FETÖ'nün 17/25 Aralık darbe girişiminin üzerinden tam 4 yıl geçti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlı duruşuyla yurt içinde bertaraf edilen darbe girişimi bugün ABD'de devam eden kumpas davasıyla sürdürülmek isteniyor.
17/25 Aralık, darbe girişimi, eğitim, siyaset, mülkiye, askeriye, emniyet ve yargı olmak üzere devletin bütün kılcal damarlarına sızan FETÖ'nün hükûmete yönelik ikinci darbe girişimi olarak tarihe geçti. FETÖ'nin hükûmete yönelik ilk darbe girişimi 7 Şubat 2012 tarihinde yaşandı. FETÖ'cü özel yetkili savcı Sadrettin Sarıkaya, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı ifade vermeye çağırdı. Amacı Fidan üzerinden o dönem Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan'dı. Başbakan Erdoğan, Fidan'ın ifade vermesine izin vermeyerek kendisine yönelme riski bulunan girişimi bertaraf etti. Erdoğan bu süreçten sonra FETÖ'nün eleman ve gelir sağladığı ilk alanlardan olan dershanelerin kapatılmasına karar verdi. Dershanelerin kapanma süreci 2013 Kasım ayında başladı ve söz konusu kanun 14 Mart'ta yürürlüğe girdi.
Dershanelerin kapanma sürecine girmesiyle birlikte büyük bir yara alan FETÖ, kendisine en büyük tehdit olarak gördüğü AK Parti Hükûmetini devirmek için ilk kapsamlı girişimi olan 17/25 Aralık darbe girişimini başlattı. 17 Aralık'ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 3 soruşturmada, iş adamı, bürokrat ve memurların da bulunduğu çok sayıda kişiye yönelik operasyonla başladı. Operasyon kapsamında 66 kişi gözaltına alınırken, 14 kişi tutuklandı. 17 Aralık'tan 8 gün sonra 25 Aralık'ta FETÖ soruşturmaları kapsamında meslekten ihraç edilen ve hâlen firari olarak aranan özel yetkili savcı Muammer Akkaş, aralarında o dönemde Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da olduğu 96 kişi hakkında gözaltı kararı aldırdı. 17 Aralık operasyonunda görev alan FETÖ'cü polislerin yerine atanan polisler, kumpasa alet olmayarak gözaltı kararlarını uygulamadı ve sonrasında FETÖ ile mücadeleye hız verildi.
İlk olarak, FETÖ'nün kumpasçı savcıları görevden alındı. Daha sonra 2010'daki Anayasa değişikliğinin ardından FETÖ'cülerin eline geçtiği değerlendirilen HSYK'nın yapısının değiştirilmesi için çalışma başlatıldı. HSYK'nın yapısını değiştiren kanun, 27 Şubat 2014'te yürürlüğe girdi. HSYK'da Genel Sekreter ve Genel Sekreter yardımcılarının da arasında bulunduğu birçok personelin görevleri sona erdi. Daha sonra çıkarılan kararnamelerle kritik yerleri tutan FETÖ'cü hakim ve savcıların görev yerleri değiştirildi. Demokratikleşme paketinin yürürlüğe girdiği mart ayında, özel yetkili mahkemeler kaldırılarak FETÖ'nün ilk kapsamlı darbe girişimi olan 17/25 Aralık bertaraf edildi.
17/25 Aralık darbe girişimiyle başarılı olamayan FETÖ, 3 yıl sonra bu defa TSK içerisindeki unsurlarıyla 15 Temmuz'da darbe girişiminde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararlı duruşu ve halkın meydanlara inerek tankların yolunu kesmesiyle bu darbe girişimi de akamete uğratıldı. 15 Temmuz'un ardından hükûmet terörle daha kapsamlı mücadele için OHAL ilan etti ve sonrasında çıkarılan KHK'larla kapsamlı bir temizlik başladı. Bir yıl içerisinde asker, polis, öğretmen, savcı, hakim başta olmak üzere devletin kılcal damarlarına sızmış 100 binden fazla FETÖ'cü kamudan atıldı. FETÖ'nün beli bir daha ayağa kalmayacak şekilde kırıldı.
Yurt içinde artık toparlanamayacak duruma gelen FETÖ bu defa yurt dışında kendisini kullanan güçlerle işbirliği yoluna gitti ve 17/25 Aralık darbe girişiminin devamı nitelinde bir kumpas davası ABD'de görülmeye başlandı. Zarrab davası olarak başlayan ancak Hakan Atilla davasına dönen davanın, ilk günden itibaren 17/25 Aralığın devamı olduğu ortaya çıktı. Belgeleri götürdüğünü ve FBI'dan para aldığını itiraf eden eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz'ın FETÖ'den 17 ay ceza evinde yattığı, sözde delil olarak sunulan tapelerin de 17/25 Aralık sürecinde kanunsuz elde edilen montajlı tapeler olduğu görüldü. Yine kumpas davasına sahte belgeler taşıyan ve tanık olan eski CHP Milletvekili Aykan Erdemir'in FETÖ'cü isimlerle bağlantısı ortaya çıkarken, bir diğer tanık olan ve davada bilirkişilik yapan Bankalar Yeminli Murakıbı Osman Zeki Canıtez'in FETÖ'nün şifreli haberleşme programı ByLock kullanıcısı olduğu, 17/25 Aralık darbe girişimi sırasında da firari eski savcı Celal Kara tarafından bilirkişi olarak atandığı ortaya çıktı. Her iki isim için de "devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme amacı dışında kullanma, hile ile alma çalma'' suçundan yakalama kararı çıkarıldı. İranlı Zarrab, kendini kurtarmak için eski bakanları ve Türkiye'yi suçladı. Ancak, yalanları deşifre edilince kumpas yine çöktü!
Kaynak: Türkiye gazetesi