ASAYİŞHaber Girişi : 24 Şubat 2010 13:07

İÇİMDEKİ BEDİRHAN

İÇİMDEKİ BEDİRHAN

İçimde ölmüştü yıllar evvel. Ama yine canlandı ansızın bir gece vakti. Hasretin cazibeliğinde uyandım uykumdan. Evet, onu gördüm rüyamda. Bedirhan’ı… Sınırları zorlayan cesareti, yalın saçları, mağrur ve titrek mavi bakışlarıyla benim her şeyimdi o. Mor dağların arta kalmış türküsüydü. Yeşillikler diyarının asıl adıydı. Bir destan olmuştu yiğitlerin dilinde. Sevdalıların yüreklerine ismini kazıdığı sevgilinin ismiydi. Yılların içinde kaybolmuş sırların sessiz dostuydu. Bir insan dost edinmek istese, dudaklarından iki hece dökülüverirdi hemence. İşte oydu Bedirhan zihinlerin paylaştığı gizlice. İsminin derinliklerine gizemle kaybolmak ya da yüzünün temizliğinde yunmak isteyenler anardı adını ancak. Hele sevmesi vardı mavi gözlümün, sarı saçlımın. Bir de sevmesi vardı, depremler olmuşçasına severdi. Çatlardı dudakları hasretinden cananın. Yalın, pürüzsüz duyguyla bağlanırdı bağlandığına. En çok sabrı severdi. Ve sevdiğine, sevdiklerine onun arkadaşlığını önerir herkesi o ummana davet ederdi. Yanlış tanıyanları bilinmez kişiliğinde ağırlardı. Yokolmuşların elinden tutup kaldırır, kimsesizlerin derin çığlığı olurdu. Değer verene karşılıksız değer verirdi. Ve asırları damgasını vuracak sözle özetlerdi değer olgusunu.

”- SANA KİM NE KADAR DEĞER VERİRSE SENDE ONA O KADAR DEĞER VER. EĞER KARŞINDAKİ SANA DEĞERDE CİMRİ DAVRANIYOR, SENDE BUNA KARŞILIK CÖMERT DAVRANIYORSAN BU HAYATTA ZORLANIR, YORULURSUN... ŞAYET SANA ÇOK BÜYÜK DEĞER VERENE KARŞI DUYARSIZ DAVRANIR KARŞILIKSIZ KALIRSAN BU SEFER DE YOK OLURSUN.”derdi gökyüzüne bakarak.”Hep yeşil türküler söyler, turuncuyu sever, mor renkli dağlar mavi gözlerinin içinde kaybolurdu. Hayat onun elinde renk bulur, matlık ve soyutluklar onunla yok olurdu. Arkadaş denmesine çok kızardı. “-BENİM HİÇ ARKADAŞIM OLMADI, BEN DOSTLUKLARDA BOĞULDUM.” derdi her zaman… Güvenmeyi de ondan öğrendim. Ölçüsüz kalbi tıpkı büyük bir dağın tek ve yalnız gezen aslanıydı. Yelelerinin altında sakinleşirdim çoğu zaman. Güven bile onun yanında güvensiz kalırdı. Limon ağacını çok sever. Fidelerini yetiştirirdi. Buruşturmadan yerdi yetiştirdiği limonlarını. Yıldızlı akşamlarda yanındaydım, anlatırdı hikâyesini kaç kere parkası düşüp ayağa kalktığı zaman. Kimseye anlatmamıştı; anlatmamı da istemedi ellere. Kutup kadar soğuk elleriyle okşardı saçlarını. Bayılırdım kaç kere uzaklara bakıp dalakaldığında. Ateşler yakardı mor dağların dik başlı yamaçlarına. Közlerini karıştırıp cıgarasına asılırdı. Kulak kabartır, sessizliğinde buz kesilirdi yaşam. Değil ben sessiz çığlığında sönerdi sigaram. Sesi sesime değdiğinde varlığım canlanır solmuş yüreğinde… Yıldızlı gecelerde savrulurdu duygularım. Aynı anda içime çektiğim nefesim oludu Bedirhan. Kan kan olmuş deniz deryası gözlerinde kaybolurdum. Seherlerin tazeliğini yakalardım yüzündeki her tebessümde. Koşması vardı yeşil tenli yaylaların bağrını çatlatırcasına. Uyuması tedirgin bir balık edasıydı. Konuşmasıyla buğulanırdı gözlerim.

     Düşümde gördüm. Dün gece ansızın. Dünyalar güzeli, çakmak çakmak gözleri, dağları eriten sabrı, dünya ve ahiretimi uğruna adadığım, yalın saçlı kadınım eline almıştı onu. Kucağına basmış, yüzüne bakarken gözleriyle seviyor ve yüzüme bakarak soruyordu adı ne olsun. Anası kadar şefkatli ve güzel, babası kadar haşin ve asiydi. Bir çırpıda çıkıverdi ağzımdan yiğitler yiğidi BEDİRHAN. Rüya ummanının derinliğinde yine sırrım oldu BEDİRHAN. İçimde ölen biriydi, rüyalarımda yediveren misali dirilen.

Her insanın kalbinin derin ummanında gömülü bir yiğidi vardır. Düşünün sizde içinize devasa yer açan yiğidi. Varın düşünün cengâverliğini, yarenliğini ve dostluğunu. Hiç öldürmeyin yüreğinizdeki dostu filizlensin her yeni doğan güneşle birlikte. Onyıllara sığmayan bir sabırla bekletin kalbinizde onu. Her an çıkıp geliverecek, kapıyı çalı verecek sevgili gibi olsun bekleyişiniz.

Kim bilir? Yarın çok geç olabilir Bedirhanları beklemek için. 

 

Sağlıcakla kalın efendim.

Yüzünüz Hep Gülsün…