Eteğindeki taşı dökmek; insanın içinde sakladığı ne kadar bilgi, kin, nefret ve sır olabilecek şey varsa dışarı vurması, gerçek niyetini belli etmesi, bütün bildiklerini açıklaması, içinde ne varsa kusması anlamını içermektedir.
İlkel ve gelişmemiş topluluklarda kavga elbette ahlak, hukuka dayanarak değil kaba
güce dayanarak yapılmaktadır. Köylerde ise kavgayı ayırt eden toplumun gözünde saygın bir insan varsa; Eteğinizdeki taşları dökmek için daha ne kadar
bekleyeceksin? Herkes eteğindeki taşları döksün bakayım; barışın! derdi.
Uzun yıllar siyasetteki kavgalara bakıyoruz; her ne kadar taşlı ve sopalı değilse de
erdemli, adil ve hukuki de olmadı. Eteğinizdeki taşları dökün, daha ne kadar bekleyeceksiniz, Herkes eteğindeki taşları döksün bakayım; barışın diyen birisi olmadı.
Halk da siyasilerin çekişmelerinde barıştırıcı ve adil olmadı. Bu nedenle Türk
siyaset geleneğinin mirası bizlere çok kötü bir miras oldu. Ve bu miras hala yaşamaktadır ve halk tarafından da yaşatılmaktadır.
Köydeki kavganın yine de bir barıştırıcısı vardı, ancak siyasetin barıştırıcısı olmadığı için siyasi kavgalar yüzünden ülke özellikle de gençler çok zarar gördü. İdeolojik ve siyasi kavgalar zihinlerimizi ve düşünme yeteneğimizi kirlendirdi. Kimse eteğindeki taşı dökmek de istemedi. Ancak eğer birisi siyasi gruptan kopunca ya da dışlanınca eteğindeki taşı o zaman döktü. Dökülen taşlar da değer bulmadı. Hemen karşı saldırıya geçilerek; kemik yalayıcı, ihanetçi, trenden inen binemez, o zaten adam mıydı gibi sözlerle susturuldu ve aşağılandı.
Ülkemizin en acılı deprem günlerinde bile hayır kurumlarında olup bitenleri görünce
ve siyasi çekişmelere bakınca iyice umutsuzluğa kapılıyoruz. Deprem bölgesine
sen gittin, ben gittim kavgası yerine iktidarıyla, muhalefetiyle deprem yerine
beraber gidilseydi daha iyi olmaz mıydı?
Acıda, sevinçte birlik içinde olunmayacaksa ne zaman beraber olunacak. Şehit
cenazelerinde bile beraber olamayan siyaset anlayışı hangi davranışlarıyla bizlere
örnek olacaktır. Kutuplaştırarak, bölerek, ötekileştirerek nereye kadar gidilecek.
Sözlerinizle değil, erdemli davranışlarınızla örnek olacak bir siyasetçi istiyoruz.
Dostumun birisi Orta Amerika devletlerinden Kosta Rika devletinin siyasetteki başarısı ile ilgili bir yazı gönderdi. Gıpta ile okudum. Devlet başkanlarından birisi, ülkesini sömürgeci ve emperyalist ülkelerin kıskacından kurtarması, hukuksuzluğa ve yoksulluğa son vermesi için şu soruyu sormuş:
Bir dakika, biz aptal mıyız? Bu soruya
- Akıllı bir varlığız ve elbette aptal değiliz cevabını vererek ülkesini ekonomik,
eğitim ve hukuk alanlarında en üst sıralara çıkarmış. Biz de sorunlarımızı neden erdemli, adil ve hukuka dayalı bir yolla çözmeyelim.
Dünyada olup bitenlere bir de bu gözle bakalım.