişti. 
Geri adım atan yok; bilakis, tezlerine göre yanlış yapan devlet, doğru yolda olan onlardı!  Hani şu günlerde yeniden bir iddia atıldı ya ortaya, güya 26 Aralık'ta çok şey değişecek: Tayyip gidecek, FETÖ gelecek! Gördüğüm kadarıyla bu beklenti, tutuklu olan FETÖ'cülere çok büyük moral olmuş ve onları yeniden beklenti içine sokmuş. 
Öyle inanıyorlar ki, 15 Temmuz'da silah zoruyla elde edemedikleri başarıyı bu kez farklı bir yolla 26 Aralık'ta kazanacaklar! Hoş bunu yüksek sesle dillendirmiyorlar, hatta adını da koymuyorlar, ama genel görünümlerine ve sözlerinin içindeki örtülü kelimelere bakarak benim çıkardığım sonuç bu... 



Etiketler : şener
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.