Erzurum Adliyesi, geçtiğimiz hafta yargıda eşine zor rastlanır bir skandala sahne oldu.
OLAY NASIL GELİŞTİ
Erzurum Emniyeti, 17-25 Aralık’taki yargı darbe girişiminden sonra başlattığı soruşturmalar sonucunda, başta istihbarat müdürü olmak üzere, çok sayıda polis şefini paralel yapıya çalıştıkları gerekçesiyle görevlerinden almıştı. Yaklaşık bir yıla yakın süren soruşturmada ortaya çıkan gerçekler herkesi şaşkına çevirdi. Paralelci polis şefleri, Erzurumda yüzlerce insanı yasadışı yollardan dinlemiş ve elde ettiği bu bilgileri tehdit ve şantaj aracı olarak kullanmak üzere arşivlemiş.
PARALELCİ POLİSLERE SAVCININ TALİMATIYLA SORUŞTURMA
Sahte isimler üzerinden alınan dinleme kararlarıyla yüzlerce kişiyi yıllarca dinleyen paralelci polis şefleri, emniyetin titiz incelemesi sonucunda yakayı ele verdiler. Önce görevlerinden alınan bu polis şefleri hakkında sonrasında da adli ve idari soruşturmalar açıldı. Geçtiğimiz hafta da, savcının talimatıyla o paralelci polis şefleri için gözaltı kararı çıktı. Ancak paralel yapının adliyedeki uzantıları sayesinde, paralelci polisler son anda tutuklanmaktan kurtuldular.
TESADÜFE BAKIN Kİ, NÖBETÇİ HAKİM O GÜN YILLIK İZNE AYRILIYOR!
Yüzlerce kişiyi yasal olmayan yollardan dinleyen paralelci polis şefleri, ilgili savcı tarafından ifadeleri alındıktan sonra, tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevkediliyor. Yargıda eşine zor rastlanır bir durum tam da o gün Erzurumda kendini gösterecektir: Nöbetçi hakim, niyedir bilinmez, nöbetçi olduğu o gün yıllık izninden düşülmesi kaydıyla iki günlük izin alıyor!
ERZURUM ADLİYESİ SAATLERCE HAKİM BULAMADI!
Paralel yapının yargıdaki etkisinin, tüm önlemlere rağmen hâlâ adliyede nasıl devam ettiğini merak edenler için, geçen hafta Erzurum Adliyesi adeta bir laboratuar görevi gördü! Savcının tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevkettiği paralelci polis şefleri için saatlerce dosyaya bakacak hakim bulunamadı! Çünkü nöbetçi hakim izne ayrılmış yerine bakacak hakim henüz ortalarda yoktu. Paralelci polis şefleri neredeyse yarım gün ifade verecekleri hakimi bekledi!
HAKİM VİLDAN YEŞİLYURT, BİLE BİLE LADES DEMEKTİ!
Erzurum Adliyesi, saatler sonra şöyle bir çözüm üretti: İzne ayrılan(!) nöbetçi hakimin yerine, halen Pasinlerde görevli olan ancak aylar önce geçici görevle Erzurum Adliyesinde görevlendirilen hakim Vildan Yeşilyurt dosyaya bakacaktı. Hakim Vildan Yeşilyurt ise, paralel yapının hedefindeki bir yargı mensubuydu. Çünkü O, paralel yapının mağdur ettiği bir yargıçtı. Paralelci polislerin avukatları anında itiraz ettiler. Red-i hakim talebinde bulundular. Avukatlara göre, Vildan Hanım o dosyaya bakamazdı, çünkü kendisi daha önce bu meselede ihsası reyde bulunmuş bir yargı mensubuydu!
HAKİM VİLDAN HANIM KENDİNİ REDDETTİ
Paralelci polis şeflerinin avukatları ustaca bir manevrayla, dosyaya bakacak olan hakim Vildan Yeşilyurt için red-i hakim talebinde bulundular. Maksat süreci kilitlemek ve sansasyon yaratmaktı. Amaçlarına da ulaştılar. Yıllarca paralel yapının zulmüne uğramış olan bir yargıç, bu başvuru üzerine adeta "ben tarafsız olamam, bağımsız karar veremem" diyerek, hakkındaki red-i hakim talebini kabul ediyor! Bu durumda paralel yapı, hayal bile edemediği bir sonuç elde etmiş oldu. Yani neredeyse dosyaya bakacak hakim kalmamış oldu!
