Rahatsız edici bir soru:
Vekil sayımızın düşmüş olması mıdır daha vahim olan, yoksa yakalandığımız nüfus erozyonu mu?
Öncesi de var, ama Erzurum esas seksenli yıllardan itibaren istikrarlı biçimde göç veren bir şehir.
Tabiri caizse atalarımızın izinden yürüyor…
İlkin yetişmiş insan ve sermaye göçü oldu.
Sonra mecburiyetlerin dayattığı göç başladı.
Doğduğu büyüdüğü şehirde iş aş bulamayanlar, rakım ve iklim şartlarından ötürü sağlık sorunları yaşayanlar ve ailevi nedenler…
Batıdaki büyükşehirler, adeta taşra için cazibe merkezi oldu.
Resmi olarak değilse bile hükümetler de teşvik etti bu süreci…
Bakış açısı şuydu çünkü:
Kırsalda yaşayan nüfus çok fazla…
Seksenlerde şehirlerde yüzde altmış, kırsalda yüzde kırk nüfus vardı.
Batı normlarına göre bu oran, yüzde seksene yirmi olmalıydı.
Aynı nispette bir kalkınma trendi yakalayamadık, ama göç meselesinde üstün bir başarı elde ettik.
Sadece Erzurum mu göç verdi ya da veriyor.
Hayır…
On onbeş şehrin dışında neredeyse göç vermeyen şehir yok.
Erzurum, başka şehirleri solluyor da adı bu yüzden çok zikrediliyor.
Göç, millet olarak genlerimize geçmiş bir hakikattir.
Esasında bazı hallerde de çok iyi bir şeydir.
(Bizdeki çok yanlış. Türkiye nüfusu neredeyse birkaç şehirde toplandı. Taşra boşaldı. Baksanıza metropoller artık bu yükü taşıyamaz halde.)
Erzurum, nitelikli göç verip niteliksiz göç alan bir şehir.
Bunun neticesi olarak da şehrin temel taşları yerinden oynadı.
Neyse…
Bu mevzuya girersek birkaç gün yazmak durumunda kalırız.
Muradımız, Erzurum’un altı iken beşe düşen milletvekili meselesini ele almaktır.
Bendeniz mesleğe başladığımda Erzurum’un milletvekili sayısı dokuzdu.
Düşe düşe beşe kadar düştü.
Burada dikkatinizi çekmeye çalıştığım nokta şu:
Bir ilin Meclis’te çok iyi temsil edilmesi, vekil sayısının çokluğuna mı yoksa vekil kalitesine mi bağlıdır.
Kişisel kanaatimi hemen serdedeyim:
Sayı değil, kalitedir esas olan.
Nicelik-nitelik hesabı…
Milletvekili sayısının azalmasını dert edeceğimize evvel emirde önü alınamaz olan bu nitelikli göçe kafa yormalıyız.
Yetişmiş insan, sermaye ve gençlerimiz neden ateşe koşan kelebekler gibi Batıya hücum ediyor?
Dedik ya göçün belli bir kısmı makuldür hatta zaruridir.
Ve fakat Erzurum’daki tablo bambaşka şeyler anlatıyor.
Hatta korkarım ki tehlike çanları çalınıyor da kimse duymak istemiyor.
Meclis’te, yemin töreninden başka kürsüye çıkmayan ve mevcudiyetiyle siyasete, demokrasiye zerre katkı sunmayan elli tane vekil olacağına bir şehrin…
Konuştuğunda ülkeye katkı sunan, ses getiren gündem tayin eden bir vekili olsun.
Şahsen benim tercihim bu yöndedir.
Celep hesabı yapacak olsak elbette ki sayının çokluğuna bakarız.
Mesele insan, mesele temsil gücü ve mesele icraat olunca sayının yerini saygınlık alır.
Günümüzde…
Seçildiği şehre mazbatasını almak için gelen, sonra bir daha uğramayan vekiller var.
Düşünün ki bir şehrin böyle elli vekili var.
Söyler misiniz bunun kime ne faydası olur?
Bir şehrin vekil sayısının düşmesi, toplumsal açıdan siyasi bir travma yaratabilir.
Oysa daha önemlisi ve ciddiye alınması gereken, o şehrin verdiği göçün sosyolojik yansımalarıdır.
Nüfusun yarısını, sermayenin çoğunu, nitelikli insanın tamamını birkaç şehirde toplarsanız, ülkenin geriye kalanı ne olacak?
Bu gidişle zahir çeyrek asır sonra Doğu’nun üçte ikisi insandan arındırılmış bölgeye dönecek.
Yani Rusya’ya benzeyecek.
Dünyanın coğrafi olarak en büyük ülkesi, ama üçte ikisi boş…
Türkiye ısrarla bu tehlikeyi görmezden geliyor.
İstanbul’un dolup taşmasına ve artık bu yükü taşıyamaz hale gelmesine rağmen hala “İstanbul’a gelin” deniliyor.
Ya biz olup bitenleri idrak edemiyoruz yahut da devleti yönetenlerin bir bildikleri var.
Mesele, vekil sayısından çok daha büyük bir mesele…
Hükümet çıkıp dese ki, “Hayır, Erzurum’un vekil sayısının değil beşe düşmesi elliye çıkacaktır.”
Biz şu manzara karşısında zil mi takıp oynayacağız?
