Çalıştığım her işte mesai saatlerinin sınırı beni ilgilendirmemiştir. Zorunlu olmadığı sürece bugünün işini yarına bıraktığımı hatırlamıyorum. Görevim haricinde tek zevkim ve uğraşım ney üfleyerek o mucizevi sesle stresimi atmak."
Yukarıdaki cümleler Aziziye İlçe'si Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan'a ait. "Belediye Başkanı şapkanızı bir kenara bıraktıktan sonra Muhammed Cevdet Orhan, görevi dışında nelerle uğraşır," sorumuza verdiği yanıttan bir kesitti.
Tamamını da aktaralım.
" Öncelikle şunu söyleyeyim. Hangi işi yaptıysam, o işi zihnimde hep taşıdım. Hele şu anki görevimde o şapkayı çıkarmam mümkün değil. Sadece mesai saatlerinde değil, günün her saatinde o şapka her zaman başımın üzerindedir. Çok istememe rağmen her hangi bir sanat dalı ile uğraşmak için hiç vaktim olmadı. Çalıştığım her işte mesai saatlerinin sınırı beni ilgilendirmemiştir. Zorunlu olmadığı sürece bugünün işini yarına bıraktığımı hatırlamıyorum. Görevim haricinde tek zevkim ve uğraşım ney üfleyerek o mucizevi sesle stresimi atmak. Soğukkanlı yapımın olmasının, her zaman olaylara sakin ve tarafsız olarak bakmamı sağladığını düşünüyorum. Çok duygusal yönlerim vardır; ama yaptığım her işi severek yaptığım için, işim her zaman ön planda olmuştur.
Ve sorduk ki;
Madem ki iş koliksiniz, Aziziye Belediye Başkanı olarak görevi devraldıktan sonra yapmak istedikleriniz; ama yapamadıklarınız nelerdir?
Seçildikten sonra Azizi- yenin acilen atılması gereken sorunları ve yapılması gereken projeleri ile ilgili birkaç arkadaşla birlikte çalışma içerisine girdik. Orada elimize bir veri çıktı. Hem vatandaşların talepleri doğrultusunda hem de bizim gözlemlerimiz çerçevesinde. Bunu da zaten seçim zamanı hayata geçireceğimiz projeler şeklinde kitapçık olarak da seçmenlerimize dağıtarak o zaman oy istemiştik.
O kitapçıkla ve sonrasında önümüze geçen süre içerisinde ihtiyaç olan projeler ve durumları da göz önünde değerlendirdiğimizde benim yapmayı planladığım da yapamadığım dönüşümü tamamlanmış kamulaştırılması bitmiş Gez Köyü ile ilgili bir proje yapmak istiyorduk; ama yapamadık. Toplu konut idaresi ve iştiraki olan emlak gayrimenkul yatırım ortaklığıyla birlikte projelendirme safhasını bitirdik, fizibiliteleri gerçekleştirdik, işin olunabilirliği ile ilgili bütün yapılması gereken teknik çalışmaları da yaptık. Fakat orada bir türlü bu projeyi hayata geçiremedik. Benim Dadaşkent'te yapmak istediğim en büyük iş Toplu Konut İdaresi mülkiyetinde bulunan ve yaklaşık 160 bin metrekare olan o bölgeye projelendirdiğimiz yaşam merkezini hayata geçirmekti. İşin içerisinde alışveriş merkezleri, ticarethaneler, rekreasyon alanları, bisiklet, koşu, yürüyüş parkurları, park, bahçe bir sokak Avm, yanında da konutların yer aldığı iç içe geçmiş bir yaşam merkezinin yer aldığı büyük bir projeydi. Aslında fizibilitelere baktığımızda bu projenin uygulandıktan sonra kendini çevirmesi açısından finansmanı da çok ciddi bir problem değildi. Toplu Konut İdaresi ile biz bu konuda tam manasıyla fikir birlikteliği sağlayamadık. Toplu Konut İdaresi daha çok bu tarz projeleri Ankaradan Doğuya doğru hiç yapmıyor. Bu projeyi yapmak istedik ama olmadı!"
