Halbuki seçim, birbirine benzer ya da birbirine zıt olan şeyler arasında yapılan tercihtir.
15 yıldır da olmadı hiç...
Onlar için; güzel ya da çirkin fark etmiyor... Önlerine konulanı oyluyorlar o kadar!
Siyahı beyazla; ya da kötüyü iyiyle mukayese etme imkânları yok!
Şunu seç diyorlar, delege onu seçiyor!
Sonra da şöyle deniliyor:
AK Parti il kongresi yapıldı, filanca kimse kazandı!
Yahu birader "kazanmak" iki veya daha fazla kişi arasında yapılan bir yarışın sonucudur.
Adam, tek aday ve besbelli ki zaten kazanacak. Çünkü yukarıdan gelen talimat bu yönde!
Beni güldüren bir husus ise şudur:
O adamın gerçekten bir seçim zaferi elde etmişçesine omuzlara çıkması!
Acaba görüntülere bakıp hiç sıkılmıyor mu, demiyor mu ki iyi de ben hangi zaferi veya hangi seçimi rakiplerimi geride bırakarak kazandım ki şimdi böyle omuzlara alındım?
Kime anlatıyoruz...
AK Parti bunu hep yapıyor... Ve artık AK Parti bunu "ilke" yahut da eski ifadeyle teamül haline getirdi!
İki aday fazla, bir aday kâfi!
Oysa aynı AK Parti belediye başkanı ve vekil adaylarının belirlenmesinde aynı şeriatı izlemiyor.
Yalandan da olsa misal; o seçimlerde önce aday adayları çıkıyor, sonra o isimler arasından adaylar belirleniyor!
O seçimler ne kadar demokrasiye uygundur! Hakiki anlamda adil seçimler yapılıyor mu derseniz! Sorsanız, AK Parti'nin size vereceği cevap bellidir:
"Sana ne be kardeşim, parti bizim değil mi, istediğimizi aday gösteririz isteğimizi göstermeyiz!"
Kendi zaviyelerinden haklılar!
Çünkü:
Uygulama, tam olarak böyle zaten...
15 yıldır değişmeyen gerçek yani!
Niyedir bilinmez demokratik yollardan iş başına gelen ve her fırsatta demokrasi vurgusu yapan bir parti, il kongrelerinde birden çok adayın olmasından nefret ediyor!
Erzurum'da da bugün yarın AK Parti delegeleri, kağıt üzerindeki bir kongreye katılacaklar! Yalandan da olsa bir seçim yapacaklar!
Artık sayıları kaç ise, o delegeler; rey kullanacak ve ciddi ciddi birini başkan seçtiklerini zannedecekler!
Oysa...
Oysa, Çocukların dahi istiskalle baktıkları bu siyasi komedya, geniş toplum kesiminde mide bulandırıcı bulunuyor.
Şu sebeple itiraz ediyoruz:
O delegeler, Ankara'daki parti patronlarının tercihi olan bir ismi, şeklen onaylayacaklar! Dolayısıyla buna "seçim" demek, gerçekte yapılan seçimlere hakaret olacağından "onaylayacaklar" diyoruz.
CHP'nin başta olduğu tek partili yıllarına bakacak olursak, misal; 1946'da bir seçim yapıldı! Bugün bile hafızalarda tazeliğini koruyan o seçimde, "açık oy, gizli tasnif" sistemi uygulanmıştı! Yani seçmen, oyunu açıkça kullandı, ama oylar gizli sayıldı!
Bu yüzdendir ki aradan şu kadar yıl geçmesine rağmen kimse o "46 seçimi"ne hakiki manada bir seçim demiyor.
Ak Parti kurmayları bana kızacak; ama ben yine de düşündüklerimi söyleyeceğim:
Sizin yaptığınız bu "tek adaylı" il kongreleri, yalnızca kendinizi aldatma oyunudur.
En iyinin peşinde değilsiniz; siz, size "İsmail" olacak kurbanları istiyorsunuz.
Siz, İbrahim olmadan, birileri "İsmail' olsun" diyorsunuz ya, işte orada yanılıyorsunuz.
Zira, Allah: körü kürüne, yani sorgusuz sualsiz yahut da işletilmeyen bir akılla, kim ki boynunu kasabın bıçağına uzatırsa onu asla ve asla İsmail kabul etmiyor.
Ayrıca İsmail olmak da bir yere kadar...
Eğer İsmail olmak; kayıtsız şartsız kula kul olmak ya da "liderimin yanlışı benim doğrumdur" demek olsaydı, sizi temin ederim ki İbrahim, bugüne bakarak o adağından vazgeçerdi.
Başka peygamberler de gelmezdi zaten...
"Ey Allah'ın Resulü; bu söylediklerin senin sözün mü, yoksa vahi mi" diye soran bir ümmetten, bugün ne yazık ki "şeyhimin, önderimin ve liderimin söylediği esastır" denilen bir süreci yaşıyoruz!
Kur'an dışında neredeyse her dini kitabı, her ateşli vaazı "Kelamullah" kabul eder olduk!
İşte bu yüzdendir ki en dindar olanımız bile erki eline geçirdiğinde, halka müracaat etmek yerine, Hak'ka rağmen tercihte bulunuyor.
Bazı andavallılar soruyor:
AK Parti'de kim il başkanı olur?
İyi ki mizah diye bir şey var, yoksa bu soruya ciddi ciddi nasıl cevap verilebilinirdi ki!..