7 Haziran'dan sonra oluşan bu tabloya göre, hiç bir parti canı gönülden erken seçim istemiyor, ama AK Parti hariç hiç bir parti de halkın iradesini yansıtacak bir hükümet formülüne yanaşmıyor.
Teşbihte hata olmaz, lâkin gelinen nokta tam da şudur:
-Baba bir hırsız yakaladım.
-Tut getir oğlum.
-Baba gelmiyor.
-O zaman bırak gitsin.
-Gitmiyor baba.
Türkiye'nin en makul sürede yeni bir hükümete ihtiyacı var. Halkın tercihi bu yönde oldu, yani koalisyon hükümeti...
Seçimin üzerinden bir ayı aşkın zaman geçti. Bugüne kadar Meclis Başkanı seçimi, başkanlık divanının oluşumu derken neredeyse Temmuz'u yarıladık. Başbakan ancak bugün diğer partilerin liderleriyle görüşmeye başlayacak ki, esasında bu da ayrı bir garabet. Zira ilk tur görüşmelerin hikâyeden olacağını, asıl ciddi temasın ikinci ve üçüncü turlarda olacağı açıklandı. Bundan daha da vahimi, Davutoğlu'nun daha kimsenin kapısını çalmadan yapılan açıklamalardır. MHP de CHP de peşinen "yok" diyorlar. Gerçi bir ağızları var kırk sakız çiğniyorlar ama...
Geçen hafta Ankara'daydım. Hem Meclis'te hem de Meclis'e yakın çevrelerde bulundum. Edindiğim intiba şudur: Ankara'da bir kaç kişi hariç, kimse neyin nasıl olacağını bilmiyor.
İş dünyası da tedirgin, siyasetçiler de...
Gördüğüm kadarıyla önseçime düşünmeden "evet" diyecek vekil neredeyse yok gibi..
Aslında haksız da sayılmazlar. Daha seçim olalı bir ay olmuş ve Türkiye tekrar yeni bir seçimi konuşmaya, hatta o yeni seçime hazırlanmaya başladı.
Oysa siyasetçi de yorgun, piyasalar da...
Vatandaş ise, huzursuz hem de çok huzursuz...
Türkiye'nin, bir iki parti liderinin elinde oyuncak edilecek olmasından korkuyor herkes...
Ve kimse, seçmenin oyu ile orada bulunan o parti genel başkanların (Kılıçdaroğlu ve Bahçeli) partilerini babalarından miras kalan bakkal dükkânı gibi görmelerine bir mana veremiyor.
Yeni bir seçimden ziyade, istikrara güvence olacak yeni bir hükümete ihtiyaç var.
CHP ve MHP liderlerinin tavırlarını görüyorsunuz.
AK Parti'nin bu şartlar karşısında yapabileceği çok fazla bi' şey yok.
Türkiye, yeni bir seçime doğru bilinçsizce koşuyor.
Tamam; başka çare kalmadığı zaman yapılacak tek doğru şey yeniden halkın iradesine gitmektir ama Türkiye, daha o son noktaya gelmeden sanki bütün yollar tükenmişçesine yeni bir seçime mahkum ediliyor.
Hoş şu da başka bir hakikat ki, seçim yerine bir koalisyon hükümeti çıksa bile bu, uzun soluklu ve gönüllü bir ortaklık olmaz. Taş çatlasın iki yıl sonra bir erken seçim yine kapıda...
Çünkü sorun şu: Bu insanlar birbirlerinin boğazlarını sıkacak kadar birbirlerinden nefret ediyorlar.
Sevgi, saygı, hoşgörü, dostluk ve ülkenin menfaati için sabır gibi üst değerler, ne yazık ki Ankara'nın siyaset arenasına o kadar uzak o kadar uzak ki, o parti patronları koşsalar bile belki de yetişemezler.
Nefisler akılları tutsak almış...
Erken seçimden de korkuyorlar. Korkuyorlar çünkü biliyorlar ki halkın önüne yeniden sandık konulduğunda, bu milletin iradesini hiçe sayan adamlara millet çok esaslı bir şamar patlatacak.
Bunu adları gibi bildikleri için de ha bire dar alanda top çevirip duruyorlar.
Ta ki süre dolduğunda anlayacaklar neyin ne olduğunu ama o zamanda iş işten geçmiş olacak...
Haydi siz de hazırlanın Türkiye seçime gidiyor.
Şayet putlaşmış nefislerle örülü Ankara'dan bir akliselim çıkmaz ise...