Müminler, peşinden gittikleri, ‘’rehber’’ ve ‘’mürşit’’ ittihaz ettikleri kişi ve kadroları çok iyi seçmeli ve tayin etmelidirler. Bunu yaparken sadece dünyevi hesaplar içinde bulunmamak, yarın ilahi huzurda sorguya çekileceklerini de düşünmek zorundadırlar.
Yüce dinimizin açık emirlerinden anlıyoruz ki, o büyük hesap gününde rehber, mürşit, ve imam (önder) edindiğimiz , kişi ve kadrolarla hesaba çekileceğiz.
Bu hususta Yüce Allah Kur’an-ı Kerimin İsra suresinde ‘’O gün ki, insan sınıflarından her birini biz, imamları ile çağıracağız’’ diye buyurmuştur.
Görülüyor ki, herkes , rehber, mürşit ve imam kabul ettiği kişi ve kadrolar ile birlikte haşrolacaklardır. Hiç şüpheniz olmasın ki, kendimize, inanmış, faziletli ve onurlu kişi ve kadroları ‘’imam ‘’ edindiysek ne mutlu bize.
Aksini tercih edenler in ise vay hallerine…
O halde seçimimizi iyi yapmalıyız.
Ve ötede mazeretimiz kabul edilmeyecektir.
‘’Biz bilmiyorduk’’ sözü hiç para etmeyecektir.
Allah Kur’anında apaçık olarak ,’’Kâfirleri veli edinmeyiniz’’ derken kendisine ve Peygamberine itaat etmemizi emrediyor.
Her iki cihanda mes’ut ve mutlu olmanın sırrını da ancak kendisini ve peygamberini sevmemizle mümkün olacağını söylüyor.
Görülüyor ki, bizler ,Yüce Allah’ı çok sever ve Onun şanlı Peygamberine itaat edersek işimiz kolay olacak.
O’nu sevenler büyük hesap gününde O’nunla birlikte haşrolacak.
En büyük İmamımız Hz. Muhammet’le..
Aziz Sahabi kadrosuyla..
Ve onların çizgilerini titizlikle devam ettiren Ehl-i Sünnet vel Cemaat büyükleriyle..
Ümmetin derdiyle dertlenen gerçek mürşid-i kâmillerle..
İşte onlar elleri öpülesi gerçek imamlardır.
Yalnız böyle olmayanlarda var..
Sokaklar sahtekar mürşit(!) lerle dolu.
Piyasada İlimden ve irfandan habersiz , yitik itibarlarını kurtarma çabasında olan zalim mürit avcıları dolaşıyor.
Maksatları ise kafa karıştırıp bölmek ve birkaç zavallı müslümanı kandırarak peşlerinden sürüklemek.
Onların ise hesapları çok çetin olacaktır.
Kandırdıkları o zavallı saf Müslümanların tükürükleriyle boğulacaklardır.
O halde müslümanlar, sapık ve aykırı yollara düşmemek ve çeşitli entrikalara alet olmamaları için dinlerini çok iyi bilmek zorundadırlar.
Bunun için hurafelerden ve taassublardan uzak durmalıdırlar.
İfrat ve tefritten sakınmalıdırlar.
Her uzanan eli öpmemeli, her söylenen söze itibar etmemelidirler.
Uyanık olmalı, mantıklı hareket etmelidirler.
Hatta İmamlarına veya mürşitlerine karşı duydukları sevgi ve bağlılığı mübalağa yaparak mecrasından taşırmamalıdırlar.
Fitneye meydan vermemeli, gereksiz bölünmelere karşı tavrını koymalıdırlar.
Şayet bugün , Müslümanların parçalanmasında, farklı ve kapalı gruplar haline gelmesine ifrat ve tefritin rolü varsa hepimiz vebale girmiş olacağız.
Unutmayalım, hocalarımız, muallimlerimiz ve üstatlarımız, bizi, İslamın anacaddesine çıkaran birer vesile olmak şerefini taşımaktadırlar.
Onları, parçalanmanın ve bölünmenin değil, birleşmenin ve bütünleşmenin vasıtası olarak değerlendirelim.
Ve
İmamımızı iyi seçelim ve kurtuluşa ermiş olanlardan olalım.
Vesselam…
Abdurrahman KARAL
Fikir ve Düşünceleriniz için [email protected]