PARALEL YAPININ PLANI TIKIR TIKIR İŞLEDİ
Nöbetçi hakimin aniden iki günlük izne ayrılması, ardından Vildan Hanımın "ben tarafsız değilim" diyerek, hakkındaki red-i hakim talebini kabul etmesinden sonra, paralel yapının önünde artık hiç bir engel kalmadı. Senelerce masum insanları tehdit edip o bilgileri de şantaj maksadıyla kullanan polis şefleri için özgürlük artık kaçınılmazdı! Öyle de oldu nitekim. Son anda buldukları hakim, tutuklanma istemiyle mahkemeye sevkedilen sanıkları salı verdi!
FUAT AVNİ, BU OLAYI AN BE AN YAZDI VE NE DEDİYSE O OLDU!
Erzurum Adliyesinde paralel yapıyla etkin biçimde mücadele eden Başsavcı Ahmet Çiçekli başta olmak üzere, ne kadar kişi varsa hepsinin bu mücadelede üstünlük sağlayamadıkları ortaya çıktı. Şayet HSYK ülke çapında bu meseleye ivedilikle el koymaz ise, adliyedeki bugün ki fotoğra çok da değişeceğe benzemiyor. O gün, yani paralelci polislerin adliyeye sevkedildikleri gün, sosyal medyada paralel yapının en önemli habercisi(!) olan Fuat Avni, Erzurum Adliyesindeki gelişmeleri an be an yazdı. Güya kuş uçurtulmayan adliye sarayında kimin nasıl öksürdüğü kimin ne zaman tuvalete gittiği, kimin kimle görüştüğü, kimin hangi dosyaya bakacağı, kimin nasıl karar vereceği; hepsi gün boyunca Fuat Avni tarafından sanal ortamda duyuruldu! Ne hikmetse bu durum HSYK’nın objektifine takılmadı. Fuat Avni, o gün Erzurum Adliyesini öyle bir çekip çevirdi ki, savcılar da hakimler de en fazla izlemekle yetindiler! Ve sonunda yargının değil, Fuat Avninin istediği karar çıktı!
BU TABLO KARŞISINDA HAKİM DE TEHDİT EDİLİR SAVCI DA!
Öyle de oldu zaten...
Erzurumda hâlâ tüm etkinliğini ve gücünü korumakta olan paralel yargı, o gün hakim Vildan Yeşilyurtun odasına baskın yapıp, derhal dosyadan çekilmesini istedi ve en acıklısı da o isteğini kabul ettirdi.
Paralelci olmadığına herkesin şehadet edeceği Başsavcı Ahmet Çiçekliye rağmen, (nasıl oluyorsa oluyor işte) başsavcıvekili hakimin odasını basıp, "senin için iyi olmaz" diyerek, derhal dosyayı bırakması için tehdit ediyor! Sorabilirsiniz "...iyi de bu şehrin başsavcısı nerede, başsavcı vekili nasıl olur da hakimin odasını basabilir, bütün bu olaylar olurken madem paralelci olmayan başsavcı niye olayları tribünden izliyor?"
Aslında izlemiyor, ancak elinden gelen çok fazla birşey yok ne yazıkki. Çünkü son sözü HSYK söyleyecek.
HAKİME HANIM, TEHDİTİ TUTANAK ALTINA ALDI
Paralel yapının kadrine uğramış bir yargı mensubu olan Vildan Hakim, kendisini tehdit eden (ama ne hikmetse o tehdide boyun eğiyor) başsavcıvekili Hasan Kılıçın tehdit dolu o sözlerini tutanağa geçirtiyor. Yani elinde yazılı bir belge oluyor. Bu durumda şunu söyleyebiliriz: Hakim Vildan Yeşilyurt, paralel yapının red-i hakim talebi karşısında direnemiyor, ama inandığı yolda dik duruyor. Tehdit karşısında boyun eğmek gibi yapsa bile sonrasında gereğini yapıyor, o tehditçi başsavcıvekilini HSYKya şikâyet ediyor.
SAVCININ İTİRAZI BUGÜN AĞIR CEZADA GÖRÜŞÜLECEK
Paralelci polislerin yüzlerce masum insana tuzak kurmak amacıyla yaptıkları yasal olmayan dinlemelere rağmen salıverilmeleri, ilgili soruşturma savcısının itirazına yolaçtı. Soruşturma savcısı, yargıda eşine az rastlanır bir kumpasla salıverilen paralelci polislerin, "tutuklanması gerekirdi" diyerek, o karara itiraz etti. Bugün Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi, savcının itirazını görüşecek.
Nasıl bir karar çıkar bilemeyiz.
