Öl kapında kal kapında
Sat kapında yat kapında.
Dağarcığı halk kütüphanesi gibi zengin anacağımdan işittiğim bir muhteşem sözdür bu.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışılırken, ikrar manasındaki sükûtu ile manşet olmayı başaran Abdullah Gül Bey nihayet Ben yokum deyip malumu ilam eyledi.
Çok adaylar gördüm, zaten yoktular. Diye geçirdim içimden, canlı yayında eski Cumhurbaşkanını seyrederken.
*
Taş yerinde ağırdır. Buyuran ecdadın ruhu şad olsun.
İkbal rüzgârlarıyla savrulan yaprakların nerelere sürüklendiğini, hoyrat ayaklar altında nasıl da çiğnendiğini çok görmüşlüğümüz var.
Hep samimi temennim olmuştur, Allah yüksek makamlara erişmiş hiçbir kulunu böyle bir zillete düşürmesin.
O yüzden, fikri tekâmülü her zaman alkışlıyorum, lâkin iktidar hırsı, fani koltuk kapma şehvetiyle mahallesini hoyratça terk edenleri hoş göremiyorum.
Yoldaşa, arkadaşa, fikirdaşa, davadaşa sırt çeviriyorsan, ortada herkesi ikna edebileceğin somut gerekçeler olmalı. Kuru hamaset, koltuk aşkı soslu arabesk gerekçeler değil.
*
Birkaç ay önceki bir yazımın başlığı şöyleydi: GÜL KOKLUYOR EL BURUNLAR
Evet, ta o vakitler hasbahçesini açmıştı el ziyaretlerine Sayın Gül ve el burunlara uzatmıştı yapraklarını. O yazıdan birkaç cümle aktaralım.
"Kaç gündür tüm muhalefet gül yağı sürünüp çıkıyor siyaset meydanına, el burunlar gül kokusuna âşık olmuş, koklayıp mest oluyorlar, içlerine çektikçe bülbül kesiliyorlar. Koro halinde hükümete saydırıyorlar.
Birkaç gündür bu tartışmaları takip ederken kulaklarımda Cumhurbaşkanı Erdoğanın Adayımız Abdullah Gül kardeşimdir. Sözleri çınlıyor. Canlı yayında dinlemiştim açıklamayı ve bir siyaset yoldaşına ülkenin bir numaralı koltuğunu adeta ikram eden böyle bir kardeşliğe gıpta etmiştim. Şimdi içimden geçen şu : Ey kardeşlik, ey vefa kaldır başını atıldığın çöp kutusundan.
*
Keşke yanılsaydım, bakın şimdi de el bülbüllerin sahte serenatlarıyla erken baharda, yâd dallarda açmaya yeltenen gül erken soldu, bet sesli bülbüller perişan oldu.
Kendi kapılarında kalamayanların, kendi kapılarında ölemeyenlerin vay haline diyorum, başka da bir şey demiyorum.
*
AK Parti İzmir İl Kongresi'nde iddialı bir konuşmayla vatandaşları coşturan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan dedi ki: "24 Haziran'da hem Cumhurbaşkanlığında hem de milletvekilliğinde rekor bir oyla siyaset tarihimize geçeceğimize inanıyorum."
Siyaset iman ve iddia işidir.
Vakti iyi kullanma, rakibin zaaflarına göre pozisyon alma sanatıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı atın dizginini tutmuş, Üsküdara revan olmuş, rakiplerinin ne atı hazır, ne süvarisi belli.
E, hal vaziyet böyleyken ana muhalefet Ne hayır umuyor böyle bir seçimin neticesinden.