Haber Girişi : 25 Kasım 2013 13:26

İŞTE BENİM ADAYIM

İŞTE BENİM ADAYIM

Dostum iyi niyetli bir merakla sordu : ’Adayın kim?’

‘Allah şehrimiz için hayırlısını nasip etsin’diye cevapladım ve ekledim: 

‘Göreve talip olan dostların yolu açık olsun, şüphesiz gönlümüzden geçen değerli zatlar var, ama isim vermeyi doğru bulmam… Ama dilersen şehri temsil edecek değerli yöneticilerde görmek istediğim vasıflar üzerinde sohbet edebiliriz!”

“Tamam dedi”, söyleştik. 

***

Dedim ki dostuma; 

Bir kitapta şöyle yazıyordu; bir kız iyi bir ere Düştüğü zaman daha da güzelleşir, gözleri yaldır yaldır Parlar, gül gibi olur. 

Ama kötü birine düşerse güneş gider, solar, çöp gibi kalır. Baktıkça yüreğin sızlar. 

Şehirler de öyledir. 

İyi yöneticilere düşerlerse eğer, daha da güzelleşir, gelişir, büyürler... 

Yaşanır hale gelirler. Mevcut durumları müreffeh, gelecekleri parlak olur. 

Ama kötü yöneticilerin eline düşen şehirlerin hali de, istikbali de zayi olur, Baktıkça insanın yüreğini sızlatır. 

Şimdi benim dileğim odur ki, Erzurum’u geleceğe gelişmiş, müreffeh bir şehir olarak taşıyacak ‘adaylara’şans verilsin, fırsat tanınsın. 

***

Dedim ki dostuma;

Fârâbî’nin, "Medinet’ül Fâzıla" (Erdemli Şehir) adlı esrinden şöyle bir bölüm var:  

"Erdemli şehirde gerçeklikler, doğruluklar, iyilik ve güzellikler birleşirler. Bunu sağlayan bu şehrin yöneticisidir. Yönetici, peygamber ile filozofun erdemlerini kendinde toplayan kişidir ve bu özeliklerini topluma yayarak şehri yönetir." 

Seçeceğimiz kişiler, adının önünde ‘büyük’yazacak zatlar gerçekten ‘büyük’olsalar… Şehri yönetirlerken peygamberi erdemlere dikkat etseler şehir de, memleket de selamete erer.

***

Dedim ki dostuma; 

Bir de sana adaylarda mutlaka aranması gereken bazı vasıfları sıralamak isterim. 

Şehri yönetecek kişilerin yüksek kavrayış kabiliyetine sahip olması lazım.  Kent yöneticisi zeki ve uyanık olmalı ki, kendisine kolay hükmedilmesin, yanlış işlere sevk edilmesin; kendine ait fikri, vizyonu, yüksek hedefleri olsun.

Kent Yönetici, aynı zamanda iyi bir hatip olmalı, güzel konuşmalı, düşündüklerini muhataplarına, açıkça izah edebilmeli, projelerini, maiyetine hedeflerini iyi anlatabilmeli ki, halkı, üst kademleri ikna edebilsin... 

Kenti yöneten kişi bildiklerini, tecrübelerini öğretmeyi sevmeli. Öğrenmeyi de tabi…

Ekip, kadro adamı olmalı, belediye başkanları... Her şeyi ben bilirim aczine düşmemeli... Yetki ve bilgi paylaşımında bencil ve cimri olmamalı. 

Beyanat patlatmaya gelince herkes ‘ortak akıl’diye inletiyor ortalığı… Gelgelelim ‘Başkanların aklı üstüne akıl yürütenin,  fikri yanında fikir beyan edenin’vay haline…

Kişi bir kere büyük bir koltuğa kurulunca, cümle azaları erişilmez, dokunulmaz oluveriyor… Kendisinin erişilmez olması gibi!

***

Dedim ki dostuma; 

Bak bu söyleyeceğim muteber kitaplarda çok vurgulanan bir husustur, Şehri yöneten kişi…Kesinlikle eğlenceye, yemeğe, içmeğe, rüşvet ve irtikâba, hortumlamaya düşkün olmamalı. 

Altını, Doları, euroyu, şehevi keyifleri mukaddeslerinden daha yüksek tutmamalı. Yöneticinin kadın ve çıkar sağlama gibi zaafları varsa sevk ve idaresi kolaylaşır, uzaktan kumandaya müsait hale gelir. 

Eninde sonunda rezil rüsva olur... Şehrini de rezil rüsva eder. Başına bir "İş kazası" geldiğinde de "Komploya kurban gittim" diye ellerini ovuşturur, durur... 

Sonra, doğruluğu, dürüstlüğü sözlüğünden çıkarmış olmamalı... Vakar ve hayâ başkanların başına taç gibi oturmalı... Hafifmeşreplik, yalakalık, dalkavukluk semtine bile uğramamalı, şehri temsil edenlerin. 

Hakka, hukuka, adalete sözde değil özde bağlı olmalı. Güçsüz gördüğü zaman gönlünü ve kucağını açmalı, güçlü karşısında secde edip, fakirden vebadan kaçar gibi kaçmamalı. 

Kürk neredeyse orada, güç neredeyse hemen yakınında bulunmak için çaba gösterenlere değil yöneticilik, hademelik bile fazladır.

***

Dedim ki dostuma; 

Atalarımız, makam mevki gururlanmayı, böbürlenmeyi; gururlanma-böbürlenme ise baştan çıkmayı, çılgınlığı getirir, derlermiş... 

Ne kadar doğru söz... Tevazu ne kadar da yakışır siyaset erbabına, belediye başkanına…

***

İnşallah bütün partilerimiz bu kıratta adaylarla çıkacaklar karşımıza…

Bütün bu saydıklarım zaten sade bir dadaşta bulunan asgari özellikler değil mi? 

Büyük ahlaki çözülmeye, toplumsal yozlaşmaya rağmen bu şehirde siyaseti Allah ve kamu rızası için yapanların sayısı; gevşek basiretsiz, dirayetsiz, beceriksiz, ahlaken defolu tiplerden çok daha fazladır. 

Buna inancım kesindir. 

Yeter ki seçmesini bilelim. Mevla, bu şehre böyle başkanlar nasip etsin… 

Özetlediğimiz özellikleri taşıyanların başımız üstünde yeri var. 

Bu özellikleri taşımayanlar Erzurum’dan kıyamete dek uzak olsun!