Haber Girişi : 22 Haziran 2016 09:05

Gülmesek bile tebessüm edelim...

Gülmesek bile tebessüm edelim...
Bazen masanızın üstünde o kadar çok yazılacak konu birikir ki, bazılarını bir türlü yazmaya fırsat bulamazsınız. Bazen de (aha bugün olduğu gibi) ne yazayım ne yazayım deyip durursunuz, sonunda yazıişleri size ihtar çeker, "sayfalar bağlanıyor yazınız yok mu?" İşte tam da bu hallerde hele de günlerden Ramazan ise, imdadınıza arşiv yazıları yetişir. 
Kısacası dostlar, dükkânı kapatmamak için biz de bugün arşivden bir yazı çekip çıkardık. En azından içinizi karartacak bir şeyler yazmaktan daha iyidir.

Bizi de yedirirsin!

Eskiden toplu ramazan yemeklerinde, iftar ziyaretlerinden artan yemekleri, yemek masasına hizmet eden çocuklar  ya da hizmet işlerine bakan kimseler yermiş.. Yani artan yemekler onların hakkı imiş. 

Bir iftar yemeğinde çorba içildikten sonra hoca cemaate:

- Çorbayı arttırmayın israf haramdır. Yemeği bitirmek sünnettir, der.
Böylece çorba tamamen biter.
Sıra sebze yemeğine gelir, hoca yine :
-Arttırmayın sünnettir" der yemek biter.
Sıra pilava gelir, tatlıya gelir. 
Hoca:
-Sünnettir, diyerek, her şeyi cemaate yedirir ve hizmet yapan çocuklar aç kalırlar.
 
Yemekten sonra hocanın ellerini yıkaması için su döken çocuklarla hoca şakalaşmak ister:
-Balam sizin adınız ne, der.
Çocuklar: 
- Farz hoca efendi, derler.
Hoca:

-Balam hiç farzdan ad olur mu?" der.
Çocuklar da:
-Olur ya, sünnet diyelim de bizi de cemaata yediresin öylemi ?" derler?

Bizim eve de buyursun!

Bir zat Ramazan'da hiç evine gelmez, boyuna davetli davetsiz iftarlara gidermiş. Bir akşam birisi evine gelerek:
-Bu akşam sizin efendiyi filan yerde iftara davet ediyoruz; buyursunlar, deyince: 

Evin hanımı: 

-Ramazan neredeyse bitecek, efendiyi gören yok. Siz görebilirseniz söyleyin. Bir akşamda kendi evinde iftara buyursun!

Zor oldu ama galiba yaşayacak!...

Sibirya'nın köylerinden birinde cenaze mezarlığa götürülüyormuş. Mısır tarlasının ortasında, tabut köylülerin ellerinden düşüvermiş. Tabutun içindeki ceset dereye yuvarlanmış. Akıntı, cesedi dinamitle avlanan balıkçıların yanına sürüklemiş. Balıkçılar, "acaba adamı dinamitle biz mi öldürdük?" diye endişeye kapılarak, cesedi askeri kışlanın tellerine bırakmışlar. Nöbetçi er, bölgeye birinin yaklaştığını düşünerek cesedi yaylım ateşine tutmuş. Hemen ambulans çağrılmış. Delik deşik olan ceset, hastaneye kaldırılmış. Operasyon 6 saat sürmüş. Ameliyattan çıkan doktor, alnından akan terleri silmiş ve "Çok zor oldu ama galiba yaşayacak" demiş...

Hipotermi'den ölüm

1998'de bir Fransız oldukça karmaşık bi intihar girişiminde bulundu. Bir deniz kıyısında yüksek bir yamacın tepesine çıkıp boynuna bir ip bağladı, ipi de büyük bir kayaya bağladı. Sonra zehir içti ve kendini ateşe verdi. Uçurumdan atlarken de tabancayla kafasına ateş etti! Ama devamı daha ilginç. Çünkü kurşun onu ıskalayıp ipi kesti, böylece adam suya düştüğünde asılı kalmadı. Soğuk su yanan elbiselerini söndürmekle kalmadı aynı zamanda onu şoka sokarak yuttuğu zehri kusmasını sağladı. Sudan bi balıkçı tarafından çıkarılıp hastaneye götürülen adam orada hipotermi (vücut ısısının aşırı düşmesi)den dolayı öldü... 


Etiketler : şener
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.