Önceki gün Danıştay ETÜye "dur" demişti, dün de Anıtlar Kurulu Belediyeye "dur" dedi.
Şaka gibi, ama ne yazık ki değil.
Danıştayın "dur"unu anlayabiliyoruz, öyle ya perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
ETÜnün, tarım arazisi üzerine yerleşke kurmasına karar verenler, adeta bile bile lades demişlerdi.
O yüzden Danıştayın bu kararı, ETÜ yönetiminde olduğu gibi kamuoyunda "şok" etkisi yaratmadı.
Fakat Anıtlar Kurulunun havuz başında yapımı devam eden "kent meydanı" için "stop" demesi, herkes için sürpriz oldu.
Çünkü mantığı da yok aklı başında bir izahı da...
Neymiş efendim, belediye Anıtlar Kuruluna verdiği kent meydanı projesinde yer altı otoparkı yapılacağını belirtilmemiş.
Günaydın!
Tut ki belediye kusurlu, projeyi eksik vermiş.
İyi de karşılığı bu mudur?
Orada ne tarihi eser var, ne de yer altı otoparkı yapılması halinde tehlikeye maruz kalacak bir yapı bloğu...
Tamamen keyfi bir karar...
Birileri desin ki Haçonun hançeri var!
Havuzun oraya bir meydan yapılacağı iki yıl önce ilan edildi, belediye bir Pazar günü kaşla göz arası halk eğitimi merkezi binasını yıktı, bir yıl sonra da yanındaki ucubeyi kaldırdı, projeler hazırlandı ve ihale yapıldı. Sonra, bir ay kadar önce de ilgili firma ilk kazmayı vurdu.
Bütün bu aşamalarda sesini çıkarmayan hatta deve kuşu misali başını kuma sokan kurul, birden bire tıpkı aşığını yuduzup çuruna güvenen cığızlar gibi, kundağı yere vurdu:
"Sen bana sormadan nasıl meydanın altına otopark yaparsın?"
Eğri oturup, doğru konuşmak gerekir derler ya, biz öyle yapmayalım doğru oturup doğru konuşalım:
Anıtlar Kurulunun yaptığı tek kelimeyle halt etmezliktir.
1940lı yıllarda yapılmış olan halk eğitimi merkezi ve çok sonraki yıllarda yapılan resim galerisi yıkılırken üç maymunu oynayacaksın, sonra birden bire aşka geleceksin...
Çok basit bir soru soracağım:
O meydanın altında otopark olmasının ne sakıncası var?
a-) Tarihe mi, yoksa şehirdeki tarihi eserlere mi saygısızlık olur?
b-) Atatürk Anıtı için riskli bir durum mu söz konusu? Şayet böyle ise, elinizde hangi teknik heyet raporu var?
c-) Karşılıklı olan kolordu ve eski tümen binaları açısından tehlikeli bir durum mu var?
Denilebilir ki, "Ne var canım bunda bu kadar sinirlenecek. Belediye madem önemli bir proje yapıyor, eksiğini gediğini tamamlayıp öyle başlasaymış. Anıtlar Kurulu dediğin de hoş başçavuşun beygiri değil. Adamlar "yapmayın durun" demişse zahir bildikleri vardır."
Siz böyle düşünmek ve sormakta elbette haklısınız da, Kurul için haklı demek neredeyse imkansız. Çünkü besbelli ki niyet halis değil.
Tamam; kabul ediyoruz. Ahmet Küçükler, yarım yamalak iş yapmayı seviyor, hatta doğmamış çocuğa don biçmeye de bayılır, yetmezmiş gibi kurumlar arasında sağlıklı diyalog kurmakta da çok başarılı değildir.
Ancak hakkını teslim edelim ki, bu meselede hiç de haksız ve yanlış değil.
Aylar önceden ilan etmişti. Öyle ki Mısırın darbeci Sisisi bile duydu: Havuzbaşına altında otopark da olan kent meydanı yapılacak...
Anlaşılan yalnızca Anıtlar Kurulu duymamış!
Ülkemizde bürokrasinin ne menem bir girdap olduğunu herkes bilir.
Diyelim ki, belediye gerekli itirazlarını yaptı ve meseleyi üst kurullara taşıdı ve orada da haklı olduğunu ispatladı...
Bu, şu anlama gelir:
Kent meydanı için bu yıl gitti, gelecek sene de şüpheli.
ETÜden çok farklı bir durum...
Hoş "Danıştay ne iyi etti de yürütmeyi durdurma kararı verdi" demiyorum.
Çünkü ben itirazımı en önce yapanlardandım. Fakat ne beni, ne de şehrin genel talebi kaale alınmadı.
Şimdi de artık iş işten geçmiş, araziye binalar kondurulmaya başlanmış ve devletin kasasından yetmiş küsur milyon lira harcanmış.
Yanlış yanlıştır.
Ve bir yanlış, diğer yanlışı haklı kılmaz.
Buna rağmen yapılacak fazla bi şey olmadığı ortada.
Besbelli ETÜ o tarım arazisi ve su havzası üzerine yapılacak.
Muammer Hoca o kadar aksini savunsun ki, dünyanın her yerinde iki kere iki dört ediyor.
Yok altı kişilik kurul o yeri tespit etmişmiş, yok belediye imarında orası ticari alanmış...
Hepsinin hikâye olduğunu aslında Hoca da biliyor ama bugün için durum böyle...
Altı kişilik heyet diyor Hoca...
Muhterem Hocam; o heyetin verilen talimatı yerine getirmekten öte bir yetkisinin olmadığını herkes biliyor.
Neyse...
Dedik ya ETÜ ile belediyenin durumları farklı.
Gerçi her ikisi adeta şaka gibi ama birinde adam akıllı bir gerekçe varken, ötekinde akla ziyan bir uygulama sözkonusu.
Lalapaşanın dibi oyulup çok katlı otopark yapılırken, laylay lom yapan Anıtlar Kurulu, şimdi kalkmış saçma sapan bir gerekçeyle şehrin göbeğindeki çalışmayı durdurmuş!
Şahsen bu trajikomik olaya ağzımla gülmeye tenezzül etmiyorum.
Siz de artık nerenizle gülerseniz...
İşin doğrusu nedir diyeyim mi size:
Aslında ağlanacak haldeyiz, ağlanacak...
"Gelin gülelim", dememiz söz gelimi...