GÜNDEMHaber Girişi : 04 Aralık 2017 08:04

FETÖ'nün ekonomik yapılanması

FETÖ'nün ekonomik yapılanması
Polis Akademisi'nce düzenlenen 'Yeni Nesil Terör Örgütü: FETÖ'nün Analizi' başlıklı çalıştayın sonuç raporu yayımlandı. O raporun içeriği her gün bölüm bölüm Gazeteniz Palandöken'de...
ÖRGÜTLE İLGİLİ YAPILAN değerlendirmeler genellikle dinî bir cemaat olduğu iddiasından hareket etmektedir. Bununla birlikte örgütün kırk yıllık geçmişi incelendiğinde örgütlenmesini ve kadrolaşmasını tamamlamış ve eylem aşamasına geçmiş bir terör örgütü ortaya çıkmaktadır. Bütün terör örgütleri eylemlerinin maliyetlerini karşılamak, üyelerine maddî imkânlar sunmak ve kara propaganda yapmak için güçlü bir ekonomik yapıya ihtiyaç duymaktadır. FETÖ de diğer terör örgütleri gibi eylemlerini ve hedeflerini gerçekleştirmek için maddî güç arayışına girdiği ve bu doğrultuda büyük bir ekonomik güce sahip olduğu görülmektedir. 
FETÖ uzun yıllar boyunca meşru bir yapılanma kisvesi altında büyük bir ticari ağ kurmayı başarmıştır. Klasik iktisat anlayışına göre ticarî ilişkiler arz ve talebin kesiştiği noktada ortaya çıkmaktadır. Arz ve talebin oluşması ise iki farklı şekilde gerçekleşir: İlk yöntem arzın oluşturulması ve oluşturulan bu arza talep aranmasıyla başlanır. Bu aynı zamanda zor olan yöntemdir. İlk olarak ortaya bir ürün koyulur ve ihtiyaç sahibinin bu ürünü satın alması beklenir. İkinci yöntemse önce talebi belirleyip bu talebe uygun arzın oluşturulmasıdır. Bu yöntem daha kolaydır ve daha başarılı sonuçlar vermektedir. 
FETÖ örneğine bakıldığında örgütün dünyadaki büyük şirketlerin uyguladığı yöntemi ve stratejiyi takip ettiği görülmektedir. Bu yöntem talebe uygun arz oluşturma yöntemidir. Bu arz oluşturulurken de çekirdek yapı hariç arzın esnekliğinin oldukça fazla olduğunu görülmektedir. 
Talep değişim gösterdikçe arz da buna uyum göstermektedir. Bu örgütün dünya üzerinde bu kadar gelişebilmesini sağlayan temel unsurun bu yöntem olduğu düşünülmektedir. 
Buradaki ''talep nedir?'', ''arz neye göre oluşturulmuştur?'' diye bakıldığı zaman yapıyla bağlantılı olanların bu yapıdan ne beklediklerine ve bu yapıyı ne olarak gördüklerine dikkat etmek gerekmektedir. FETÖ ile bağlantılı olan kişilerin bir kısmının bu yapıyı bir sivil toplum hareketi olarak gördüğü bilinen bir gerçektir. Söz konusu kişilerin bu yapıyı fakirlikle ve eğitimsizlikle mücadele eden ve aynı zamanda yardım yapabilecekleri bir organizasyon olarak görmektedirler. Bunu biraz daha ileri götürdüğümüzde FETÖ yapılanmasının aynı zamanda tıpkı ekonomik bir iş birliği teşkilatı gibi teşekkül ettiği anlaşılmaktadır. Ticaretle uğraşan birçok iş adamının bu yapıyı ticarî manada hayatta kalabilmenin, iş yapabilmenin ve rekabet edebilmenin bir yolu olarak kabul ettikleri de düşünülmektedir. 
Bununla birlikte FETÖ'nün ticari boyutu örgütün yumuşak karnını da teşkil etmektedir. Örgüte psikolojik sebeplerle bağlanan kişilerin oluşturduğu yapı örgütün çekirdeğini ve belki de en sert yerini oluşturmaktadır. Örgüte bu duygularla bağlanan kişilerin örgütle olan bu bağını koparmak oldukça zordur, çünkü burası kırıldığı zaman kişi cenneti ve sonsuzluğu kaybettiğini düşünmektedir. FETÖ'yü bir sivil toplum kuruluşu ya da ticaret unsuru olarak gören topluluğun bağlarını koparması ise çok daha kolay gerçekleştirilebilir. 
Bu durumda elimizde iki grup kalmaktadır: Birincisi, bu örgüte bu dünyadaki ve ölümden sonraki hayatını adayan kişiler (örneğin örgüte bağlı ve sadık kalarak cenneti garantilemek); ikincisi ise, örgüte birinci grupta yer alanların motivasyonlarıyla bağlanmasalar da örgütün suç ortağı olan kişilerdir. Bu kişiler aynı zamanda ayrıldıkları zaman ifşa olma durumları söz konusu olan kişilerdir. Bu iki grup da hala örgütle beraber hareket etmektedir. 
Bu iki aşamada dini referanslara dayanarak örgütte yer alan grupla mücadelede Diyanet İşleri Başkanlığı'na büyük sorumluluk düşmektedir. Çünkü bu durumun dini alanla ilgili cehaletten kaynaklandığı görülmektedir. 
