“16 Mart 2003'te, İsrail güçleri Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin evlerini yıkmak istediğinde, direnmek ve yalnız evleri değil, insan hayatlarını yıkıp parçalamaya gelen buldozerin önüne dikilmek gerek diye düşündü.
Ve 23 yaşındaki cılız bedeniyle o soğuk ve ruhsuz buldozerlerin önünü kesti.
Durmaz mıydı o çelikten canavarlar? Canlı bir hedefi tepeler geçer miydi? Bir kadını üstelik? Hem de Amerikan vatandaşını?
Buldozerler durmadı.
Oracıkta söndü gitti hayatı.
Oysa ne kadar güçlü, ne kadar inançlı bir kızdı.
Ama insan dediğin böyle bir şey işte…Canı buncağız...
Yüreği ne kadar engin, manevî dünyası ne kadar sağlam olursa olsun, vücudu öylesine narin, öylesine zayıf ki...
Ölüveriyor işte...
Gözlerine bakıyorsun, öylesine kararlı ve etkili... Ve ses tonunu duydukça içine bir güven hissi yayılıyor, ölümsüz bir dostluk türküsü gibi...
Ama o bir anda gidiveriyor; bir saniyede hem de: Vardı... Ve yok işte!..
Buldozer geri çekildiğinde Rachel yerde cansız yatıyordu.
Vücudu ezilmiş, yüzü yırtılmıştı.
* * *
Dünyanın her yerinde kendi yurttaşlarını tavizsiz savunan Amerikan hükümeti, "siyasi nedenlerle" suskunluğu tercih etti. İsrail mahkemesi ise RachelCorrie'nin ailesinin açtığı davayı kolaylıkla geçiştirdi.
Çünkü devletlerin büyük çıkarları söz konusu olduğunda, insan hayatı "teferruattı"...
Ölmeden kısa süre önce "Acı veriyor dünyanın korkunç bir yere dönüşmesine sessizce tanıklık etmek" diye yazmıştı Rachel.
Sessiz kalmak ve vicdanını susturmak ona göre değildi.
Rachel'den geriye kalan cümlelerden biri, bu yazıya başlık oldu:
"Zulüm bizdense, ben bizden değilim."
…
Yazar Hakan Aksay, 17 Ocak 2022 tarihinde Gazete Duvar’da yazmış bu cümleleri…
Bugün siyasi iktidar olarak tüm ar damarları çatlayan ve vicdanı kömür karasından bile kara olan İsrail’in, o tarihte Amerikan vatandaşı Rachel’ikatlederken gözünü bile kırpmamıştı.
DAİŞ’in, Siyonist olarak ete kemiğe bürünmüş hali olan bugün ki terör devleti İsrail, dün de aynıydı bugün de aynı, lakin yarın kendi elleriyle harladığı o ateş lağımında kavrulacak.
Dün bir Yahudi gazeteciyi dinledim televizyonda…
İnsan olmanın, bir dine mensup olmaktan daha önemli olduğu noktasındaydı ve bu yüzden tehlikeli olmasına rağmen katil İsrail devletini yerden yere vurdu:
“İsrail’in bir politikası yok, İsrail’in kan emici intikam duyguları var” dedi.
Yahudi bir gazeteci, ama önce insan…
Evet… Amerika vatandaşı Rachel, buldozerler altında can verirken, aslında insanlığa ders veriyordu da, insanlık farkında değildi bunun…
Gazze, ah Gazze…
Ölü ve masum insanlar diyarı…
İnsanlık lal, vicdanlar kararmış…
Gazze’de çocuklar, kadınlar ölüyor…
Gazze’de aslında insanlık ölüyor da kimse bunu görmüyor.
Merhum Mehmet Akif Ersoy, yüz küsur yıl önce Çanakkale Şehitleri’nde yazmıştı aslında bugün ki hali…
“…Ne hayasızcatehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde - gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahpesi, yahud kafesi!”
Akif bununla da yetinmiyor, sanki tam da bugün ki katil İsrail ‘i anlatıyor:
“…Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir: savrulur enkaaz-ı beşer..”
Gazze’de bombalanıp yıkılan o binaların enkazında, aslında mensubiyetiFilistinli olan kimseler değil; bütün bir insanlık kaldı.
En çok da sözde “medeni dünya”…
Zulmün ve zalimliğin her türüne şiddetle itiraz ediyoruz; ki, zalim ve zulüm bizden dahi olsa…
Gazze yanıyor, Gazze usul usul ölüyor.
Bilge Kral merhumAliyaİzzetbegoviç’in dediği gibi zalim bizim öğretmenimiz değil ki onu taklit edelim…
Gazze’nin göz pınarları kurudu, damarlarında ki kan çekildi…
Gazze kendine değil, leş gibi ayaklar altında sürüklenen insana ve insanlığa ağladı…
Gazze küskün, Gazze yaralı, Gazze yangın yeri…
Terörist ve de katil Siyonistler, tam da tarihteki rollerini icra ediyorlar:
Katliam ve vahşet…
Sözde medeniyetin timsali Batı, bugün kantara çıktı; kaç okka geldiğini görmek için…
Kantar bile kustu, üstündeki cendekten ötürü; tartmadı o kokuşmuşluğu…
Ama…
İsrail… Yani bebek katili, yani insanlık düşmanı, yani dünyadaki cehennem zebanileri…
Durmadı, utanmadı, yorulmadı…
Ateşten iklim oldu, bu sebeple sonbaharda kelebekleri bile yaktı.
Savunmasız insanlar ölüyor, anneler emzikteki bebesiyle koyun koyuna Fosfor bombalarının altında yanıyor.
Batı seyretmekle kalmıyor, “Devam ey İsrail devam, ta ki yer yüzünde tek bir Müslüman kalmayana kadar yak yık” diyor.
Ve Mslümanlar ise hala denge peşinde…
Kimse unutmasın ki o denge bir gün gelecek birilerinin zift dolu kuyularında kaynar kazan olacak.
Mehmet bey ülke olarak maalesef tepki gösteriyoruz kolaları döküyoruz ama 1 hafta geçmeden tekrar eski tas eski hamam. kahrolsun israil demekle bu iş olsaydı şimdiye kadar 100000 defa kahrolmaları lazımdı. büyükelçini çekebilirsin diplomatik ilişkini kesebilirsin. ticari ilişkini bitirebilirsin tepki böyle olur yoksa 2 gün küs sonra barışık olursan olmaz. yalaka olur. hamamda küsüp yemekte barışmak gibi bir deyim vardır aynı olur.vesselam.