Ballandira Ballandira methiyeler dizerek anlattığınız belediye başkanı nin eseri, methiyeler dizerek anlattığınız millet vekillerinin eseri, kanunsuzluk adaletsizlik duzeninin eseri, yillarca kandirilan bu milleti yaniltan duzenin eseri yani sizin eserinin
Tanıdıklarımdan 3 aile Bursa’ya yerleşti ve çok memnunlar hayatlarından. Erzurum artık bitmiş durumda. Tarım yok hayvancılık yok çağ kebap eti bile dışarıdan geliyor üniversite olmasa bu şehir bitmiş. Kültür sosyal aktivite açısından bomboş. Öğrenciye yazık eksi 30 larda okunacak şehir değil
Bence ulaşım en büyük sorun. Kop, dallıkavak,kırık ve çirişli tünellerinin yapımı 10 yılı devirdi bitmedi. Kuzey ve güneye lojistiğimiz çok zayıf. Batı derseniz Aşkale dağı sakaltutan ve kızıldağ tünelsiz dağlar. Hızlı tren gelinceye kadar etime zaten devam eder. Uçaklar malum. Hep geliri düşük olan göç etmiyor. Antalya’ya tatile gidecek bir aile 2 uçak değiştirmek zorunda. Üniversitelerimiz yerelleşti dışarıdan öğrenci azaldı. Yakında Ermenistan sınırı açılır biz yine ticaret yapamayız. Kış turizmi diyoruz hala dağa ev yapıyoruz semt kuruyoruz. İnsanlarımız fakir ve talep kısıtlı. Sorun çok
Göç büyük sorun bu gidişle nüfusumuz daha azalacaktır. 10 sene oldu hızlıntrennsözü verileli. Söylemez barajı tam 30 sene oldu haka daha yapılacak. Bu memleket daha ne yapsın bilmiyorum. Verilen vaatlerin hiçbiri tutulmuyor. Sekmen bey dadskent tramvayı söz bereli 2 dönem oldu nerde tramvay yok. Hadi iyi iftarlar
Burada hata malesef yöneticilerindir. Erzurum gibi eksi 30 larda bu şehirde tam 8 milyon doları sera diye topraga gömdünüz 2 kilo domates için. Halbuki o 8 milyon dolarla tam 3000 tane büyükbaş hayvan alınsaydı Erzurum şimdi doğunun et süt ambarı olurdu. Her aklıma eseni yapmak marifet değil mantıklı olanı yapmak marifettir. Hadi bir belediye başkanı bunu akıl edemedi para veren kurum da mı akıl etmedi valimne yapıyorsun demedi. Bu şehirde yapılmadı gereken sadece hayvancılıktır hayvancılığa dayalı sanayidir et süt kaşar pastırma sucuk kavurma vb vb fabrikalarıdır. Yazın Çukurova’da kışlık mont satmak ne kadar mantıksız ise Erzurum’da da sera işi domates ili o kadar mantıksızdır. Boş hayallerle bir şehri mahvettiniz.
Çıkın bir sokağa yollar delik deşik. Resmen yol yok İstanbul kapı civarı nedşr askerlik binası yolu nedir inanın köy yolu daha iyi. Resmen rezillik pislik içinde. Mng önüne atılan asfalt kılı çıkaramadı delik deşik. Belediye yok hükmünde işi gücü arsa rant inşaat para ihale. Ayıp günahtır. 5 milletvekili bar ama toplasan 1 tane etmiyor. Kimdir bunlar isimleri bile belli değil resmen seyirci veya misafir gibi davranıyorlar. Sanayi yolu nedir öyle ortadan 2 ye yarılmış Hendek olmuş. Acaba Erzurum’u gözden mi çıkardınız veya birisine mi verdiniz nedşr hiç böyle olmamıştı. Orduevini yıktınız askeriyeyi yıktınız askere düşmansınız öğretmene düşmansınız. Yeşile düşmansınız. İşiniz gücünüz Apo’yu hapisten çıkarmak Demirtaş’ı tahliye etmek vatanı batırmak . 40 bin asker polis öğretmen sivil vatandaş niye öldü ne hakla apoya bildiri okutuyorsunuz medet umuyorsunuz. Bu devlet bu millet sizi bunun için mi seçti.
Hükümetin umurunda değil Erzurumlu. 2 milyonu aştığı söylenen nüfusuyla bir yığından öteye gidememiş bir kent. Bugün çıkın sokağa Erzurum'daki Erzurumluların gündemi Ekrem İmamoğlu. İstanbul'un sorunlarını konuşarak akşam eden bir şehire Allah aşkına kim ne yapabilir? 2 milyon Erzurumlu hiçbir yerde ağzını açmaz derdini anlatmaz bu insanları kimse ciddiye alır mı? Dün bakan geldi bu şehre Kasım ayından beridir çok sert bir kış yaşadığımızı kim söyledi? Ne Erzurumlular ne bugüne kadar bu şehri yönetenler bu şehri sevmedi. Tüm hükümetlerde İstanbul aşkı var ve İstanbul'a hizmet ediyorlar. O yüzden şaşırmamak gerekir. Erzurumlu söylemez sadece söylenir. Bu ülkenin en pısırık ve en sünepe insanları da maalesef Erzurumlulardır.