Sorduk ki;
Sizin bir Kapalı Pazar projeniz var; bu ne alemde?
Şu anda yapımı devam ediyor. 10 gün önce temelini attık. Eylül ayının sonuna doğru Kapalı Pazar Yerimiz hizmete açılmış olacak. Kapalı Pazar Yeri'ni iki katlı yapıyoruz. Üst katını da Engelsiz Yaşam Merkezi ve Millet Kıraathanesi olarak hizmete sunacağız."
Sorduk ki;
Bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiğiniz Çermik Festivali'nden beklentileriniz nedir ve bütçenizi etkiledi mi?
"Her sene yapıyoruz. Bu üçüncü festivalimiz. Sponsorlarımız var. İlçemiz Organize Sanayi Bölgesi'ni içerisinde barındırıyor. Buradaki işletmeler, sanayiciler büyük bir bölümüne sponsor oluyor. Festivalin en büyük gideri konserler oluyor. Sanatçılar ve sanatçıların işlerine icra edecekleri sahne, ışık, ses gibi en büyük gideri bu, bunun haricinde pek bir gideri yok. Bizim festival ile amaçladığımız şey çermik, termal, kaplıca, tesislerimizi ön plana çıkarmanın haricinde Ilıcayı, Erzurumu tanıtmak. Festival ile insanları bir araya getirip eğlendirmek, coşkulandırmak. Erzurumda kış sporları ön planda ama şunu da çok net göstermemiz gerekir ki Erzurum denince akıla termal de gelmeli.
İşin tek mali boyutu müzik grupları, konserler, sanatçılar ile oluyor. Bu mali boyutu da büyük kısmını sponsorlarla karşılıyoruz, geri kalan kısmını da Ilıca Termal A.Ş. Belediyemizin şirketi karşılıyor. Yani Belediyemizin bütçesinden sadece festival alanına o gün otobüslerle vatandaşları taşıyacağız, billboardlar aracılığıyla duyuru yapıyoruz. Belediyemizin yaptığı maliyet bunlarla oluyor. Tanıtım materyalleri, basılı malzemeler belediyemizin festival için katma değeri oluyor. Bir de biz bol bol çermik fişi dağıtıyoruz. Fişi alan kaplıcaya giriyor. Misket oynatıyoruz, yaşlı dedeler gelip aşık oynuyor, çelik çomak oynuyor ve onlar oynadığı zaman fiş ile termal tesisimizden yararlanıyorlar. Kendi personelimiz de gönüllü olarak festivalde üç gün boyunca çalıştılar. "
Sorduk ki;
Belediye olarak maddi durumunuz nedir?
"Biz de borçsuz belediye değiliz, borcumuz var. SGKya borcumuz var. Maliyeye olan borcumuzu 2014 yılında ben bitirdim. Maliyeye yaklaşık 22 milyon civarında bir borcumuz vardı. Bir kısmını yapılandırdık, bir kısmını da Gayrimenkul verdik ve bitti. Yaklaşık 14 milyon civarında da SGK borcumuz var, onu da yapılandırdık, ödüyoruz.
