Bir kaç gün öncesine kadar, FETÖ'cülerin duruma göre, CHP ya da İYİ Parti'ye oy verecekleri, böylelikle Erdoğan'dan "intikam" alacakları söyleniyor, bu karar da fısıltı gazetesi yoluyla bütün FETÖ sevicilere "tebliğ" ediliyordu!
Sanki yeni bir "kıyam"mış gibi!
Halbuki FETÖ'cüler de FETÖ muhipleri de zaten geçen Haziran ve Kasım seçimlerinde alenen CHP'ye çalışmışlar, hatta kapı kapı dolaşarak, "Eliniz CHP'ye oy vermeye gitmiyorsa Tayyip'e vermeyin, o da yeter" demişlerdi!
Zahir, CHP kesmemiş olacak ki...
Şimdi yeni bir "yol"a girmişler:
"Bu seçimde, ne CHP, ne de İYİ Parti. Bu seçimde blok halde HDP'ye verelim. Çünkü bu sayede, HDP hem barajı çok rahatlıkla geçer, hem de çıkaracağı her milletvekili AKP'den gitmiş olur!"
FETÖ'cüler ve FETÖ sevicilerin geldikleri son durak bu...
Elli senedir Amerika'yla aynı yatakta oynaşıp duran FETÖ için , bugün şeytanla ya da PKK'nın sivil ayağı HDP'yle aynı çuvala girmek kir midir ki...
Değil elbette...
Çünkü, onların ihanet ve günahtan örülü amentülerine göre, katarlarını menzile erdirecek her yol makbuldür, her ortaklık mübahtır!
Böyle olmasaydı, 15 Temmuz'da kendi ülkelerini bombalayıp, kendi milletinin üstüne kurşun yağdırır mıydı hiç...
Önceki seçimlerden ders almadıkları belli; yoksa niye aynı yanlışta ısrar etsinler ki...
Hesapları şu:
"Doğu ve Güneydoğu'da HDP'ye oy vermeyecek seçmen AK Parti'ye oy veriyor. Bu da AK Parti'nin en azından 40-50 fazladan milletvekili çıkarması demektir. Eğer Kürt seçmeni ikna edip onları AKP'den uzaklaştırırsak üstüne üstlük bizler de fazladan HDP'ye oy verirsek, HDP'nin baraj sorunu tümüyle ortadan kalkar ve AKP bu iki bölgeden istediği sayıda milletvekili alamaz. Böylelikle Cumhurbaşkanlığını Tayyip kazanmış olsa bile AKP, parlamento çoğunluğunu kaybeder."
Son günlerde bazı çevrelerin, "24 Haziran'da Cumhurbaşkanlığını Erdoğan ilk turda kıl payı kazanır ama Meclis'te çoğunluk muhalefetin olur" biçiminde ahkam kesmeleri işte bu sinsi hesabın bir tezahürüdür!
FETÖ'cüler ve FETÖ sevicilerin hasretle bekledikleri tablo şudur:
"AKP, 24 Haziran'da kaybederse yerine gelecek olan kim olursa olsun fark etmez bizim için güneş yeniden doğar. Yeni cumhurbaşkanı ya da Meclis'teki çoğunluk sahibi partiler bize dönük af çıkarır, göreve iadeler başlar, böylelikle eski günlerimize zaman içinde döneriz.Bu sebeple bizi bu hedefe ulaştıracak vasıta ister şeytan olsun, isterse PKK hiç bir mahzuru yoktur."
İnanılır gibi gelmese de, ne yazık ki hakikat bu...
Bu yüzdendir ki 24 Haziran seçimleri asla alalde bir seçim değil.
O gün, iç ve dış düşman bu ülke için yeni bir oyun oynamak istiyor.
Mesele, gerçekten de AK Parti'nin iktidardan düşmesi yahut da Erdoğan'ın gitmesi olsaydı yalnızca, bu hiç de "büyük bir tehlike" olmazdı. Fakat görüyor ve biliyoruz ki
mesele; Türkiye'ye diz çökertmek ve Türkiye'yi bölüp parçalamak planı üzerine kurgulanmış bir senaryodur.
SP'yi, CHP'yle "dava arkadaşı" kılan üst akıl, anlı secde gören insanları da PKK'yla aynı yolun yolcusu ediyor.
Burada hala hangi vicdan sorgusu yapılabilir.
