ASAYİŞHaber Girişi : 13 Nisan 2009 21:48

HİRA?DA OLMAK?

HİRA?DA OLMAK?

HİRA?DA OLMAK?

 

          Rüzgâr yine bütün güzelliği ile esmekte hira?da. Ama tatlı, yalın ve serin esmekte. Çünkü misafiri, âlemlerin efendisi olacaktır. Düşmüş olduğu bataklıktan, çıkaracaktır dünyayı. Ve dünyanın bütün dilleri ve dinleri birleşecektir o gün hira?da. Peygamberliğini haykıracaktır resulün. Bütün sessizliği ile açmışken kucağını sana hira, bugün bizde sımsıcak yüreğimize misafir ederiz seni ya resulallah. Nasırlaşan kalplerimize de, deruni heyecanları duymak için seninle. Hira?da taşlar soğuk, geceler ürperi. Ama az sonra öteler ötesinden haber getirecek ?Cibril?diye biri? Tanıyordu geçmiş ümmetler o büyük ilahi elçiyi ama ya biz. Ama bizde tanıyacaktık onu resulün dilinden ve yüreğinden. Getirecekti haberini Cibril-i Emin çok uzaklardan bütün âlem ve kâinat sevinsin diye. Ve karşısında ki nurani varlığa, yaratıldığı günden beri âşıktır. Ebedi haysiyeti ve inisiyatifiyle. Yaslandığın taşlar, yollarında yürüdüğün toprak, meyvalarını yediğin ağaçlar birazdan şahitlik edecekler sana ve senin çağları uyaracak olan o güzelim davana. İncilirsin diye Cibril-i Emin, seni üzmemek için mırıldanıyor.?OKU? Ya resulallah o güzelim dilinle. Şaşkın, titrek, belki bilmeyerek,?Ben okuma bilmem ?diyordun ona. Ama Rab; her zerreyi lütfu ve keremiyle, rahmet ve bağışlamasıyla kendisine bağlayan Rab, senin kalbini, kurtaracak olduğun insanlık âlemi uğruna ne güzelde ısındırıyor. Ve çözülüyor mübarek dilin, okutturuyor sana bilmediğini yüce Allah(c.c.) sultanım. Çünkü sen nebiy-yi muhteremsin, çünkü sen âlemlerin efendisisin?

          Hangi kalp dayanır ki cihan şümul olan bu olaya ve kim şahitlik eder sana? Senin şahidin yaratılanların en güzeli, kardeşin Cibril-i Emin? Ne güzel şahit! Ve neleri anlatıyor sana; Sultanım baksana. Nasıl derman olacağını dertlilere ve üzerine kılıçlarıyla gelirken zulümatın, nasıl savunacağını seni hak?kın, son nebi olacağını haykırıyor, o buzdan kesilmiş duvarlara ve katılaşan yüreklere. Orada ki bir taşta ben olsaydım.                                                                                          Ya resulallah! Düşündüm, dermansız dizlerim ve takatsiz kalbimle. Yarın alırmısın beni de yanına diye. Ey güzeller güzeli, gül-i zar, ey ban-u cihan. Hira?nın karanlıklarına aktığın nur gibi ak kalplerimize. Sana her zamankinden daha çok ihtiyacımız var şimdi. Pejmürde çirkefliğin arttığı bir anda yalvarıyoruz sana. Yeniden yeşillensin diye bu âlem, bu dünya. Ve öğret ki bizlere, senin ilahi doruğa ulaşan o güzelim Cibril-i mesajını. Bizler masiyatlarımız ve isyanlarımızla karşındayız bak ve yine bir kutlu doğumunda hira?da seni anıyoruz. Biliyoruz zaman ve mekân senin için yok. Anılınca yanımızdasın. Kurtar bizi Ya Resulallah! Cibril-i Emin aşkına karanlıklardan kurtar. Vardığın ilahi kelamın hazzının aşkına kurtar bizleri. Ve gir evlerimize, senin için yanan gönüllerimize.

             Gelen vahyin ışığıyla ısınıyor o yalın duvarlar. Zulumattan doğan bir nur gibi adeta, ışık saçıyor tüm âleme. Sana kâinatın her bir zerre ve adedince şükürler olsun Ya Rabbi. Öyle ki bizi ihya ettin sevdiğinle ve binlerce salât-ü selam olsun o nadide, güzide habibine. Ve yalnızlık kokan o hira?ya şükürler olsun ki ;senin gibi bir yarı emanet etti bizlere.O bizde kalan sevgin var ya,o gül-i zar olan sevgin yaşayacak tüm zaman ve mekanların ötesinde,ta ki evren yok oluncaya değin yanındayız sultanım.Görüp gözetiyorsun ümmetini ve her devirde yediveren güllerini dağıtıyoruz senin için,senin uğruna,senin huzurunda.Koklandıkça koklanası o güzelim güllerini.Biliyor musun? Sultanım; Kutlu Doğumlarındaki bende saklı güllerin, hep yanımda.

Seni tarif etmekte aciz ama temsil ettiği için yâd-ı cemilini büyüleyecekler her dem beni. Hira?lar gibi girdiler kalbime. Şimdi bizde, Kutlu Doğumlarında Muhammedi muhabbetle açan, koklanası güllerini dağıtıyoruz bütün şevkle sevdiklerine ve sevdiklerimize.

             Hiçbir zaman solmasınlar diye?  

                 Hiçbir zaman solmasınlar diye?

                 Hiçbir zaman solmasınlar diye?