“Mutlaka yazılması gereken bir iddia” diye not almıştım. Bilgisayarın önünde duruyordu.
Demek ki kısmet bugüneymiş.
İddia sahibi öyle sıradan biri değil.
Siyasetin tam göbeğinde, iyi haber kaynakları olan biri…
Bana anlattığına göre, olay şu:
Erzurum’da çok ünlü ve bir o kadar da değerli bir akademisyenin kapısı çalıyor, bundan yaklaşık bir ay önce…
Ziyaretçi de tanınan biri, hayli zengin ve siyasi nüfuzu oldukça kuvvetli.
Hal hatır faslında sonra, ziyaretçi lafı eğip bükmeden ünlü akademisyene, “vekil olmak ister misin” diye soruyor.
Hoca, haliyle şaşırıyor.
Sonra ikili arasındaki diyalog akıp gidiyor.
Evet; sohbetin özeti bu…
Şimdi herkes merak ediyor.
Kim o akademisyen, kim o AK Parti ve Menzil adına hüküm biçen?
Peşinen şu kanaatimi belirteyim.
AK Parti’nin ne Menzil’e ne de başka bir cemaat ya da tarikata böyle bir kontenjan tahsis ettiğine ihtimal vermiyorum.
Besbelli ki çeşitli bağlantılarına ve son on yılda sahip olduğu devasa servetin gücüne dayanarak, kendisini dev aynasında gören bir işgüzar durumdan vazife çıkarmış.
Erzurum küçük bir şehir...
Şükrüpaşa’da öksürseniz, Yıldızkent’te duyuluyor.
O hocanın kim olduğunu, bu şehri biraz tanıyan herkes tahmin edecektir.
Menzil adına mümessilliğe soyunan o zat ise, zaten ticari ve siyasi eylemleriyle değil Erzurum’da yedi düvelde biliniyor.
Şuanda orduya üniversiteye liseye siyaset girmiş camiye siyaset girmiş Balkan savaşını bu yüzden kaybettik. Devlet artık bir önlem almalıtıpkı deprem gibi olur. Taikatlar dergahında asker kuşlarında hoca camisinde olmalı
Aday listeleri belli oldu. İkinci sıradaki aday tarikatçı mı acaba? Yoksa tamamıyla uydurma bir yazı mı? Hükmü okuyucu versin.
Hele bakınız ki ne günlere kaldık, tarikatciler, cemaatçiler ülkede cirit atıyorlar, bu hükümet de bunlara teslim olmuş durumda. Devlet dairelerine adam atıyorlar, ihale alıyorlar, devlette istedikleri gibi de at oynatiyorlar. Bütün bunları yaparken , kul hakkına, hukuka riyaet ediliyor mu hayır hayır. Hep kendi adamlarını yerleştiriyorlar. Çünkü bunlarda Allah korkusu yok. Hak hukuk yok. Kul hakkına riayet yok. Atatürk bunları boşuna kapatmadı. Bugünkü hükümet de bunlara çok fazla yetki verdi. Hani bir zamanlar feto ya da yetki vermişti, ne oldu ülkenin başına bela oldular. Bunlardan ders alınmadı mı ? Artık tarikat, cemaat vakti bitmiştir. Bunlar rant sağlamak için varlar. Özellikle büyükşehirlerden nasıl ihale alıp rant sağladıkları çok iyi biliniyor. Holdingleri var, büyük şirketleri var, bakanları, bürokratları var. Var da var. Bunlar mdde, holding, rant devşirme tarikat ve cemaatleridir. Tarikatlar bizim tarihimizde , bundan bin yıl önce gerçekten büyük hizmetler gördüler, bu millete büyük yararları oldu. Ama özellikle 16. yüzyıldan sonra bozuldular, bugün artık tarikat demek neredeyse mümkün değil. Hükümetler bunlardan, bunlar hükümetlerden karşılıklı menfaat umar hale geldiler. Bunlarda tarikat vasıta, asıl gaye menfaat. Malı tırlarla götürüyorlar, artık hamur bunları doyurmuyor. Tarikatlar bugün birer şirk yuvasıdır. Tekrar bir daha açılmamak üzere kapatılmalıdır. Yazar kardeşim, yani büyük bir kesim akademisyenlerin de bunların kapılarında beklediklerini unutmayalım. Sırf üniversiteye girmek için bunlara kul, köle olduklarını, ben şahsen, geçmişte bunlarla 15 yıl kalmış birisi olarak çok iyi biliyorum. Zaten bu ülkede üniversitelere de üniversite demek için bin şahit lazım. Bugünkü üniversiteler, cemaat, tarikat, şeriat, ülkücüler, sosyal demokratların oyuncağı olmuş durumda. Üniversitelere akademisyen alan dünyanın modern, çağdaş ülkelerinin kriterleri, bu ülke üniversitelerinde yok. Bizim üniversiteler akademisyen alırken; cemaatçi, tarikatci, şeriatçı, ülkücü, sosyal demokratci, yakın akrabaları, adrese teslim ölçüleri doğrultusunda adam alıyorlar. Bu yüzden de durumları ortada. Dünyanın başarılı 500 üniversiteleri arasında yoklar, Nobel ödülü alan bir bilim adamları yok. Nanoteknoloji, prototip üretemiyorlar, bilim bilişim yok. Patent alma yok, icat yapma yok. Ürettikleri KDV'si yüksek bir teknolojik eserleri yok. Ülke olarak bir markamız yok. Bu üniversiteler bugüne kadar bir marka üretemediler. Halbuki üniversitenin asli görevi teknoloji üretip satıpgetirip ülke bütçesine koyup milletin refahını sağlamaktır. Oxford, Harward, Stanford vb üniversiteler bunu yapıyorlar. Bünyelerinde milyarlık laboratuarlar var hiçbir şey üretemiyorlar, ilkokullar gibi ellerini açmışlar devletten para istiyorlar. Neden böyle oluyor ? Çünkü başarıya, bilgiye , çalışmaya göre adam almıyorlar da ondan. Yukarıda saydığımız kriterlere göre adam alırsan olacağı budur. Bizim üniversitelerin ölçüsü mürşit ilim, müspet ilim değil, doğmatik safsata ölçüler. Başkalarını tenzih ederim, yüzde sekseni bu durumda. Bunu bana yıllar önce bu ülkenin çok başarılı herkesin çok iyi tanıdığı bir akrabam Prof. Demişti. Yani tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Al birini vur diğerine. Bizim üniversiteler bilim üretme yeri değil, kendi çocuklarından başlamak üzere akrabalarına istihdam üretme yeri. Bu durumda fazla bir şey beklemeyelim. Halen daha klasik eğitim sistemini devam ettiren bu üniversitelerden bir şey beklenilmez. Kusura bakma yazar kardeş, yazılacak çok şey var da biz kısa kestik. Hoşça kal. Selamlar.
Tarikatlrrin siyasete girmesi çok yanlış ve kesinlikle karşılarında olmadı lazım. Siyaset giren yerler pislenmiştir. Menzil cemaati böyle piş işlere bulaşmasın yoksa ihlas gittimi sonları fetö gibi olur. O akademisyeni tebrik ederim gerçek bir bilim adamı imiş ama teklif eden gerçek bir tarikat ehli gönül ehli değilmiş.