Ancak geçen hafta Erzurum Adliyesinde yaşanılanlar, yargı tarihine bir ibret sahnesi olarak geçecektir. Savcının hakimi tehdit etmesi, paralelci polislerin işledikleri suça rağmen ellerini kollarını sallayıp dolaşmaları, bize göstermektedir ki, Türkiyede yargı sistemi büsbütün tefessüh etmiştir ve hâlâ yargı ciddi oranda bu ülke için en büyük tehlike olan paralel yapının kontrolündedir.
SİZİN KIZINIZ DA DİNLENMİŞ OLABİLİR
Tabii ki isim de vermeyeceğiz, olay tarihi de... Ama şu kadarını bilmenizi isteriz: Paralel polis şefleri Erzurumda yüzlerce kendi halinde ki insanı dinlerken, onların içinde bu şehirde çok çok önemli bir konumda olan bir kişinin kızını da dinlemişler. Amaç o kızcağızın üzerinden o kişi için itibarsızlaştırma operasyonu yapmak! Üstelik o kızcağızı dinlerken de dürüstçe davranmamışlar; kızı, bir erkek adıyla dinlemiş ve mahrem konuşmaları dosyalamışlar. Paralelciler için elbette bir sözümüz yok ama paralelci olmayan yargı mensuplarına bir çift sözümüz olacak:
Beyefendi ya da hanımefendi; o kız, sizin de kızınız olabilirdi.
Paralel yapı, bu ülkenin selameti ve bekası için değil, Güneyde o çok sevdikleri ülke için hizmet etmektedir. Bunu anlamanız için artık noter tasdikli belgeye ihtiyaç yok, zira kendileri de öyle olduğunu itiraf ediyor.
"Türkiyenin yeri bizim için cihan genelinde bir kurşun kalemin hükmü kadardır" diyebilen bir anlayış için elbette ne sizin ne de başkasının kızının bir hükmü olmayacaktır.
ERZURUM EMNİYETİ BOŞA MI KÜREK ÇEKİYOR
Daha düne kadar paralel yapının arka bahçesi hükmünde olan Erzurum Emniyet Müdürlüğü, Kamil Karabörk’ün atanmasıyla beraber, polis teşkilatı olmaya çalışıyor. Şunun ya da bunun değil, hukukun ve yasaların öngürdüğü bir teşkilat...
Bu teşkilatın başında Kamil Karabörk, arkasında da hukuk ve yasalar çerçevesinde ona destek veren Vali Ahmet Altıparmak bulunuyor. Erzuruma atandıklarından bu yana hukuk dairesinde kalarak yasadışı oluşumlar için mücadele ediyorlar. Ekipleri de kendileri de adeta yedi gün 24 saat kuralına göre çalışıyor. İyi de yapıyorlar ama yargı paralelcilerin kontrolü altında olduğu sürece, değil bir, kırk tane Ahmet Altıparmak ve Kamil Karabörk olsa ne yazar...
Nasılsa paralelci suçlular için Erzurum Adliyesi adeta bir köprü...
İstediğin zaman dilersen o başa, dilersen bu başa geç dur...
Nasılsa bütün yollar paralele çıkıyor!
SONUÇ NE PEKİ?
Sonuç şu: Ülke genelinde olduğu gibi Erzurumda da paralel yapının; vali, emniyet müdürü ve başsavcıya rağmen devam ettiği gerçeğidir. Erzurum Adliyesinde, paralel yapı öyle güçlü öyle güçlü ki, Fuat Avni olup bitenleri yargı mensuplarından bile daha çok biliyor. Paralelci olmayan bir başsavcımız var, ama bütün dünya gördü ki paralelci başsavcı vekili istediği gibi at oynatabiliyor.
Meğerse; başsavcılık, bu oluşum karşısında etkili değilmiş...
O savcı...
Hakimi tehdit etti mi, etti! Sayın Başsavcı büsbütün anlaşılmıştır ki bu sorunla mücadele illerde ferdi plandan çıkarılıp, devlet meselesi haline getirilmelidir.
Çünkü adaletin dediği değil, tehditçi savcının dediği oldu.
Neyse ki HSYK diye, maşeri vicdanın tecelli ettiği bir yer var.
Yoksa Erzurum örneğinde olduğu gibi bütün Türkiye genelinde görebileceğimiz manzaralar tekrarlanırdı: Adalet, yalnızca paralelciler için geçerli olurdu:
Suçlular dışarı, masumlar içeri!
İŞTE O TUTANAK METNİ
"Hâkime Hanım, bu düzen böyle devam etmeyecek. Bugün yapılan haksızlıkların hesabı yarın sorulacak. Bu dosyada tutuklama kararı verirseniz yarın size de hesabını sorarlar”