Başlığı görünce muhtemelen Orkun Çizmeli, Nurullah Pala ve Naci Ergen hemen dikkat kesilecekler:
Ne o Mehmet ağabeyi bizim alanımıza mı dalıyor? Siyaset yazmak kesmedi şimdi de futbol mu yazıyor?
Yok, hayır böyle bir niyetim yok; sevgili meslektaşlarım…
Bendeniz ihtisasa ve istidada saygı duyan bir kişiyim.
Erzurum’da futbol analizi sizden sorulur.
Yazının başlığı Erzurumspor, ama konusu futbol değil.
Geçmişte birkaç defa daha yazmıştım; bir kez daha yazıyorum.
Ahmet Dal…
Resmi adıyla, Erzurumspor Futbol Kulübü’nün başkanı…
Aynı zamanda Büyükşehir Belediyesi’nde basın daire başkanı.
Değerli eşi hanımefendi ve çocukları ne düşünüyor yahut da bu durumdan memnunlar mı değiller mi bilemem…
Bir eş ve baba düşünün ki, neredeyse tüm vaktini, enerjisini, sevincini ve üzüntüsünü yalnızca bir noktaya toplamış.
O nokta da Erzurumspor.
Kıymetli kardeşim Ahmet acaba kendi kendine soruyor mudur?
“Mehmet Sekmen başkanım beni niye bu girdabın içine attı” diye…
Peşinen şu hususun altını çizeyim sonra da söyleyeceklerimi sıralayayım:
Belki de dünyanın en zor işlerinden biri, ekonomisi çok zayıf olan bir şehirde futbol kulübü başkanlığı yapmaktır.
Tamam; hoş kimseyi kanun zoruyla cebren başkan etmiyorlar, ama bir de hatır meselesi var, memleket sevgisi var, hizmet etmenin verdiği mutluluk var.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ve verdiği o inanılmaz maddi-manevi destek olmasa, doğrusu değil Ahmet Dal, kim olursa olsun bu yükün altından kalkamaz.
Erzurumspor bugün bu ligde üstelik de liste başlarında mücadele ediyorsa, bunda yükün en ağırı Sekmen’de sonra da Ahmet Dal’ın omuzlarındadır.
Erzurumspor çok sıkıntılı süreçlerden geçti.
Bir tarihte kapısına kilit vurulacak hallere düşmüştü.
Gün geldi yasal zorunluluk yüzünden futbolcu transferi yapamadı.
Çoğu maçını dışarıda oynadı. Çünkü mevcut stadyum elverişli değildi.
Para olmadığı için yıldız futbolcu alamadı, mevcut isimlerle düşe kalka yoluna devam etti.
Küme düşme tehlikesi de atlattı, lig birincisi de oldu.
Bugünlerde ise, üçüncü sırada… Hani zorlasa şampiyonluğa oynayacak.
Ahmet Dal, tıpkı kötü gün dostu gibi hep takımının yanında oldu, arkasında durdu.
Başarı ve sevinçlerde de hep kenarda durmayı, uzaktan izlemeyi tercih etti.
Ahmet Dal, alışılagelmiş başkanlardan çok farklı.
Yani zengin bir işadamı değil.
Ve fakat Ahmet başkan da başka meziyetlere sahip…
Her şeyden önce çok çalışkan…
Mazeret yerine çözüm odaklı…
Nasıl ki azın çok olduğunu en iyi yok biliyorsa…
O da mevcut imkanlarla en iyisini yaptı, yapmaya da devam ediyor.
Biliyor ki, “Takımın kasası para dolu olsun ben de yöneteyim” deme lüksü yok.
Çünkü ortada dolu bir kasa filan bulunmuyor.
İşi hiç mi hiç kolay değil.
Çünkü en temel vazifesi: Erzurumspor’u ligde tutmak, seyirciye başarı sevinci yaşatmak, teknik kadrosundan futbolcusuna kadar tüm ekibi memnun etmek…
Bir başka vazifesi de şudur: Kendisini bu göreve getiren Mehmet Sekmen’i, bu kararından ötürü pişman ettirmemek ve O’nun adına halel getirtmemek.
Kim ne düşünür bilemem.
Bendenizin dışarıdan baktığında gördüğü tam olarak budur.
Ahmet Dal, kelimenin tam anlamıyla bir görev insanı…
Hani şair diyor ya, “Biz her yarışta koşan atlarız. Biz yarış bittikten sonra da koşan atlarız.”
Ahmet Dal işte o misal, daha bir yarış bitmeden yenisine hazırlanan bir isim…
Mehmet Sekmen’i yürekten tebrik etmeliyiz.
Ahmet Dal gibi bir ismi bulup takımın başına getirdiği için…
Birkaç gün önceydi.
Belediyedeki makamında ziyaret ettim kendisini…
Bir elinde ahize öbür elinde cep telefonu vardı.
Konu ise, baştan sona Erzurumspor’du.
Ne mümkündü birkaç kelimenin belini kırmak, üç beş kelam etmek…
Varsa yoksa kulübün sorunları, ihtiyaçlar, beklentiler…
Buna rağmen asla müşkülpesent değildi.
Sorun varsa çare de vardır, anlayışını düstur edinmişti.
Ağzından bir defa bile “Kardeşim bu sorun beni aşar, siz gidin Sekmen’e söyleyin” şeklinde bir söz çıkmadı.
Muhataplarına güven veren bir dile sahipti.
Besbelli ki benimle sohbet etmek istiyordu, ama nafile…
Telefonlar susmak bilmedi; hepsi de takım adına önemli konuşmalardı.
Yarım saat bilemedin kırk dakika süren ziyaretimde, gördüm ki Ahmet Dal’ın işi sanıldığından da çok daha zor.
Allah yardımcısı olsun.
Şu uzaktan gazel okuyanlarla, bir de her şeyin en iyisini bilen tipler var ya…
Keşke Ahmet Dal, onları yanında bir saat bulundursa…
Çoğu söylediklerinden ötürü pişman olur.
Takımla maça çıkıp gol atmıyor.
Herkes öyle görüyor öyle biliyor.
Çok az kimse O’nun gizli bir santrafor olduğunda haberdar…
Bu arada asli görevi olan basın daire başkanlığını da ihmal etmiyor.
Gerçi orada sırtını Cengiz ve ekibine dayamış, ama yine de eli hep üstünde…
Koşmana bak genç adam; durmak sana yakışmaz…