İkinci grupta yer alan kişilerin bürokraside yoğun olduğu yerlere bakıldığı zaman, daha çok maddi kaynakların kullanımının söz konusu olduğu yerlerle karşılaşılmaktadır. Bu pozisyonlara personel alımı yapılırken sözde-sınavlar yapılmış ve örgüt kendi çıkarları doğrultusunda hazırladığı mevzuat hükümlerine dayanarak bu sınavları kısa süre sonra imha etmiştir. 
FETÖ'nün ekonomik yapılanması, örgüte bağlı şirketler ile kamu kaynaklarının örgüt birimlerine aktarılması şeklinde meydana gelmiştir. Özellikle 2005 yılından sonra birçok şirketin bilişim meselesine önem vermeye başladığı görülmektedir. Ve yine şirketlerin büyük kısmı bilişime kaynak aktarmışlardır. Bilişim alanındaki şirketlere baktığımızda tüm şirketlerin FETÖ ile bağlantılı şirketler olduğunu görülmektedir. Bu da FETÖ'ye bir kaynak aktarımını ortaya koymaktadır. Tüm bilgi ve belgeler bilgisayar ortamında kaydedildiği için bu belgeler örgütün eline geçmiş ve bu bilgiler vergi incelemelerinde kullanılmıştır. 
Örgüt, halk tarafında fazla bir taban bulmayan fakat ağırlıklı olarak kamu kaynaklarıyla beslenen bir yapıdır. Bu sebeple, FETÖ'nün, geçmişte devletin kaynak tahsisatı yapan bütün finans mekanizmalarını kontrol ettiği görülmüştür. Bu mekanizmalar içerisinde TÜBİTAK, KOSGEB, Ulusal Ajans, SODES ve KÖYDES gibi kurumlar ve destekler yer almaktadır. Toplumda oluşturulan hizmet algısı ile de gönüllü ve gönülsüz toplanan himmetler de örgütün finans kaynaklarını oluşturmaktadır. 
FETÖ'nün etkisini yok etmek için örgütün parasal kaynaklara ulaşmasını engellemek büyük önem taşımaktadır. Güvenlik bürokrasisine yönelik çalışmalar önemli olmakla birlikte ekonomi birimlerinin ihmal edilmemesi gerekmektedir. Örgütün parasal kaynakları kurutulmadığı sürece yapılanlar yeterli düzeyde etkili olmayacaktır. 
Örgütün ekonomik işlerini yürüten alt kademelerdeki kişilerle mücadele edilmekle birlikte üst yapının faaliyetlerine devam ettiği görülmektedir. Bürokrasi klasik yöntemlerle bu mücadeleyi sürdürdüğü için FETÖ'ye bağlı şirketlerde yapılan incelemelerden fazla bir şey elde edilememektedir. Örneğin, Koza İpek ile ilgili MASAK ve Maliye Bakanlığının incelemelerinde hiçbir şey elde edilememiştir. Ayrıca, 15 Temmuz yaşandıktan bir ay sonra çıkan vergi affı ile FETÖ şirketlerinin geçmişe dönük 5 yıllık faaliyetlerinin üstü kapatılmıştır. Darbe girişimi olduktan sonra vergi affı ''vergi barışı'' olarak çıkarıldı ve tam tespitler yapılmadan sicil affı ile FETÖ kuruluşlarının hepsi vergilerinden kurtulmuş oldu. Şu anda geriye dönük FETÖ yapılanması ile ilgili hiçbir şirket ile ilgili vergi incelemesi yapılamamaktadır. Ekonomik anlamda bir ceza verme olanağı ortadan kalkmış oldu. Adli anlamda ceza verebilmek için de yargılama sürecinin başlaması gerekmektedir. Tüm bu örneklere karşın, MASAK'ın raporlarında FETÖ ile ilgili şirketlerin işlemleri hukuki görünse bile arka planda vergi kaçakçılığı, örgüte finans ve kara para aklama olduğu ortaya çıkmıştır. Bu yüzden de bürokraside, güvenlik teşkilatında ve hukuki alanda uzmanlaşmaya önem verilmelidir. Geçmişte mahkemelere gönderilen yanlış bilgi ve belgelerin örgütle mücadeleyi zaafa uğrattığı bilinmektedir. 
FETÖ'nün ekonomik yapılanmasına bakıldığında en yoğun çalışmanın eğitim sisteminde olduğu görülmektedir. 2013 yılında yapılan bir değişiklikle farklı fakültelerden mezun olan kişilerin vergi müfettişi olmasının önü açılmıştır. Bu yönetmelik hala yürürlüktedir. Örgütün en büyük gelir kaynaklarının başında bağış ve yardımlar yer aldığı için bu konuda bir düzenleme yapılması önemlidir. Bu bağış ve yardımlar vergi matrahından da düşürüldüğü için devletin çok büyük bir vergi kaybı da oluşmaktadır. Örgütün Türkiye'nin bir yıllık ihracat rakamı kadar geliri olduğu düşünüldüğünde vergi mevzuatı dâhil tüm değişikliklerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ayrıca finansal, ticari, adli konuların tümünü kapsayacak bir kurul kurulmalıdır.

Etiketler : fetö
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.