Şimdiki yasa nasıl doğrusu bilmiyorum.
Eskiden şöyleydi:
Siz bir yerde maden arayacağım diye ruhsat aldığınızda o ruhsat tam on yıl geçerliydi.
Genellikle de ruhsat alan bu kimseler asla maden aramaz, bir gün kapılarının gerçek madenciler tarafından çalınmasını beklerdi.
Trajikomiktir, o ruhsatların neredeyse yüzde doksanı aynı bakanlıkta çalışan veya emekli olan üst düzey bürokratlara ait olurdu!
Türkçesi şudur:
Diyelim ki siz gerçek bir işadamısınız ve gerçekten misal mermer çıkarmak istiyorsunuz…
Yapacağınız iş belli:
Ruhsatı, kelimenin tam anlamıyla üç yüz-beş yüz liraya bir şekilde elde etmiş o bürokrata gideceksiniz, yalvar yakardan sonra en az beş yüz bin dolar vererek satın alacaksınız.
Sistem bugün de aynı…
Şimdi de belli holdingler, belli isimler adeta bütün bir yurdu parsellemişler!
Diyelim ki sen güneş enerji kuracaksın.
Nah kurarsın!
Bu sektör belli adamların tekelinde…
Ya onlar kurabilir ya da sen onlara milyon dolar haraç ödersin…
Bu yamyamlar sırtlarını iktidara dayamışlar.
( Daha doğrusu iktidar onları palazlandırıyor )
İstiyorlar ki kendilerinden başka hiç kimse ekmek yemesin.
Garip olan nedir bilir misiniz?
Bu hacıyatmazların alayı dün de FETÖ’nün saflarındaydı!
Erzurumlu bir iş insanı gidip Trabzon’da bir iş almaya kalksa, şüpheniz olmasın ki Trabzon esnafı ayağa kalkar, “sizin burada ne işiniz var, biz de bu işi yapabiliriz” der.
Hani haksız da sayılmaz…
Ve fakat azizim…
Erzurum yolgeçen hanı olmuş da haberimiz yok.
İpini koparan burada…
Nasılsa Erzurum’daki bürokratın zerre miskal memleket hassasiyeti yok!
Vekillere sorarsanız onlar zaten işin hikayesinde…
“Ben iş insanıyım ve Erzurum’a güneş enerjisi kurmak istiyorum” dediniz misal olarak…
Görün bakın başınıza nasıl haller gelecektir.
Önünüze öyle kilerler örülür öyle Aras’tan nehirler çıkar ki, doğduğunuza pişman olursunuz.
Ankara yüzünüze çarpar tüm pencereleri…
En güvendiğiniz bürokratlar telefonlarınıza çıkmaz…
“Bizim de vekilimiz var” deyip ararsınız ya, işte o vekiller de size kapı duvar olur.
Çünkü güneş bile bu ülkede kilere kilitlenmiş.
Vaktiyle bir şairimiz haklı olarak “vatandan alacaklı şehir” diye anlatmıştı Erzurum’u…
Bırakın alacaklı filan olmayı artık Erzurumlu kendi güneşine bile muhtaç durumda…
Kilerleri dolu onlar gürül gürül akan Aras’a bakarak bu şehrin insanına dedikleri tam olarak şudur:
“Sen AK Partiye oy ver, vergini öde, oğlunu askere gönder, vatanın selameti tehlike altına girdiğinde göğsünü siper et, ama asla iş insanı olmaya heveslenme…”
Niye?
Çünkü kilerleri tıka basa doldurmanın peşindeki yamyamlar var…
Adamlar açıkça da söylüyorlar:
Güneş önce sizin diyarlara doğar, ama o güneş ki bize para olarak dönmüyorsa o güneşi gece yaparız.”
Yapıyorlar da nitekim…
Dedikleri tam olarak şu:
“Güneş sizi kavursun, neması da bizim kilerlere dolsun.”
Allahtan korkun, merhametli olun diyeceğim de…
Biliyorum ki sizin inandığınız Tanrı’da fakir fukaranın hakkını çalmak suç değil.
sayın şener güneş enerjisi için en son köprüköyde 1. sınıf tarım arazisi panellerle kaplandı ve belediye ye ruhsat için milyonlar ödendi bunları araştırın lütfen. tarım arazisine ev yapılamazken güneş enerji paneli yapılıp tarım yapması önlendi. Bunları lütfen yazın. güneş enerji panelleri tarımı bitirmeden belediyeler rüsvetle ruhsat dağıtmadan bu işi gündeme getirin. Buğday pataes ekilecek tarlaya güneş enerjisi olurmu. Yamaçlara tarım arazisi olmayan yerlere yapılabilir. Belediye başkanı osman belli beye lütfen danışın nasıl ruhsat verilmiş kaç tl ye ruhsat alınmış.
Sn Şener; size Medikal piyasasından bir yazı gönderdim fakat yazmadınız. Birde bu konuyu irdeleyin lütfen bu işi yapan insanlarla konuşun, bakın bu piyasa kimin elinde. Erzurum'lunun kaderidir. Gidin Trabzona ihaleye girin bakalım ne oluyor. Bizzati komisyon Bşk. burada firma yokmu ki ordan gelip ihaleye giriyorsun der. Bizim burda nasıl peki , sorun bu işi yapanlara anlatsınlar. ..Sahipsiz memleket vesselam. saygılarımla
Sekeratta hidayet kabul değilmiş.