Öyle ruhsuz ki, sonunda, Avrupa Olimpiyat Komitesi (EOC) duyduğu rahatsızlığı artık yüksek sesle dile getirmiş, bunun üzerine de Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç "acil" toplantı istemiş!
Geçen günlerde EYOF kapsamında alınan en majör karara ise, "Türkiye, güvenli bir ülke değil!" diyen İsviçre ve Avusturya imza atmış oldu!
Sadece İsviçre ve Avusturya değil, başkaları da benzer şekildeki yalan ve kara propagandanın arkasına sığınmaktadır. Çünkü, en başından beri Türkiye'ye şaşı bakmaktadırlar . Öyle ki, 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasının yarattığı hayal kırıklığının artçı şoku hala Batılı kimi ülkelerde devam etmektedir!
Fakat bu gerçek, Türkiye'nin kendine düşen görevi bi hakkın yapıp yapmadığı sorusunu ortadan kaldırmaz.
Kaç defa yazıp çizdiğimizi artık biz de unuttuk. Her seferinde benzer soruları sorduk, muhtemel tehlikelere işaret eden endişelerimizi dile getirdik.
Nafile bir çaba...
Hiç bir sorumuz cevap bulmadı!
Kâğıt üzerinde koordinatör olarak görünen zat, adeta müstemleke valisi edasıyla, nadiren geldiği Erzurum'da üst düzey yöneticilerle toplantı yapıp, kapalı kapılar ardında ahkam kesip gitti!.
O, "işler yolunda, EYOF tam gaz gidiyor" dedikten sonra, muhakkak bir ülke, "Erzurum'a gelmeyeceğiz" biçiminde açıklama yaptı!
Buna rağmen nasıl olduysa oldu, fiyaskodan "abide" yaptılar!
O da, bu şehri yöneten üst düzey yöneticiler de, Erzurum basınını öylesine yok saydılar ve bu şehrin kamuoyunu öylesine küçümsediler ki, sadece kendilerinin (üç beş kişi) bilgi sahibi olmasını her şeyin üstünde gördüler!
Sonuç ortada işte...
Bu müsabaka, onlarca cevap bekleyen soru ve bir dizi endişenin savurduğu bir iklimde yapılacak!
Erzurum'da uluslararası bir yarış olacak ama şehrin haberi yok!
Genel koordinatör biliyor, üst düzey bir iki yönetici biliyor o kadar!
Bu yüzden de gerçekten de "ruhsuz" bir organizasyon...
Niye inadına ve de ısrarla böyle bir politika izleniyor bilmiyorum.
Halbuki ortada 2011 gibi muhteşem bir örnek var.
Erzurum basını Erzurum sivil toplum kuruluşları ve en önemlisi de Erzurum halkı 2011'e öyle bir sahip çıkmış ve öyle bir benimsemişti ki, yarışlardan bir yıl önce başlayarak şehirde düğün bayram havası olmuştu.
EYOF, bu ruhtan da heyecandan da çok uzak!
Basın gelişmeler hakkında bilgi sahibi değil, sivil toplum tamamen dışlanmış, halk ise olup bitenlerden bihaber...
Madem Bakan Bey, acil bir toplantı talep etmiş ve artık gizlenemez boyuta ulaşan sorunları masaya yatırmak istemiş, bari bir de işin bu yanına bir projektör tutsa...
O, kendini müstemleke valisi gibi gören kağıt üzerindeki koordinatöre şu iki şeyi sorsa:
1- Sen, niye süreçteki gelişmeleri şehrin medyası ile paylaşmadın?
2- Bu yarışlar Erzurum'da değil de başka bir şehirde mi yapılacak ki, Erzurum halkı olup biten hiç bir şeyden bilgi sahibi değil?
Umarım Sayın Bakan bu soruları o koordinatöre sorar...
Süreç, şeffaf olmadığı için bir süreden beri şehirde birbirinden çarpıcı iddialar kulaktan kulağa yayılıyor.
Bu müsabakalar için ayrılan bütçenin ciddi bir bölümünün, abuk sabuk işler için kullanıldığından tutunuz da, yarışların iptal edileceğine kadar, daha nice pis koku yayan rivayetler, dalga dalga yayılıp duruyor...
Neyin doğru, neyin yalan olduğunu biz de bilmiyoruz.
Bilmiyoruz; çünkü, EYOF'la ilgili soru cevap şeklinde yapılan hiç bir toplantı olmadı ve bu şehrin medyası hiç bir gün bilgilendirilmedi.
Birileri ısrarla gizemli bir ortam yaratıp, kapalı kapılar ardında sanki karanlık işler çevriliyormuş gibi esrarlı bir hava yayıp durdu.
İşte böyle bir atmosferde bu şehirde, sadece adını bildiğimiz ama muhtevasından bi haber olduğumuz EYOF denilen bir şey yapılacak!
Neyse ki, yarışlar olup bittikten sonra iki paragraflık yazılı bir açıklama yayınlarlar ve biz de bu sayede Erzurum'da uluslararası bir yarış yapıldığını öğreniriz!
Netice olarak, Erzurum'u bu denli hafife alan ve bu şehrin medyasını ve sivil toplumunu yok sayan aklı evvellere diyecek sözümüz şudur:
Siz bu akılla giderseniz, en fazla kendinizi kandırırsınız!