Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Recep Akdağ Kardelen TVde gençlerle canlı yayında bir araya geldi.
İhlas Haber Ajansı Bölge Müdürü Ayhan Türkez ve Prof. Dr. Mevlüt Özbenin sorularıyla katkı sağladığı, Moderatörlüğünü Kardelen TV spikeri Duygu Şahinin yaptığı Gündem Özel programında 24 Haziran seçimlerinin nabzı tutuldu.
Prof. Dr. Akdağ kardelen stüdyosunda gençlerle bir araya geldi. Programda spor, siyaset, Ak partinin gençlere vaatleri ve terörle mücadele gibi bir çok başlık konuşuldu.
Gençlerden biri içeride olan HDP adayı Selahattin Demirtaşın tahliyesini sordu, Akdağ, Bu kararı yargı verecektir dedi. HDPnin çukur siyaseti yürüttüğünü hatırlatan Akdağ, konuşmasında Kürt vatandaşların zulüm gördüğünü belirtti. Prof. Akdağ, Kürtlere bir zulüm varsa ki var. Bu zulüm PKK tarafından yapıldı, yapılıyor. Pkknın siyasi maşası olan, taşeronu olan HDP tarafından Demirtaş tarafından yapılıyor. Çukur siyaseti güttükleri zaman, Şırnakın, Yüksekovanın, Nusaybinin insanlarını orada kürt kardeşlerimiz yaşıyor genellikle Esir gibi tutan, evlerinden çıkmalarına müsaade etmeyen, evlerini barklarını başlarına yıkan bu zalimler değil miydi? Bu ahlaksızlar, bu şerefsizler değil miydi? diye konuştu.
Erzurumlu bir aileden örnek veren Başbakan Yardımcısı Akdağ, Artık bir mezraya gidipte, gecenin bir yarısında kapıyı çalıp, kapıyı tekmeleyip, namuslu biçimde yaşayan vatandaşlarımıza baskı yapma şansları kalktı. Bakın bana bunu birinci ağızdan anlattı. Erzurumda ki ilçede bir kardeşimiz Mezradaydım dedi. Bundan birkaç sene önce. Pkknın oralarda baskı yapabildiği dönemler kapım çalındı. İçeride oğlum var, kızım var, karım var. İki silahlı PKKlı geldiler. Yemek istediler. Yaptı eşim. Yatak istediler serdik. Korkuyorum dedi. Namusuma dokunurlar diye banyo istediler. Banyolarını sıcak sularını hazırladık. Sabah gittiklerinde Allaha o kadar şükrettim ki. Çünkü o kız çocuğunu alıp yanlarına dağa götürebilirlerdi. Götürdüler de. dedi.
Eğitim öğretimde ilköğretim ve ortaöğretim odaklı düşünülmemesi gerektiğini vurgulayan Akdağ, Üniversite eğitimine odaklanmamız gerektiğine inanıyorum. Konu genç olunca; kronikleşmiş sorun kavramını kullanmak belki de çok doğru değil. Çünkü sorun sürekli olarak değişebilir. Ama kanaatimce, sürekli bir şey arayacaksak şöyle düşünüyorum, gençlerin analitik kabiliyetlerini geliştirecek bir eğitim modeline ulaşmamız gerektiğine inanıyorum. Biz Türkiyede milli eğitimi konuşurken, daha çok ilköğretim ve ortaöğretime odaklanıyoruz. Ama doğrusu ben kısa vadede üniversite eğitimine daha çok odaklanmamız gerektiğine inanıyorum. Kısa vadede eğitimin her anı çok önemlidir. Ancak önümüzdeki ekonomik problemleri aşmak ya da istihdam açısından Türkiyeyi orta gelir tuzağından kurtarmak için yüksek teknolojik özelliği olan ürünleri üretmen ve bunları dünyaya satmak açısından düşündüğünüzde; üniversite eğitimi çok önemli. Üniversiteler konusunda çok bir mesafe aldık. Üniversitelerimizin sayısı ciddi ölçüde artırdık. Üniversitelerimizde bizim dönemimizdeki faşizan baskılar yok. İşte buradaki başörtülü kardeşlerimizin üniversiteye gitme şansı yoktu mesela. Benim eşim ilahiyat fakültesi 2. Sınıfta başını açmaya zorlandığı için bırakmak zorunda kaldı. Üniversiteyi Türkiyede okuyamadı. diye konuştu(iha)