Türkiye üzerine tehdit de tehlike de bitmez…
Hain olan dün FETÖ’ydü, kimbilir yarın kim?
Bugün safları sıklaştırma günü:
Ne başka bir devlet ne de başka bir millet seçme lüksümüz yok bizim…
Bu yüzden FETÖ üzerinden yapılmak istenen işgal girişimini çok iyi analiz etmek ve buna göre tedbir almak zorundayız.
Türkiye nasıl yedi yıl önce yakılıp yıkılmak istendiyse unutmayalım ki, bir yedi yıl sonra da birileri yine aynı hülya peşinde koşacaktır.
“Nasılsa FETÖ’yü bitirdik” diye tatlı rehavete kapılan kimi çevreler unutmasın ki “FETÖ”, şeytanın isimlerinden yalnızca biri…
Dün ülke genelinde olduğu gibi Erzurum’da da FETÖ’ye karşı coşkulu törenler düzenlendi, yedi yıl önceki kanlı kalkışma telin edildi, lanetlendi.
Ama şu soruyu kimse kendi kendine sormadı: FETÖ’nün yerini almak için yarışan kimi odaklara karşı devletimiz bir önlem aldı mı alıyor mu?
Türkiye, millet olarak yeni yüz yılını kutluyor ve cumhuriyetimizi taçlandırmak için nice çaba gösteriyor fakat Türkiye, bu yeni yüz yılında da hala ciddi saldırılar altında.
Haklarında hiçbir idari ve adli takibat olmayan niceleri buldukları ilk fırsatta üstelik kaçak yollardan Türkiye’yi terk etmek istiyor. Sizce bunun sebebi nedir?
Biz cevap verelim: Ülkemizde hala açığa çıkmamış binlerce ve belki de on binlerce FETÖ’cü var. İşte o FETÖ’cüler ki, yeni bir tuzak kurmak için tasmalarını ellerinde bulunduran efendilerinin eşiğine, kapısına sığınıyor.
Asrın en büyük ihaneti olan 15 Temmuz kanlı kalkışmanın üzerinden tam yedi yıl geçti. Vatanperver olan herkes haklı olarak, bir yanıyla acı ve hüzün yaşadı, diğer yanıyla da milletçe elde ettiğimiz zaferin sene-i devriyesini kutladık.
Peki, Batı’nın tetikçi olarak kullandığı terör örgütleri ve ihanet şebekeleri üzerinden Türkiye üzerine kurguladıkları tüm oyunlar, kalleşlikler ve alçak tuzaklar tümüyle bertaraf edildi mi?
Ya da şöyle soralım: Türkiye, 15 Temmuz benzeri bir kalkışmayla bir daha asla karşı karşıya kalmaz diyebiliyor muyuz?
Siz, “Evet ben diyorum” şeklinde bir ifade serdediyorsanız, inanız ki ya çok iyimsersiniz yahut da küresel cambazların oyunlarını göremiyorsunuz.
Tamam; Türkiye, 15 Temmuz 2016 Cuma gecesi hakikaten tarih sayfalarına altın harflerle kazınacak bir destan yazdı. Değil işbirlikçi hainler, emperyalist oyun kurucuları bile küçük dillerini yuttular.
Dolayısıyla bu muazzam başarıyı kutlamak hepimizin hakkı… Lakin ülkemiz muhtemel tehlikelerden azade mi?
İşte bu noktada endişelerimiz, soru işaretlerimiz ve geçmişten aldığımız dersler var.
Türkiye, tut ki FETÖ belasından büsbütün kurtuldu ya başka oluşumlar, öteki girişimler ve yeni yapılanmalar…
Bunların hepsi birer masum inanç hareketi mi?
Değil mi ki bu ülkede kırk yıl boyunca FETÖ terör örgütüne de; önceden cemaat, İslami kardeşlik hareketi, dinler arası diyalog safsatasıyla bakılmadı mı?
Sonrası malum, işte 15 Temmuz…
Dün yüreğinde vatan, bayrak, millet ve devlet sevgisi olan herkes sokaktaydı; coşkuluydu…
Türkiye uçurumun ağzından kurtuluşunun yedinci yılını idrak ediyordu.
Eyvallah…
Hakikaten de öyleydi; Türkiye yedi yıl önce o Cuma akşamı, kelimenin tam anlamıyla uçurumun kıyısından dönmüştü.
Ya bugün?
FETÖ bütünüyle kamudan temizlendi mi?
