İnsanlara gönderilen en son ve mükemmel din İslam dinidir. Yüce Allah insanoğlunun yaratılışından beri insanlara hayatlarını tanzim etmeleri ve sosyal yaşamlarını biçimlendirmeleri için Peygamberler ve beraberlerinde ilahi düsturlar göndermiştir. İnsanoğlu, bu ilahi kanunlara göre maddi ve manevi yaşamını şekillendirmiş, hayatına bir anlam kazandırmıştır. Bu ilahi kanun ve düsturlar din dediğimiz olguyu oluşturmaktadır.
İlk insan Hz. Adem a.s.’dan bu yana dinlerin özünü İslamiyet oluşturmaktadır. Ayet-i kerimenin ifadesiyle : “Allah katında din İslam’dır.”[1] Yani dinlerin mayasını İslam Dini oluşturmaktadır. Ancak insanoğlu değişik zamanlarda ilahi vahye muhatap olduğu için dini tebliğ eden peygamberin yandaşları olarak isimlendirilmişlerdir. Hz. Musa’ya tabi olanlara Musevi, Hz. İsa’ya tabi olanlara İsevi denmiştir.
Muhammed a.s.’ın tebliğ ettiği dinin İslam olduğunu yüce Allah c.c. şu ayetle pekiştiriyor: “Bu gün, sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak size İslamiyet’i beğendim.”[2]
Diğer peygamberlerin tebliğ ettiği dinler, insanlar tarafından tahrif edilince Yüce Allah miladi 610 yılında Hz. Muhammed a.s.’a Hira mağarasında İslam peygamberliğini lütfetti. İnsanlar tarafından artık tahrif edilemeyecek ve Allah’ın himayesinde olan ebediyete kadar son din olarak baki kalacak olan İslam dini ışığıyla putperestlerin putlarını, İseviliği tahrif eden Hristiyanların haçını, Hz. Musa’ya her defasında ihanet eden Yahudilerin ihanet çemberini paramparça etti. İnsanlığa yeni bir soluk getirdi.
Yıllarca cahiliye hayatı yaşayan Arap yarım adası, artık taşlardan medet ummayı bırakmış, insanları, taşları ve her şeyi yaratan Yüce Mevlaya yönelmişlerdir. Çünkü İslam, insana değer vermiş, köleliği kaldırmış, renk ve sınıf ayrımını yasaklamış, Allah’ın kullarını kardeş yapmıştır.
İslam dininin yüceliği sadece Arap yarımadasında değil dünyanın dört bir yanında kendini hissettirmiş, eşitlik ve adalet olgularını insanların yüreklerine kazımıştır.
En önemlisi de yüce yaratıcıyı insanlara tanıtmış ve insanların tapageldikleri varlıkların ne kadar aciz olduklarını meydana çıkarmıştır. Hatta Muhammed a.s. ‘i öldürmeye giden Hz. Ömer “ göklerde ve yerde, bu ikisi arasında ne varsa ve toprağın altında olanlar hep O’nundur.”[3] Ayetini duyunca “bizim Ka’bede 450 kadar putumuz var, onların hiçbir şeyi yoktur. Vallahi onlar bize muhtaçtır.” deyip Allah’ı tanımış ve imana gelmiştir.
Böylesine yüce bir dinin mensubu olduğumuz için Allah’a hamdetmeliyiz. Yalnız, omzumuzdaki tebliğ vazifesini de unutmamalıyız. Bunu da insanlara Yüce dinimizi anlatarak yapabiliriz. Aksi takdirde İslam’ın yüceliğini anlamayan misyonerlere ve şer odaklı zararlı akımlara fırsat vermiş oluruz…
________________________________________
[1] - Al-i İmran Suresi -19
[2] - Maide suresi -3
[3] - Ta-ha Suresi-6
Yılmaz ARI
Adıyaman Samsat İlçe Vaizi