Ben, göreve başladığım tarihten itibaren bizim cari borcumuz yok. Yani, her ay tahakkuk eden SGK primlerinin ve tahakkuk eden vergiyi ödüyoruz. Buradaki en büyük sıkıntı Ilıca Belediyesi ile Dadaşkent Belediyesi 2009da birleştiğinde maalesef Ilıca Belediyesinin bu anlamda SGK ve Maliyeye borcu çok fazlaydı ve birleşmeden kaynaklı o borçlar Aziziye Belediyesinin borcu olmuş oldu. Aslında Dadaşkent Belediyesinin kurumlara çok az borcu vardı. Zaten Dadaşkent çok geçmişi olan bir Belediye değil. 1700 kilometrekare yüzölçümüne sahip, 69 tane köy statüsünde mahallesi var. Bunları değerlendirdiğimizde dezavantaj konumundayız. Bir dezavantaj ise iki tane merkezi var. Dadaşkent ve Ilıca. Zayıf yönümüz ise Ilıca eski bir ilçe ama Dadaşkent ise yeni yerleşim merkezi ve her ikisinin de ayrı ayrı sorunları var. Her ikisine aynı projeyi uygulayamazsın. Bu da enerji ve bütçe kaybı da göz önünde bulundurulması lazım. "
Sorduk ki;
Ak Parti'nin çeşitli yerlerde oy artırmasında ve kaybında yerel yönetimlerin de etkisi büyük, diye bir tespit var. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
" Yerel yönetimler sürekli sahada olan ekiptir. Vatandaş ile birebir muhatap olan belediyedir. Mart 2014 yılında seçimle birlikte göreve geldiğimiz bugüne kadar beş tane seçim geçirdik. Bunun üçü genel seçim, iki tane Cumhurbaşkanlığı seçimi var ve bir tane de referandum var. Bu seçimlerin tamamında sahaya indiğinizde, sahadan seçime olumlu olarak yansıyan kısımda yerel yönetimlerin icraatlarının önemi elbet var. Örneğin, 16 Nisan Referandum da evet-hayır halk oylaması yapılacak. Biz sahaya iniyoruz ve adam yolu ve kaldırımı bozuk diye yaptığımız işi beğenmeyip hayır oyu verebilir ve bu yerel yönetimin seçime bir olumsuzluğu veya tam tersi de olabilir. Adam 'hayıra oy verecek bir vatandaştır; ama bizim orada yaptığımız hizmeti beğendiğinden dolayı 'evet' oyu aldığımız da olmuştur. Genelleme yaparsak olumlu ya da olumsuz katkıları açısından büyük oranlarda olduğunu tahmin etmiyorum. Ama illa ki olmuştur. Biz zaten yerel yönetimler ile ilgili kısmıyla ilgileniyoruz. Özellikle belediyecilik hizmetleri açısından hangi durumlar eksik, vatandaşlar hangi durumlardan dolayı oy vermekten itina etmişler biz onları düzeltiyoruz."
Sorduk ki;
İlçenizde eğitimle ilgili bir hizmetiniz var mı; varsa neler?
"Eğitime biz çok önem veriyoruz ve eğitim ile ilgili başarı seviyesinin artması için elimizden geleni yapıyoruz. Burada bizim sürekli hatta övünerek söylediğimiz bir proje Okullar Hayat Olsun Projesidir. Bu projeyle amacımız Milli Eğitim'in, eğitim gören okullarda acil ihtiyaç olarak tespit edilip de müdahale edemediği noktalara biz belediye olarak müdahale ediyoruz. Yani bu bir okulda muslukta olabilir, bir dersliğin camı da olabilir, kapısı da olabilir, boyası da olabilir veya eğitim materyali de olabilir; kitap, defter, kütüphane, bilgisayar, yazıcı gibi bunlarla ilgili güzel bir havuz oluşturduk. Bu havuzda bütün okullarımız ihtiyaçlarını tek tek Kaymakamlık ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte bize iletti ve o iletilen sorunları da biz tek tek ele alarak acil eylem planı oluşturup çözdük. Kimi okulun gittik lavabosunu onardık, kimi okula gittik kütüphane ihtiyacını giderip içini kitapla doldurduk, kimi okulun bilgisayarlarını yeniledik, kimi okulun sınıf perdelerini aldık bunun gibi özellikle eğitimde bu anlamda eğitim gören çocuklarımız, öğrencilerimiz bu tür zorlukları yaşamasınlar diye böyle bir çalışma yaptık.
