Minikler, Yıldızlar, Ümitler, Gençler, Büyükler (Bay-Bayan) Ju Jitsu Türkiye Şampiyonası 13-14-15-16 Ağustos'ta Çankırı Karatekin Ünversitesi Kapalı Spor Salonu'nda yapılacak.
Aylardır bu müsabakaya hazırlandıklarını dile getiren antrenör Yasin Yeşiltepe,"Eski milli judocuyum ve bu branşta aktif antrenörlük yapmaktayım. Ju Jitsu ülkemizde henüz yeni tanınmakta olan bir spor dalı. Şehrimizi minik yıldız ümit genç ve büyükler olmak üzere toplamda 15 sporcu ile temsil edeceğiz. Kısacası madalya avına çıkıyoruz. Erzurum'da bu sporu aktif olarak yapan ilk ve tek antrenörüm bunun yanında Ju jitsu branşının il temsilcisiyim. Çankırı'da düzenlenen turnuvada sporcularıma güvenim sonsuz. Çünkü çok genç bir ekibiz yaşları 6 ile 15 yaş arası toplam 120 sporcum bulunmakta ve gençlik spor kulubünde lisansları olmasına karşın gençlik spor müdürlüğümüz çocuklara hiç bir şekilde destek olmuyor tesislerini kullanmamıza izin vermiyor. Dağ tepe demeden bulduğumuz her yerde antremanlarımızı yapmaya çalışıyoruz. Ancak yılmak yok parolamız şu, eşorfmansız gidip madalyalarla döneceğiz."dedi.
JİU JİTSU NEDİR?
Bu geleneksel savunma sanatı samurayların silahlarını kullanamadıkları zaman baş vurdukları tekniklerden oluşmuştur.
Feodal Japonya'da bunun gibi savunma sanatlarının 'Yawara', 'daito-ryu', 'katori-ryu' veya 'takeno-uchi-ryu' öncüleri vardı. Jiu Jitsu ismi Tokugava Ära'dan itibaren anılmaya başlandı.
Çinli Tsin-Gembin 1660 yılında Japonya'ya geldi ve daha sonra Jiu Jitsu olarak anılacak olan savunma sanatını öğretmeye başladı.
Japon hekim A. Yoshitoki Çin'de silahsız mücadele sanatını öğrendi ve anladı ki, tekniklerin etkili yapılabilmesi için hatırı sayılır bir vücut gücüne sahip olmak gerekir. Bir kış günü Japonya'ya döndüğünde, yoğun kar yağışı altında bir çam ve bir sögüt ağacı gördü. Çam ağacının hareketsiz dalları kar yükünün altında kırılırken, söğüt dallarını yumuşakça eğiyor ve yükün altından zarar görmeden kalkıyordu. Bu olay hekimi çok etkiledi ve Yoshitokisan'in aklına; daha az güç kullanılarak, hareketleri yumuşatılarak kazanılan bir dövüş sistemini geliştirmek geldi.
Bu müsahededen sonra Tsukushi'deki Tennango Tapınağı'na döndü ve orada kendi Anatomi bilgilerinden de yararlanarak 103 yakalama hareketi ortaya çıkardı. Onun sistemi 'Yoshin-ryu' (Söğütkalbi Okulu) olarak adlandırıldı.
Japon savunma sanatı 20. yüzyılda 'Jiu Jitsu' adı altında dünyaca üne kavuştu. 'Jiu' yumuşak, ince, mülayim, 'Jitsu' sanat anlamına gelir. Jiu Jitsu bir saldırının, anatomik bilgi ve fizikteki kaldıraç sistemi prensibi kullanilarak bertaraf edilmesi ilkesini içerir.
Jiu Jitsu, 1905'te Erich Rahn tarafından Almanya'ya getirildi. Rahn 1906'da Berlin'de ilk Jiu Jitsu okuluna açtı. (Bu okul hala faaliyettedir)
1950 yılında iki Japon kruvazörü bir donanma ziyareti için Kiel şehrine geldi. Bu fırsat Jiu Jitsu savunma sanatını ileriye götürdü. Zamanın Keiser'i II. Wilhelm müttefiklerinin sanatlarından etkilenip, Berlin'deki askeri spor okulu için bir Jiu Jitsu hocası istihdam edilmesini emretti.
1922'de Alfred Rhode ve Max Hoppe hocaları Erich Rahn'in insiyatifi ile Frankfurt/Main ve Berlin'de ilk Jiu Jitsu kulüplerini kurdular. 1924'te 'Reichverband für Jiu Jitsu" Jiu Jitsu imparatorluk federasyonu. İlk ferdi şampiyona (daha önce de karşılaşmalar yapılıyor idi.) 1926'da Köln'de yapıldı. 1930'a geldiğimizde Almanya'da yüzün üzerinde çalışma yeri vardı.
Jiu Jitsu bugün harp halinde (veya acil durumda) nasıl hareket edileceğini öğreten müsabakasız ruh ve vücut idmanıdır. Jiu Jitsu'da atış, kırış ve 'rakibi' bir yerden bir yere nakletme teknikleri çalışılır. Bunun dışında Anatomik noktalara uygulanan atemi adı verilen vuruş teknikleri de mevcuttur.
Modern Jiu Jitsu kişiye kendini savunma yanında sabır, karşısındaki kişiye davranışta incelik ve harp halinde (veya acil durumlarda) gerekli olan kendine güveni temin eder. Klasik Jiu Jitsu'dan 19. yüzyılın sonlarında bir müsabaka sporu olan Ju-do doğmustur.