Haber Girişi : 06 Haziran 2016 11:04

Güzel Ahlak İçin Oruç

Güzel Ahlak İçin Oruç
Görgü ve bilgisine değer verdiğim bir ağabeyim demişti; "biz Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği dini değil de, Emevi ve Abbasi hanedanlarının olmadık hallere soktuğu bir dini yaşıyoruz."
Elbet bu konuda ahkam kesecek bilgi birikimi olan biri değilim. Ama tartışılır bir konu. Kıt bilgimi bir küçük kartopu misali tepeden yuvarlayarak bilgi ve fikri olanların katkılarıyla büyütecek bir beyin fırtınasına dönüştürebilirim. Umudum bu!
On a yakın Müslüman ülke gezdim. Bir o kadar da Hristiyan ve Budist ülkesi.
Evlerinde kaldım, düğünlerine katıldım. Sokaklarında yemek te yedim, dini ayinlerini de izledim.
Farklı kültür, farklı adet ve farklı dinler. Dilleri ve renkleri de farklı. Farklı olmayan tek şey, hepsinin kendilerinin doğru yolda olduğuna inanmasaydı!
Bu yaz tatiline beş değişik ülke sığdırarak dönmüştüm memleketime, Bir arkadaş sordu; bu kadar geziyorsun ya, bari bir şeyin tecrübesini edine bildin mi? Ne anladın?
"Şunu anladım ki, dinini doğru yaşayan insanlar daha huzurlu ve mutlu. Sadece şunun ayrımına varamadım, doğru dini yanlış yaşayanlar mı daha şanslı yoksa yanlış dini doğru yaşayanlar mı?
 İslamiyet'in özü olduğuna inandığım; "Ben Güzel Ahlakı Tamamlamak İçin Gönderildim" diye buyuran Hz. Muhammed (S:A:V) 'in bu sade, kolay ve sıcak hadisini anlaşılmaz hale getirmek için yüzyıllarca uğraştılar. Hala da uğraşıyorlar. Hatta uğraşıyoruz da.
 Güzel ahlak denince de akla kalp kırmak, hak yemek, kibir, riyakarlık ve merhametsizlikten uzak durmak ve bunlardan korkmak gelmiyor mu?
 Ve inanıyorum ki, bütün ibadetler insanları güzel ahlaka yöneltmek için buyrulmuş birer araçtır, amaç değil. Misal namaz gibi, oruç gibi!
 Günde beş vakit namaz kılan değil, günde beş vakit "miraca" çıkan bir mümin asla güzel ahlaktan uzaklaşmaz, her vakitte biraz daha yaklaşır. Günde beş vakit miraca çıkan bir mümin asla o iş ayrı bu iş ayrı diyerek, dünya malına bu kadar hırsla saldırmaz ve bu uğurda her türlü fenalığı aklında bir şekilde meşrulaştırıp kalp kırıp hak yemez! Fitnelikten uzak durur, dedikodu yapmaz.
İnanıyorum ki, namaz Allah için değil, kul için. Kıldığı namaz bir mümini bir başka bir mümine zarar vermekten alıkoyuyorsa, o zaman Cenab-ı hakkın rızasını kazanmış olur.

 "İşte o, yetimi itip kakar. Yoksulu da doyurmayı teşvik etmez.. Yazıklar olsun o namaz kılanlara. Onlar, namaz konusunda yanılgı ve gaflet içindedirler. Onlar, gösteriş yaparlar. Hayra ve yardıma engel olurlar." (maun suresi 2-8)
 Yine nefsi terbiye ederek, insanları merhamete, kötülüklerden alıkoymaya ve huzura götürecek, güzel ahlakı yaşatacak ulvi ramazan ayını idrakini yaşamaya başladık bugün.
Şükürler olsun ki, bir ramazan ayını daha yaşamaya nail olduk. Belki bu son yaşayacağımız ramazan ayıdır! (?)
 Hayatın sonu vardır da, malın mülkün, gücün ve iktidarın sonu yok! Öyleyse sormak gerekmiyor mu? Doğru dinin neresindeyiz? Sadece ibadetlerimizle mi cennete gideceğiz? Yoksa ibadetlerin yaşatacağı güzel ahlakımızla mı!
Etiketler : ibrahim sami
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.