Hiç zannetmiyorum.
İddialı bir laf sarf etmek istemem, ama hissettiğim kadarıyla devlette hala binlerce gizli FETÖ’cü var…
Ve bu FETÖ’cüler devletin ilk zaafında harekete geçerek yeniden saldıracaklar… Üstelik bu kez bambaşka sıfatla…
Biz kimseyi inancından, itikadından ötürü ötekileştirelim demiyoruz.
Biz diyoruz ki kimse de inancını, itikadını devletin milli dini olarak dayatmasın.
Bunun adı her ne olursa olsun…
Ne yani FETÖ darbe yapmaya kalktığında ihanet oluyor da misal; yarın bir gün benzeri bir yapı bize silah çektiğinde ne diyeceğiz?
Cihat mı?
Kabul edelim artık: Türkiye o gece felaketlerin belki de en büyüğünün eşiğinden döndü. Bu sebeple filanca yapı kötü falanca iyi gibi bir safsatanın içerisine düşmeden devlet ve millet reflekslerini diri ve canlı tutalım.
Düşman yeniden pusuya yattı, 15 Temmuz mazi olmadı…
İnanınız ki buldukları ilk fırsatta yeniden ihanet edecekler, tekrar vurmaya kalkacaklar.
Biz biz olalım da, su uyur düşman uyumaz ilkesinden uzaklaşmayalım.
Şu gün olmuş hala bilmiyoruz:
Kamu kurumları özellikle askeriye, mülkiye, adliye ve emniyet büsbütün FETÖ artıklarından temizlendi mi?
Keşke, “evet” diyebilseydik ancak ne yazık ki çok uzak bir ihtimal…
Gizli hücreler, adları kayıtlara geçmemiş FETÖ’cüler ve bir şekilde yakalanmamış hainler aktif haldeler…
İşte bu sebeple, Tayyip Beyin dediği gibi “… üzerinden değil yedi, yetmiş yıl da geçse bu ihaneti unutmamalıyız.”
Bu devleti; av olarak gören kuzgunlar, çakallar, sırtlanlar ve itler var…
Düşersek eğer anında parçalarlar bizi…
Çünkü zayıfın yaşama hakkı yok bu acımasız sistemde…
Taha Tuğlular Tebrik ederim.Konuyu çok iyi dile getirmişsiniz.Artık bugibi ihanet şebekeler varsa devlet gerekeni yapıyor.Ama ülke zam fırtınası devam ediyor.Ne yazki bir kelime siz saygıdeğer Yazarlardan bir kelime edemiyorsunuz.
ülke de at izi it izine karışmış durumda. tarikatlerin holdingle ticaretle ne işi var. İmam rabbani holding mi kurdu. nakşibendi hz. holding mi sahiplendi.
Sayın Şener, yıllardır hep bu konuları yazıyorsunuz ama , vatandaş da kâle almıyor. Vatandaş geçim derdinde, siz de siyasete yaranmak derdindesiniz. Mazot 33 ₺,benzin 35₺ oldu. İğneden ipliğe zam geldi. Fiyatlar Bektaş Subaşı ' nin yayından çıkan ok gibi oldu, yetişmek mümkün değil. Halk zam yağmuru diyor. Ben bu görüşte değilim. Zamlar şimşek gibi çakıyor, yıldırım gibi yakıyor. Hani , Türkiye yüzyılı ne oldu ?.. bunun adı,zam yüzyılı oldu. Literatüre yeni bir kelime daha, bu hükümet sayesinde girdi. Tebrikler. Rahmetli Demirel, enflasyon için, enflasyon; ahlaksızlık, yıkım, fakirlik getirir , halkı perişan eder ,halk geçim istiyor, hükümetler bunu mutlaka çözmeliler , diyordu. Hani bu hükümet, geçmiş yıllardaki koalisyonlari yerden yere vuruyordu. Maşallah, şu anda enflasyon,48 yıl sonra, bu ülkede ilk defa rekor kırdı. Vatandaş o koalisyonlari ,mum da kalmadığı için kibritle arıyor. Halk canından usandı, hayatından bezdi, bu hayatı, bu millete zehir ettiler. Hamaseti bırakın da bunları yazın. Yazamazsiniz. Çünkü sizin de bunlar gibi, tuzu kuru olanlardansiniz. Tabii ki yazarsanız, zulfi yâre dokunduğunuzdan, ... urkuttugunuzden dolayı, karşılığını alırsınız. Yaz da görelim. Selamlar.