Biz her sene özellikle üniversiteye giriş ve liseye giriş son sınıf öğrencilerine yardımcı materyalleri ücretsiz olarak belediyemiz tarafından verdik ki bu anlamda kendilerini daha iyi yetiştirsin ve geliştirsinler.
Eğitim alanında yaptığımız bir diğer çalışma ise çok fazla lanse etmediğimiz, özellikle ihtiyacı olan öğrencilerin ihtiyaçlarını da kimseye hissettirmeden sadece öğretmen ile iletişim kurarak o sınıftaki öğrencinin ihtiyacını da karşılıyoruz. Bunun arka planında belediye olduğunu da kimse bilmiyor. 500 hatta 1000e yakın öğrenciye yardımcı olduk. Öğretmen hangi öğrencinin neye ihtiyacı olduğunu bize yazıyor ve öğrenciyi rencide etmeden bir sonraki gün okul çıkışında öğretmeni öğrenciye ihtiyacı olanı veriyor. Böylelikle öğrenci öğretmeninin aldığını biliyor ve dolayısıyla biz de bunu bir reklam aracı haline getirmiyoruz. Biz buna 'Aziziye el ele' diyoruz. İnternet sitesi de var ve tüm öğretmenlere vermişiz, yani bu proje ile iletişim halinde oluyoruz."
Sorduk ki;
Sağlıkla ilgili neler yapıyorsunuz?
"Termal tesisimiz var. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi ile ilgili Sağlık Bakanı ve Atatürk Üniversitesi ile görüşmeler yapıyoruz. SGKnın reçeteli hastaların reçetesi ödenebilir listesi içerisinde yer alıyoruz. Erzurumda tek biziz Aziziye Termal Tesisleri. Türkiyede yaklaşık 150 tane termal merkez var ve onlardan biriyiz. Reçeteli hasta fizik tedavi için bizim tesislerimize geldiği zaman reçetesinin belli oranda devlet karşılıyor. Bizde bu anlaşmalı kurumlar içerisindeyiz. Suyumuzun özelliklerinden ve tesisimizin kapasitesinden kaynaklanıyor. Bunu bir adım daha ileri götürmek istiyoruz. Özellikle sağlıkla ilgili bir Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi'ni ilçemizde hayata geçirmek istiyoruz; ama bu henüz daha proje safhasında. İnşallah Atatürk Üniversitesi Rektörümüz ile bu konuyu görüştük. Bir protokol dahilinde onlarla bu projeyi yapacağız."
Ve sorduk ki;
Sayın Başkan, sormayı unuttuğumuz ve sizin söylemek istedikleriniz var mı?
Dedi ki;
"Aziziye İlçesini Erzurumun göz bebeği olan bir cazibe ve yaşam merkezi haline getirmek için biz çaba ve gayret sarf ettik. Dadaşkent bu anlamda gerçekten kendinden söz edebilir bir konuma geldi. Yani hem planların bozulmamasıyla hem plana uygun bir şekilde yapılaşmanın devam etmesiyle arsalar değer kazandı, villalar, üç katlı siteler, yoğunluğun az olduğu yaşam alanları ile tercih edilen bir noktaya geldi. Dadaşket'te nüfus 51 binden 60 bine yükseldi. Ama bu durum ılıca ve köylerde olmadı. Nüfus artışının neredeyse tamamı Dadaşket'te oldu. Yeşil alan sıkıntımız yok. Erzurumun en pahalı konutu da burada, en ucuz konutu da burada skala çok geniş. Amacımız konfor seviyesini artırmak."
Son söz de bizden olsun.
Sayın Başkan Muhammed Cevdet Orhan'a teşekkür ederek ayrılmadan önce, bizi etkileyen en büyük hizmetinin de ihtiyacı olan öğrencilere, kimlik ve kurum belirtmeden öğretmenler aracılığı ile yaptığı yardımın olduğunu söylemeden edemedik.